'Facebook'u sil' kampanyasının arkasında kimler var?
Birçok ülkede parlamento düzeyinde resmi soruşturmalar sürerken internet devine karşı başlatılan 'Facebook'u sil' kampanyası, piyasada ciddi sarsıntıya yol açtı, herkes ‘Rus parmağı' arayışına girdi.
Skandalın iç yüzüne bakıldığındaysa ortalığı kasıp kavuran fırtınanın aslında uzun süredir bilinen gerçeklerden kaynaklandığı anlaşılıyor.
TRUMP'IN ŞİRKETİ Mİ?
Cambridge Analytica şirketi birçok kişi tarafından ‘Trump'ın şirketi' olarak tanıtılıyor, ki bu pek de doğru değil. ABD'de 2013'te resmen kurulan şirket, aslında iyi tanınan ve etkili siyasi danışmanlık şirketi SCL Group'un bir yan işletmesi.
SCL Group ise 1990'lardan bu yana dünyanın birçok yerinde seçim ve hatta askeri çatışma sonuçlarını etkileyebilecek güçte olan bir şirket. ABD'de çeşitli seçim kampanyalarında yer alan SCL, öncelikli olarak Avrupa Birliği'ndeki kişisel veri tabanlarının depolanmasıyla ilgili çok sayıda kısıtlama nedeniyle zorluklarla karşı karşıya kaldı. Şirket, ABD'de yan işletmesini kurduktan sonra, çeşitli sosyal ağların kullanıcılarının kişisel verilerine yönelik operasyonlar gerçekleştirdi. Başta Facebook olmak üzere sosyal ağlardaki verilere istinaden Cambridge Analytica, her kullanıcıların ilgi alanlarını, zayıf taraflarını ve korkularını ortaya çıkararak psikolojik birer portresini oluşturdu.
POPÜLER ANKETLER 'ZARARSIZ' DEĞİL
Şirketin kullandığı yöntemleri gizli tutmadığını da belirtmek gerekir. Birden ‘gerçekleri gören' Batı medyası ise ‘Trump ile bağlantısı olan bir şirketin' yasadışı ve kullanıcıların onayını almadan kendileri hakkında bilgi topluyor olmasından duyduğu öfkeyi ortaya koydu.
Aslında hedef kitle belirlemeyle ilgili herhangi bir pazarlama ajansının olağan, rutin çalışması olan bu yöntemi Batı medyası önceden bilmiyormuş gibi davranıyor. Cambridge Analytica, pazarlamacıların en sevdiği anket yöntemini kullandı, ilk görünüşte zararsız görünen '19. Yüzyılda kimdiniz?' veya ‘Facebook'ta hangi arkadaşların seni sevdiklerini öğren' anketleriyle kullanıcıların sosyal ağlardaki kişisel verilerine erişme yolunu açtı ki bu, Batıda bilinmeyen bir şey olamaz.
Ancak Cambridge Analytica, sadece bir zamanlar ABD başkanlık koltuğuna aday olan Donald Trump'a çalışmış olduğu için şu anda herkesin hedefi haline geldi. Çoğu kişi, bu şirketin bazı kilit eyaletlerdeki kararsız seçmenleri ‘dürüst olmayan yöntemlerle' Cumhuriyetçilerin saflarına çekerek Donald Trump'ı ABD Başkanı yaptığını ileri sürüyor. Meğerse Cambridge Analytica yöneticileri böyle bir çalışma yaptıklarını baştan beri ifade ediyordu.
OBAMA'NIN YAPTIKLARI TRUMP'A YASAK
Oysa 2008'de ve özellikle 2012'de siyasi kampanyalarında bu tür yöntemleri geniş bir biçimde ilk kullanan isim, ABD'nin eski Başkanı Barack Obama'nın ta kendisi.
Obama'nın ekibi, hedef kitleyi belirleme yöntemlerini aktif bir şekilde kullandı ve hem sosyal ağlardaki kullanıcıların, hem de bazı iş çevrelerinin veri tabanlarını satın aldı.
İnternette Demokratların yaptığı hedef kitle tespitini anlatan ayrıntılı bir makale yer alıyor. Makalede, DSPolitical şirketinin ABD'li seçmenlere ait veri tabanını tam olarak ne şekilde ve hangi yöntemlerle topladığı geniş bir biçimde aktarılıyor.
Bu yakınlarda WikiLeaks, 2015'te yapılan bir sunuma dikkat çekti. Obama'nın seçim merkezindeki sayısal analiz bölümünün direktörü Carol Davidson, Demokratların ABD'nin neredeyse tüm sosyal ağ kullanıcılarının verilerini nasıl topladıklarını gururla anlatıyor ve ‘Cumhuriyetçilerin böyle bir sisteme sahip olmadıklarını' belirtiyor.
BUZ DAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ
Siyasi amaçlar için kişisel verilerin kullanımının etrafındaki gürültü, Cambridge Analytica soruşturması sırasında ortaya çıkan gerçekten skandal bir hikâyeyi, tüm dünyada Amerikan ve İngiliz özel servisleri için çalışan Batılı siyaset bilimciler tarafından kullanılan kirli yöntemler konusunu arka plana itti.
Cambridge Analytica skandalı SCL Group'tan dikkatleri çekmek için patlatılmışa benziyor, aksi halde Washington ve Londra'nın yurtdışındaki psikolojik operasyonlar yapmak, başka ülkelerde etnik çatışmalar çıkarmak ve gizli bilgi toplamak için kimin hizmetlerinden istifade ettiği yönünde sorular sorulacaktı. Dolayısıyla Cambridge Analytica dosyasında da hemen ‘Rus parmağı' arayışlarına başlanmış olması hiç de şaşırtıcı değil.