Temmuz ayı enflasyon verileri açıklandı. İTO tarafından açıklanan İstanbul enflasyonu yüzde 72,8, ENAG enflasyonu yüzde 100.88, TÜİK enflasyonu yüzde 61,78. Halkın enflasyonu ise yüzde 150. Anlayacağınız Türkiye’de kimsenin enflasyonu kimseyle tutmuyor. Hele ki halkın enflasyonu ile TÜİK enflasyonu arasında resmen uçurum var. Daha komiği, bu durumu TÜİK’in kendisi de itiraf ediyor. TÜİK’in yaptığı son “Tüketici Eğilim Anketi”ne göre halkın algıladığı enflasyon yüzde 96, TÜİK'in resmi enflasyonu yüzde 71.
Şimdi gelelim asıl soruya… Bu farklılık neden kaynaklanıyor? Halkın hissettiği ekonomik baskılar neden resmi verilerle uyuşmuyor?
GERÇEKTE KİM FIRSATÇI?
Resmi söylemler, enflasyonun nedenini fırsatçılığa bağlıyor. Hükümet ve ekonomi yönetimi sütten çıkmış ak kaşık iken, şirketler, esnaf, KOBİ’ler, patatesçiler, soğancılar hatta vatandaş, enflasyonun asıl sorumlusu ve hepsi büyük fırsatçı. Bu rahatlığa, bu vurdumduymazlığa, bu umursamazlığa gel de delirme.
Oysa işin gerçeği şu ki üretici ve ticaret erbabı, zam yapmamak için şekilden şekle giriyor. Artan maliyetleri fiyata yansıtmamak için elli takla atıyor. Neredeyse batma noktasına gelince de mecburen zam yapmak zorunda kalıyor.
ZAM YAPMAMAK İÇİN ATILAN TAKLALAR…
Şirketler ve üreticiler zam yapmadan önce Şrinkflasyon veya Skimpflasyona başvuruyorlar. “O da ne? “ demeyin çünkü bu kavramlar neredeyse hayatımızın bir parçası oldu. Şrinkflasyon; ürünlerin fiyatı sabit kalırken boyutlarının veya miktarlarının azalması, Skimpflasyon; tüketicilerin aynı fiyata daha düşük kaliteli ürün veya hizmet alması demek. Nasıl, şimdi tanıdık geldi mi?
Örneğin, marketten aldığınız 1 litrelik süt paketinin fark ettirmeden 900 mililitreye düşürülmesinin ekonomik racondaki karşılığı şrinkflasyon. Ya da kaşar peynirinde sütten çok patates kullanılması Skimpflasyon. Evet, yanlış duymadınız; kaşar peyniri patatesten, sucuk kimyasallardan, benzin solventten yapılabiliyor. Anlayacağınız şirket zam yapmamak için ya gramajı kısıp gizli zam yapıyor ya da merdiven altına dönüyor. Bunları yapmayıp, fiyatı sonuna kadar sabit tutmaya çalışanlarsa sermayeden yiyip, en sonunda batıyor.
Al SANA ASIL FIRSATÇI
Hükümetin hiç durmadan yaptığı zamlara ve koyduğu ekstra vergilere bakıldığında, asıl fırsatçının kim olduğu kapı gibi ortaya çıkıyor. Enflasyonun asıl sebebi ne şirketler ne vatandaş. Enflasyonun asıl sebebi, asıl fırsatçı yıllardır vatandaşın sırtına çökenler. İnanmayanlara bir kez daha hatırlatalım; elektrik ve doğalgaz fiyatlarına yapılan zamlar hem vatandaşları hem de küçük işletmelerin belini kırıyor. Ya da akaryakıt fiyatlarındaki vergiler ve zamlar milletin ve üreticinin canını okuyor. Üretim maliyetleri artarken, bu maliyetler doğal olarak ürün fiyatlarına yansıyor. Bu zamları yapan kim bakın, fırsatçıyı bulursunuz.
BALLI KAYMAKLILARIN TUZU KURU
Hükümet dışında "Hiç mi fırsatçı yok?" diye soranlara: KKM'den zengin olanlar, ihaleleri yağmur gibi toplayıp buna karşın kuruş vergi ödemeyenler, dolar kurunun her nasıl oluyorsa her düşüş ve çıkışını bilip parasına para katanlar, faizle devleti soyanlar... En kötüsü ise tüm bu yapılanlara göz yumup, onların verdiği zararı, düşük maaşlarla, yüksek vergi, ceza ve zamlarla vatandaşa ödetenler.
SÖZÜN ÖZÜ
Türkiye’de enflasyon tartışmaları boşa aslında. Emin olun herkes her şeyin farkında. Resmi enflasyonun bizim gerçeklerimizle uzaktan yakından alakası olmadığını TÜİK bile biliyor. Asıl can sıkan mesele ise bu ülkeyi yönetenlerin halk ile uzaktan yakından ilgilerinin olmaması. Eğer olsaydı 100 gram kıyma alamayana "koyun al", kiranı ödeyemiyorsan "ev al", geçinemiyorsan "mendil sat" demezlerdi. Hadi sağlıcakla kalın...