Türkiye'nin ikinci büyük ‘tahıl ambarı’ Eskişehir'de kuraklık endişesi
Eskişehir'de, son aylarda mevsim normallerinin altında seyreden yağışlar nedeniyle dere yatakları ve barajlarda su seviyesi düşerken, tarlasına buğday ve arpa eken çiftinin de kuraklık tehlikesi başladı.
Türkiye'nin Konya'dan sonra en büyük 'tahıl ambarı' olan Eskişehir'de, bu yıl 1 milyon 600 bin dekara buğday, 1 milyon 100 dekara ise arpa ekimi yapıldı. Ancak mevsim normallerinin altında seyreden yağışlar nedeniyle özellikle buğday tarlalarında tohumlar yağış göremediği için filizlenemedi.
Geçen yıl dolu ve don olayları nedeniyle tarlasında yüzde 40 kadar zarar gören çiftçi, bu yıl kuraklık nedeniyle endişe yaşıyor. Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan, çiftçilerin yağış olmadığı her gün daha büyük zarar ettiğini kaydetti. Kuraklığı çiftçi kadar şehirde yaşayanların da düşünmesi gerektiğini anlatan Buluşan, "Şehirde, evinde oturan insanın bu kuraklıktan belki haberi yoktur.
‘Yağmur, kar yağmıyor’ diyebilir. Ama buradaki olayı görmüyor. Yani buğdayın patlamadığını görmüyor. Hep birlikte yağmur duası yapılması lazım. Böyle bir dönemde bunun tartışmasını bile yapmamamız lazım. Üretici şimdi kara kara düşünüyor. Şimdi burada gübre atılması için zaman bekliyordu. Bırakın, gübreyi atacak buğday yok ortada. Çok çok sıkıntılı bir yıla giriyoruz" dedi.
Kuraklığın şu anda Eskişehir’i etkisi altına aldığını ve bazı çiftçilerin buğdayın filizlenmemesi nedeniyle tarlasını bozduğunu belirten Buluşan, şunları söyledi:
"Bunu görüp, tarlasını bozanlar var. Bozdu ama ne yapacak? Su bulursa bir şey yapacak. Su bulamazsa hiçbir şey yapamayacak. Şu anda arpa ve buğday tehlikede. Kuraklık kapıda, diyoruz ya arpa ve buğday için kuraklık geçmiş durumda. Çünkü her geçen gün çimlerin bir tanesi kayboluyor. Yağış gelmediği takdirde bu kurumaya devam edecek. Bazı tohum çim fidesini patlatmadan kendini imha ediyor. Yani su bulamadığı için kurumuş. Geçen yıl yağışlardan ya da doludan ürün bazında yüzde 40 zararımız var. Bunun etkisini şu anda görüyoruz. Kuraklık belki insanı öldürmez ama süründürür."
'KORONAVİRÜS AŞISI KADAR ÖNEMLİ'
Bugünlerde yağacak olan yağmurun, koronavirüs aşısı kadar önemli olduğunu belirten Süleyman Buluşan, "Bugün hastalığı atabilmemiz için virüsten kurtulabilmemiz için tartıştığımız aşı kadar önemli bizim suyumuz. Belki aşı kadar su arayacak hale geleceğiz. Bu ürünün aşı kadar suya ihtiyacı var. Şurada 1 saat yağmur yağmış olsa şu çim kendini kurtaracak. Ama maalesef yağışımız yok ve bunun cezasını biz kendimizde arayıp, bir an evvel çözüm bulmalıyız" diye konuştu.
'BEN BÖYLE KURAKLIK HATIRLAMIYORUM'
Eskişehir'de tarlasına ektiği buğdayların filizlenmeden imha edildiğini anlatan çiftçi Mehmet Yılmaz (54) ise daha önce böyle bir kuraklık görmediğini söyledi.
Tarlasının 10 dekarlık alanda 8 dekarı filizlenmeyen buğday tohumları nedeniyle boş kaldığını aktaran Yılmaz, "Tarlaya ektiğimiz buğday tohumlarından kimisi patlamış, ölmek üzere. Kimisi hiç patlamamış, o şekilde duruyor. Çok aşırı, şiddetli bir yağışa ihtiyacımız var. Artık her şey Allah’a kalmış durumda. Durumumuz çok vahim. İçler acısı bir durumdayız. Bu tarla 1 Ekim’de ekildi. Önceki yıllarda ekilen ekinler bu zamanlarda en az 4 parmak yüksekliğinde filizleniyordu. Biz deriz ki ‘Tavşan saklanacak kadar’ olması gerekir. Ama maalesef tavşan değil şu anda tarlada karıncayı bile görebiliriz. Şu gördüğümüz tarlada 1- 2 dekar yer çıkar. Biz bu sene bittik. Yıl bu şekilde giderse vallahi bittik. Acil yağışa ihtiyacımız var ama rabbim bilir. Sulayamıyoruz, kanallarımızda su yok. Su olsa çiftçimizin yüzde 80’i çıkıp, sulayacak. Ben 54 yaşındayım. Ben böyle bir kuraklık hatırlamıyorum. Hep kurtardık ama bu yıl çok şiddetli beklemediğimiz bir kuraklık var" dedi. (DHA)