Türkiye’nin döviz krizi, enerji şirketlerinin iştahını kabarttı: Binlerce ağaç biyo-kütle santralleri için katlediliyor
Türkiye’nin 2018 yılında başlayan döviz krizi, ithal hammaddelerin maliyetlerini artırınca; orman endüstrisi ve biyo-kütle santralleri ormanları katletmeye başladı.
SERHAT YILMAZ/GERÇEK GÜNDEM
“Büyüdükçe ormanın, bizim için daha başka şeyler olduğunu da anladık: Sırtımızı o giydiriyor, karnımızı o doyuruyor, evimizin kerestesini o veriyordu. Ormansız yaşamak!.. Bunu aklımıza getirmiyorduk bile...” diyor; Türkiye edebiyatının genç yaşında ‘öldürülen’ en önemli edebiyatçılarından Sabahattin Ali.
Ancak Türkiye, AKP’li yıllar boyunca sırtını giydiren, karnını doyuran ormanlarının büyük bölümünü bir bir kaybetti.
Kamu kaynaklarının sermayeye açıldığı bu dönemde özelleştirmelerden nasibini alan ormanlar, çeşitli ihaleler ya da sözleşmelerle enerji şirketlerine peşkeş çekildi.
ORMANLARDA AŞIRI ÜRETİM
Veriler, ormanların özelleştirme ve sermayeye teslim edilme projesinin sonuçlarını ortaya koyar nitelikte.
Örneğin son 19 yılda, ormanlardaki üretim devasa boyutlara ulaşmış durumda.
2005 yılından itibaren tam iki buçuk kat artan odun üretimi, son 4 yılda büyük bir sıçrayış gerçekleştirdi.
Ormanlardaki üretim 4 yılda yüzde 53 oranında artarken; endüstriyel yani yakacak odun üretimi ise yüzde 56’lık bir artış gösterdi.
ORMAN TALANININ NEDENİ TÜRKİYE’NİN DÖVİZ KRİZİ
Son yıllardaki bu yüksek artışın nedeni, Türkiye’nin yaşadığı döviz krizi.
2018 yılında Rahip Brunson olayı ile yüzde 40-60 oranında yükseliş kaydeden dolar kuru, ‘lif levha sektörü’ diye adlandırılan hammaddenin yurtdışından ithal edilip işlenmesi ve satılması sürecini sekteye uğrattı.
Yurt dışından hammadde ithalinin maliyetinin bir anda fırlaması, sermayeyi ülke içinde yeni arayışlara yöneltti.
Bu arayış ise iktidarın Orman Genel Müdürlükleri’ne baskı yaparak; ormanlardaki odun üretiminin radikal bir şekilde arttırılması ile sonuçlandı.
İKTİDAR-SERMAYE EL ELE
Türkiye Ormancılar Derneği Bilim Kurulu Üyesi Erdoğan Atmış, orman endüstrisinin ihtiyaçları için başlatılan ‘içeriden’ üretim sürecini şöyle anlattı: ‘’Biliyorsunuz, bizim şu an yaşadığımız döviz krizi 2018’den beri sürüyor. İlk o zaman dövizin yüzde 40, yüzde 60 bir artışı olmuştu. Bu artıştan sonra sektör dışarıdan ürün getirince maliyetler artacağı ve kar azalacağı için politikacılarla bir araya gelerek çözüm yolları aradı.
Sonuçta sektör hammaddeyi içeriden sağlamaya başladı. Politikacılar, Orman Genel Müdürlüğü’ne baskı yaparak; OGM’nin ürettiği odunun arttırılması sağladı.’’
İKTİDARIN BİYO-KÜTLE HAMLESİ: TEŞVİK VE PEŞKEŞ
Ormanlardaki aşırı odun üretimi, doğal yapıyı alt-üst ederken; iktidarın yeni politikası ormanların tahrip edilmesi ve ağaç katliamlarını yeni bir boyuta ulaştırdı.
Bu politika; biyokütle santrallerinin endüstriyel yani yakacak olmayan ağaçların da kesilerek santrallerde kullanılması şeklinde özetleniyor.
Biyokütle santrallerinin devlet tarafından teşvik edildiği biliniyor. Zira santraller ürettiği elektrik karşılığında devletten para yardımı alıyor.
ORMAN ENDÜSTRİSİNDE KRİZ: BİYOKÜTLE SANTRALLERİNE SINIRLAMA GELİYOR
Biyokütle santrallerinin özelliklerinden biri her türlü orman ürünlerini yakabilmesi. Yukarıda belirttiğimiz ‘endüstriyel olmayan ürünlerin’ kullanılması kuralı, geçtiğimiz Kasım ayında yapılan bir düzenleme ile geliyor.
Bu kuralın gelmesinin nedeni de orman endüstrisindeki diğer grupların endüstriyel orman ürünlerini paylaşmak istememeleri.
Özetle; ortada bir pasta var, pastadan büyük parça almak isteyen bir çok sermaye grubu ve ülkenin yok edilen ormanları, ağaçları…
SONUÇ: MEMLEKETİN DÖRT BİR YANINDAN ŞİKAYET YAĞIYOR
Ormanlardaki bu aşırı üretim, köylerde üretim yapan köylülerin hem yaşam alanlarını hem de ekonomik kaynaklarını yok ediyor.
TOD Bilim Kurulu Üyesi Erdoğan Atmış, derneğe gelen ihbarları, şöyle aktarıyor: ‘’Bize Türkiye’nin 81 ilinden şikayetler geliyor. Köylüler, insanlar, oralarda yaşayanlar; ‘Bizim bu köyde daha önce hiç yapılmayan şekilde ormanda üretim yapılıyor. Ormanlar katlediliyor. Traşlanıyor ormanlar... Bize yardım edin’ diyorlar.’’
Türkiye’deki döviz krizinin ağırlaştığı son aylarda ise yasal düzenlemeler biyo-kütle şirketleri tarafından hiçe sayılıyor, doğal yapı için son derece önemli olan ardıç ağaçları bile kesilmekten kurtulamıyor.
SONRAKİ HABER: Mersin’de Ardıç Ağaçları Biyo-Kütle santralleri için katlediliyor