Yaşanılabilir bir dünya hayali 2025'e kaldı: Teknoloji sorunları çözecek mi?
Dünya nüfusu ile birlikte hastalıklar ve krizler artarken geniş kapsamlı bir enerji dönüşümü ve yapay zeka hakkındaki gelişmeler geleceğin seyrini değiştirebilir.
Uzmanlar, kuvantum bilgisayarlardan korumacı sağlık paradigmalarına, enerji dönüşümünden kanseri kronik olarak yönetmeye kadar 2025 için öngörülerini sıraladı.
Gelişen teknoloji, yapay zekâ aslında birçok küresel sorunu çözebilecek güçte. Tabii istenirse...
Cumhuriyet Gazetesi'nden Özlem Yüzak'ın haberine göre; Çok değil, bundan 5 yıl sonra nasıl bir dünyada yaşıyor olacağız? Bu sorunun yanıtını vermek hiç de kolay değil ama teknolojinin başrol oynadığı bu dönemde aslında daha yaşanabilir bir dünya mümkün. Covid-19 salgını, dünyamızın günümüzde insani ve ekonomik kargaşalara ne kadar duyarlı olduğu konusunda zor bir ders sunarken belki de tarihte ilk kez küresel işbirliğini, verilerde şeffaflığın ve hızın önemini gözler önüne serdi.
Küresel ve büyüyen bir nüfusu doğru beslemek; sağlık hizmetlerine erişimin ve kalitenin iyileştirilmesi; iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini durdurmak için karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltmak... Aslında hepsi de yapılması gereken ev ödevleri arasında... Uzmanlar kuvantum bilgisayarlardan, korumacı sağlığa, enerji dönüşümünden, kanseri kronik olarak yönetmeye kadar 2025 için öngörülerini sıraladılar.
GENİŞ KAPSAMLI BİR ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ
Tıpkı içkili araç sürmenin kabul edilemez olması gibi 2025 yılında da karbon ayak izimiz kabul edilemez hale gelebilir. Bireyler, şirketler ve ülkeler sıfır karbon ayak izine geçmenin en hızlı ve ekonomik yollarını arayabilirler.
Sanayi Devrimi, ardından dijital devrimi yaşadık şimdi sıra enerji dönüşümü için bir inovasyon devriminde diyenler çok. Neden olmasın? Yenilenebilir enerjinin maliyeti fosil yakıtların marjinal maliyetinden daha düşük olacak. Küresel bir inovasyon ekosistemi, sorunların toplu olarak ele alınabileceği ve çözüm üretilebileceği ortam sağlayabilir. Dijital ikizlerin hızlı gelişimi - fiziksel cihazların sanal kopyaları - enerji sektörünün sistem düzeyinde dönüşümünü destekleyecek. Bundan böyle açık deniz rüzgâr kapasitesi rahatlıkla enerjiye dönüştürülebilecek.
SAĞLIK PARADİGMASI DEĞİŞEBİLİR
Besin yoğunluğu yüksek, tahıl ve bitkilerle zenginleştirilmiş bir beslenme sistemi ile koruyucu sağlık yaklaşımı benimsenebilir. Zaten Covid-19 salgını da bunun önemini gözler önüne serdi. Doğru beslenme, güçlü bağışıklık. 7.7 milyar nüfuslu gezegende bu nasıl mümkün diye soracaksınız. Ama yapay zeka destekli ve sistem biyolojisi tabanlı teknoloji ile pekâlâ mümkün.
KANSERİ YÖNETMEDE YENİ NORMAL
Kanseri nasıl yönetebileceğimiz konusunda yeni bir normal ortaya çıkacak. Daha iyi genom sekanslama teknolojisi veya sıvı biyopsi gibi daha yüksek test kolaylığı, daha yüksek doğruluk ve uygun maliyet vaat eden daha erken ve proaktif tarama yapılabilecek.
DAHA ÇEVRECİ ÜRETİM MÜMKÜN
Tabii üretim hatlarında yapay zekâyı kullanarak... Akıllı algoritmalar ile üretim hatlarının daha verimli çalışması sağlanabilir ve toplam atık yarı yarıya azaltılabilir.
İNŞAATIN GELECEĞİ ÇOKTAN BAŞLADI
Daha hızlı, daha güvenli ve daha düşük maliyetli üretim süreci zaten bir süredir hayatta. Yapay zekâ, görüntü yakalama gibi şeylerin interneti ile süreç daha da gelişecek.
YENİ BİR BİLGİ İŞLEM ÇAĞI
2025 yılında kuvantum bilgisayarlar çocukluk döneminden çıkmış olacaklar. İlk nesil ticari kuvantum cihazlar dönemi başlayacak. İlaç geliştirmeden yeni malzeme tasarımına birçok zaman alıcı ve yüksek maliyetli süreçler değişecek. Kuvantum dönemi ürün geliştirme döngülerini önemli ölçüde kısaltacak ve Ar-Ge maliyetlerini azalacak.
YÜZEYLERDEKİ MİKROSKOBİK SIRLAR
Dünya üzerindeki her yüzey, hem şimdiki hem de gelecekte olası pandemilerden kaçınmak için gerekli olan gizli bilgileri de taşır. Gerek bedenleriniz gerekse yaşadığımız çevre, bakteriyel, fungal ve viral ekosistemlerden oluşan mikrobiyomlarla dolu. Mikrobiyom verilerini hızla örnekleme, dijitalleştirme ve yorumlama yeteneğimizi hızlandıran teknoloji, patojenlerin nasıl yayıldığına dair anlayışımızı değiştirecek.
Bu görünmez mikrobiyom veri katmanının ortaya çıkarılması, insanların ve grupların patojenleri ne zaman ve nerede sakladıklarını, hangi yüzeylerin ve ortamların en yüksek iletim riski olduğunu ve bu risklerin eylemlerimizden ve zaman içinde nasıl değiştiğini tahmin edebilecek genetik imzaları tanımlayacak. Bu süreç önümüzdeki 5 yıl içinde daha da hızlanacak. Bu bilgiler yalnızca salgın hastalıklardan kaçınmamıza yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda binalar, arabalar, metrolar ve uçaklar gibi ortamları nasıl tasarladığımız, işlettiğimiz ve temizlediğimize ilişkin bilgilerimizi de etkileyecek.