Mayıs 2024 Verileri ve Döviz Açığı
Mayıs 2024 dönemine ait veriler, reel sektörün döviz pozisyonundaki dramatik artışı ve ekonomimizin ne kadar kırılgan hale geldiğini gösteriyor. TCMB’nin açıkladığı verilere göre, reel kesimin net döviz pozisyonu açığı Nisan 2024’e göre tam 14 milyar 499 milyon dolar artarak 115 milyar 170 milyon dolara ulaşmış durumda. Bu rakam, ekonomi yönetiminin döviz yükümlülüklerini nasıl yönetemediğinin acı bir kanıtı.
Döviz Varlıkları ve Yükümlülükler
Döviz varlıklarının 4 milyar 1 milyon dolar azalması ve yükümlülüklerin 10 milyar 498 milyon dolar artması, döviz pozisyonumuzu kontrol altında tutmadığımızı ve borçlarımızın hızla arttığını gösteriyor. Kısa vadeli kredilerdeki bu artış, ekonomik aktörlerin borçlarını yönetmekte ne kadar zorlandığını ortaya koyuyor.
Kredi Borçlanmasının Riskleri
Özellikle yurtiçinden sağlanan kısa vadeli kredilerin 4 milyar 267 milyon dolar, uzun vadeli kredilerin ise 4 milyar 733 milyon dolar artması, ekonomi yönetiminin sorunları görmezden geldiğini ve kısa vadeli rahatlamalarla yetindiğini gösteriyor. Yurtdışından sağlanan kısa vadeli kredilerdeki 460 milyon dolar ve uzun vadeli kredilerdeki 1 milyar 37 milyon dolar artış ise, döviz borçlanmasının sürdürülemez bir yola girdiğini kanıtlıyor.
Kısa Vadeli Döviz Pozisyonu
Kısa vadeli varlıkların 139 milyar 260 milyon dolar iken, kısa vadeli yükümlülüklerin 101 milyar 949 milyon dolara çıkması, kısa vadeli döviz pozisyonu fazlasının Nisan 2024’e göre 9 milyar 355 milyon dolar azalarak 37 milyar 311 milyon dolara düşmesi, ekonomimizin ne kadar savunmasız olduğunu gösteriyor.
2001 Türkiye ekonomik krizi sırasında benzer bir tabloyla karşı karşıya kalmıştık. Döviz açığının hızla artması ve döviz cinsinden borçların yönetilememesi, ülke ekonomisini derin bir krize sürüklemişti. Bugün de benzer bir riskle karşı karşıyayız. Arjantin’in 2018-2019 dönemi döviz krizi de bu konuda önemli bir ders niteliğinde. Arjantin hükümeti, döviz borçlarını yönetmekte zorlanmış ve sürekli artan döviz açığı, ülkenin ekonomik istikrarını ciddi şekilde tehdit etmişti.
Şirketler İçin Felaket Senaryosu
Dövizde oluşacak bir kırılma, özellikle döviz borçları yüksek olan şirketler için tam anlamıyla bir felaket olabilir. Döviz kurundaki ani artışlar, şirketlerin borçlarını ödeyemez hale gelmesine yol açabilir. Örneğin, dövizle borçlanan bir şirket, kurdaki dalgalanmalar nedeniyle anapara ve faiz ödemelerini yapamaz duruma gelebilir. Bu durumda iflaslar kaçınılmaz hale gelir ve domino etkisiyle birçok şirketin peş peşe batmasına neden olabilir. Bu tür bir senaryo, işsizliğin artmasına, ekonomik durgunluğa ve sosyal huzursuzluklara yol açabilir.
Bu örnekler, döviz açığının kontrolsüz şekilde artmasının ekonomik istikrarı ne kadar ciddi şekilde tehdit edebileceğini gösteriyor. Ekonomi yönetimi, kısa vadeli çözümler yerine uzun vadeli ve kalıcı stratejiler geliştirmeli. Döviz açığındaki bu tarihi artış, sürdürülebilir bir ekonomik politika ihtiyacını bir kez daha gözler önüne seriyor. Döviz borçlanmasının getirdiği risklerle başa çıkmak için yapısal reformların vakit kaybetmeden hayata geçirilmesi gerekiyor.
Sözün Özü
Geleceğe umutla bakabilmek için ekonomik reformların vakit kaybetmeden hayata geçirilmesi ve döviz açığının kontrol altına alınması gerekiyor. Ekonomimizin sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturması için bu adımların atılması şart. Aksi takdirde, kısa vadeli borçlanmanın getirdiği risklerle başa çıkmak daha da zor hale gelecek ve ülkemiz ekonomik olarak daha kırılgan bir hale gelecektir. Ekonomik aktörler ve karar alıcılar, bu tehlikeyi görmeli ve gerekli önlemleri ivedilikle almalıdır. Aksi takdirde, önümüzdeki dönemde birçok şirketin iflası kaçınılmaz olabilir.