Cinsel isteksizlik nedir, neden olur?
Ülkemizde kadınlarda en sık görülen cinsel problemin cinsel isteksizlik olduğunu söylesek hiç de abartmış olmayız.
Bu konuda bir uzmana danışan kişi sayısı gerçekte bu sorunu yaşayanlardan çok daha az, çünkü bir şekilde hayata cinsellik yaşamadan da devam eden veya canı istemese bile ilişkiyi kurtarmak adına görev olarak birliktelik yaşayan bir sürü kadın var.
Cinsel Soğukluk olarak da bilinen Cinsel İsteksizlik; cinsel ilişki sırasında zevk almama, cinsel birliktelik yaşama sıklığının azalması, giderek daha kaçınır hale gelmek, sevişmeyi reddetmek, bununla ilgili kaygılanmak. Partnerle sevişmek istememek dışında, mastürbasyon ve cinsel objelere ve fantezilere karşı da isteksiz olmak gibi durumların bir veya birden fazlası birlikte olabilir.
Bu durumlar ergenlikten itibaren olabileceği gibi (primer cinsel isteksizlik), sonradan da fark edilen veya fark edilemeyen tetikleyiciler sayesinde yaşanabilir (sekonder cinsel isteksizlik). Bazen de bazı durumlarda olup bazı durumlarda olmayabilir. (durumsal cinsel isteksizlik ).Hatta cinsellikten ve cinsel organlardan, meniden tiksinme, iğrenme şeklinde olan Cinsel Tiksinti Bozukluğu da yaşanabilir.
Bu tür sorunlar zaman zaman herkes tarafından yaşanabilse de kişinin hayatında belirgin bir sorun ve zorluk oluşturmaya başlamışsa ve tekrarlayıcı ve yineleyici olarak devam ediyorsa o zaman bir uzmana danışılması tavsiye edilir. Sevişmenin hem bireysel hem de partner ilişkisine olan faydaları saymakla bitmezken neden zeki bir canlı olan kadın, cinselliği hayatından çıkarır?
Bunun birden fazla nedeni olabilir; Öncelikle kişinin kendisine bağlı nedenler olabilir. Bu nedenlerden bazıları genel sağlık durumuyla ilgili olabilir.
Örneğin depresyonda olan birisi hayata dair hiçbir şeyden zevk almadığı gibi, cinsellik de aklına gelmez. Bir diğeri iç salgı bezleriyle ilgili olabilir. Tiroid bezi hastalıkları, hipofiz bezi hastalıkları, prolaktin yükseklikleri gibi. Kişinin yaşam kalitesini bozan karaciğer, böbrek hastalıkları, şeker hastalığı gibi sistemik hastalıklar pek tabii cinsel isteksizliğe sebep olabilir.
Bazen yaşlılık ve menapoz durumlarında, gebeliğin bazı evrelerinde, emzirme döneminde de cinselliğe karşı ilgi azalabilir. Yetiştirilme şekli, cinselliğin tabu olduğu sosyokültürel ortamda yetişme, cinsellik hakkında daha önce yaşanmış olumsuz deneyimler, cinsel bilgi eksikliği veya doğruluğuna inanılmış yanlış bilgiler de cinsel isteksizlik yapabilir. Psikolojik gelişim evrelerinden birinde saplanma özellikle oidipal dönem denilen ortalama 3-6 yaş arasındaki gelişim evresiyle ilgili sorunlar bilinçaltı düzeyinde sinsice cinsel isteksizliğe sebep olabilir.
Cinsellik sıklıkla iki kişi ile yaşanan bir eylemdir. Burada birlikte olunan kişinin fiziksel özellikleri, sigara, alkol, temizlik alışkanlıkları gibi alışkanlıkları, partnerine davranış şekilleri de devreye girer. Partnere karşı hissedilen öfke, nefret, kızgınlık gibi duygular, iletişim problemleri, aldatma, aldatılma gibi evlilik sorunları da o kişiye karşı cinsel isteği azaltabilir veya yok edebilir.
İnsanlar zevk aldıkları ve başarılı oldukları şeyleri yapmak isterler.
Eğer kişi sevişirken yeterince zevk almıyorsa, orgazm olamıyorsa, ağrılı cinsel birleşme yaşıyorsa ya da vajinismus’da olduğu gibi cinsel birleşme yaşayamıyorsa bedenini yeterince güzel bulmuyorsa, genital organlara ait sorunlar, enfeksiyonlar varsa bütün bunlar cinsellikten uzaklaşmaya neden olabilir. Gizli eşcinsellik de cinsel isteksizlik yaratan konulardan birisi olabilir.
Hayata ait problemler, aşırı stres, iş ve parasal konular, çocukların, yakın akrabaların durumları, yaşanan ortamın özellikleri de cinsel istek üzerinde belirleyici faktörlerdir.
Sebep ortaya konulduktan sonra tedavinin adımları olarak bu konuların üzerinden geçilecektir. Cinsel Terapi ile ‘’güzel sevişme sanatı ‘’ öğrenilerek mutlu bir cinsel birlikteliğin nasıl yaşanacağı öğrenilir. Evlilik ve Çift Terapisi ile ilişki problemleri halledilerek partnerle, uyumlu bir hayat ve cinsellik sağlanır. Beden egzersizleri ile kaygı düzeyi azaltılarak seçenekleri net görebilme, stresi yönetebilme, zihinsel potansiyeli en iyi şekilde kullanarak her zaman bir çıkış yolunu bulunabileceği düşüncesi fark edilir. Gerekli görülürse ilaçlardan da destek alınabilir. (Dr. Dilek Öcal - Milliyet)