'Tıp Nobeli niye aşıya, Türeci ve Şahin’e verilmedi?'
Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, "Tıp Nobeli niye aşıya, Türeci ve Şahin’e verilmedi" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, "Tıp Nobeli’nin, gerçekten insan sağlığını korumada ve pek çok hastalıkların tedavisinde büyük umutlar doğuran mRNA aşısına veya bu yöntemi geliştirenlere verilmemesi, dünyada pek çok bilim insanında hayal kırıklığı yarattı. Nobel, yıllar önce çok önemli buluşa imza atanlara gitti..." değerlendirmesinde bulundu.
Bursalı'nın bugünkü yazısı şöyle:
Açıkça, ben de erken bir beklenti içinde değildim; verilseydi, Nobelleri yakından izleyen bilim gazetecisi yönüme sürpriz olurdu.. Hele BioNTech’in kurucuları, mRNA aşısının üreticileri ve bu yöntemle mesela bir çeşit deri kanserini iyileştirme çalışmalarında hayli ilerleyen, bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci’ye verilmesi çok daha büyük sürpriz olurdu.
Dünyayı saran büyük salgına karşı milyarı aşan insana uygulanan ve yüzde 95’ten fazlasının hayatını kurtaran, bu büyük aşıyı geliştirenlerden daha önemli ne olabilirdi, diyen bilim insanları var.
Nobel Komitesi’nin ise acelesi yok. Daha bu komite, güncel davranmaya pek yanaşmıyor; çünkü incelendiğinde verdikleri Nobeller bazen 30 yıl öncesinin çok önemli buluşları bile olabiliyor. Aziz Sancar ve Nobel’i paylaştığı diğer iki bilim insanının buluşları da Nobel aldıkları tarihten 20 yıl öncesine dayanıyor! Şanslıymışlar!
ÖDÜL AZ, İNSAN FAZLA
Aslında Nobel verilen insan sayısı az ama bugün Nobel kazanabilecek büyük araştırmalara imza atan bilim insanı sayısı ise belki de yüz kişi! Bazı büyük araştırmacılar, Nobel alamadan ölecekler, tarihte böyle oldu. İleri yaşta alanlar ise şanslı sayılacak..
Nobel tarihinin, çok önemli buluşların kronolojik bir tarihini oluşturduğunu sanırsanız, Nobellerden yola çıkarak bilimsel gelişmeleri anlamaya çalışırsanız yanılırsınız.
Ama bu yıl fizik, kimya ve tıpta verilen Nobel ödüllerine gölge de düşürmemeli. Hepsi gerçekten çığır açıcı buluşlardı. HBT’nin gelecek hafta sayısında hepsi ayrıntıları ile yer alacak.
Peki, yine de soru ortada: mRNA aşısının etkisi bu kadar ortadayken komite, Nobel’i gündeme alamaz mıydı?
mRNA aşısı ve Nobel ile ilgili Nature bilim dergisinde yayımlanan bir makalede (doi: https://doi.org/10.1038/d41586-021-02754-6) Nobel Komitesi’nden Göran Hansson, “mRNA aşılarının geliştirilmesi, insanlık için muazzam olumlu sonuçları olan harika bir başarı öyküsü. Ve hepimiz bilim insanlarına çok müteşekkiriz ama bunu değerlendirmek için zamana ihtiyaç var” dedi.
Zamanlama da önemli. Nobel alacak araştırmaların komitenin gündemine alınmasının son tarihi geçen şubat ayı. Henüz mRNA aşılarının küresel sonuçları hakkında tam bir fikir oluşturulmuş değil. Birincisi, buradan kaybediyor aşı.
İkincisi ise çok daha önemli, kime verilecek?
PANDEMİ OLMASAYDI...
mRNA yönteminin geliştirilmesi ta 1987 yılına dayanıyor, yüzlerce bilim insanının taş üstüne taş koyması ile 2000 yılında aşı, uygulamaya hazır duruma geliyor.
Şunu belirteyim: Pandemi olmasaydı, bir yıl içinde muazzam bir çalışma temposu ve para akışı ile mRNA aşısı hazır olmazdı. Pandemi patlayınca bu teknolojiye sahip olan BioNTech ve Moderna şirketleri derhal alarma geçtiler ve büyük bir bilimsel çaba ile aşıyı gerçekleştirdiler, testlerini de yaptılar ve kullanıma sundular.
Kime ödülü verecekler, dedim ya.. Gerçekten yüzlerce bilim insanının, bu teknolojinin geliştirilmesinde emeği var.
Şu makale, bu büyük öyküyü anlatıyor: doi: https://doi.org/10.1038/d41586-021-02483-w (mRNA aşısı üzerine komplo teorisi kuran ve buna inananların beyinlerini açar mı, yoksa daha da kilitler mi bilmem.)
YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ BİRİ!
İlk kişi, bir yüksek lisans öğrencisi Robert Malone’nin yaptığı deney bir dönüm noktası oldu. mRNA ipliklerini yağ damlacıklarıyla karıştırarak insan hücrelerine emdirdi ve hücre, proteinler üretmeye başladı. Sonra dedi ki: “mRNA ile tedavi amaçlı ilaç üretilir.” Fakat mRNA konusu ta 1960’lara kadar da gider! Ancak bu çalışmalar tıbbi ürün olabileceği düşüncesinden uzaktı.
Sonrası, yıllarca, mRNA’nın ilaç veya aşı olarak kullanılabilmesi için gerekli koşulların yaratılması çalışmalarıyla geçti. Bugün mRNA aşıları, icat edilmiş büyük yeniliklerle dolu. Yukarıdaki makalede deniyor ki: “Hikâye, birçok bilimsel keşfin yaşamı değiştiren yeniliklere dönüşme şeklini aydınlatıyor: Onlarca yıllık çıkmaz sokaklar, reddedilmeler ve potansiyel kârlar için verilen mücadeleler, aynı zamanda cömertlik, merak, şüphecilik ve inatçı ısrar..”
Uğur Şahin, Katalin Karikó (mRNA aşısı için Nobel adaylarından ve şirketin başkan yardımcısı!) ve Özlem Türeci’nin “Yeni bir ilaç sınıfı geliştirmek: mRNA tabanlı tedavi ediciler” başlıklı 2014 tarihli önemli derlemesi, ilaç ve aşı geliştirmenin ne kadar zahmetli, müthiş bir bilgi birikimi, deneyim ve büyük imkânlar isteyen bir çalışma olduğunu gösteriyor. (www.nature.com/articles/nrd4278) Türeci ve Şahin, 1990’ların sonunda bu mRNA işine giriştiler.
GELECEK YIL ÖDÜL ONLARIN
Kimlerin? Nature: Nobel’i kimin hak ettiğine gelince, öne çıkan isimler Katalin Karikó ve Drew Weissman. İkisi çok değerli.
Çığır açan ödüllerden (3 milyon dolar) birini aldı. İspanya’nın prestijli Teknik ve Bilimsel Araştırma Asturias Prensesi Ödülü de dahil olmak üzere şimdiden birçok ödül kazandı. Asturias Ödülü ayrıca aşı üretiminde öncü olan Türeci ve başka isimlere de verildi.
Gelecek ekimde Nobel Tıp Ödülü yüzde 99 olasılıkla mRNA aşısına verilecek. Ama komitenin seçimi zor olacak...