Hüsnü Mahalli: Yazan yok ama vukuat çok tehlikeli
Korkusuz yazarı Hüsnü Mahalli, Suriye meselesine değinerek, "Suriye sorununun çözümü geciktikçe tümü Türkiye'yi etkileyecek çok daha büyük ve tehlikeli sorunlar yaşanacaktır." dedi.
Korkusuz yazarı Hüsnü Mahalli, bugünkü "Buyurun çözün" başlıklı yazısında, "Benden söylemesi ‘Ölen ölecek, kalan sağlar Trump'ındır'. Birazı da uyanık geçinenlerindir." diyerek Suriye meselesinde Türkiye'yi uyardı.
Mahalli'nin yazısı şöyle:
Şam ile Ankara'nın dost olduğu yıllarda; ÖSO, PYD, YPG, NUSRA, IŞİD ve benzeri silahlı örgütler yoktu.
Şam ile Ankara'nın arası bozulunca her şey bozuldu ve bölge karanlık bir girdabın içine sürüklendi.
Çıkışı var mı?
Mucize gerek.
Örneğin, Fırat'ın doğusu yani PYD/PKK'nın kontrolündeki coğrafi bölge ne olacak?
Bu bölgede 11 askeri üssü bulunan Amerikalıların gitmeye niyeti yok ve 30-40 bin PYD/YPG militanı gitmelerini istemiyor.
Peki Kuzey Suriye yakında Kuzey Irak olur mu?
Olursa Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'nin, Türkiye ile yaklaşık 900 kilometrelik sınırı olacak.
Herkes istediği gibi kendini avutabilir.
Yakın gelecekte Suriye ve bölgede çok şey yaşanacak ve Türkiye tümünden etkilenecek.
Türkiye içinde çok hızlı ve önemli gelişmeler yaşanacak.
Dış politika bağlamında ama daha çok AKP içinde ve muhalefet cephesinde.
HDP her zaman önemli bir unsur olarak kalacak.
Yine bazıları kızacak ama HDP olmasaydı, Ekrem İmamoğlu İstanbul'da ve muhalefetin başka adayları diğer illerde kazanamazdı.
İktidarın, Öcalan mektubu ve Osman Öcalan taktiği işe yaramadı ama önümüzdeki dönemde kesin başka numaralar olacak.
AKP; muhalefet ile HDP dayanışmasını bozmak için her yola başvurabilir.
Örneğin Öcalan'ın dışarda bir yerde zorunlu ikamete tabi tutulması.
Böyle bir durumda HDP seçmenleri muhalefetten uzaklaştırılabilirler ama Fırat'ın doğusu ne olacak?
Şubat 1999'da Öcalan'ı Ankara'ya teslim eden ABD, şimdi ne yapar?
PYD/YPG yani PKK'ya destek veren İngiltere, Fransa, İtalya, Suudi Arabistan, BAE ve İsrail bu işin neresinde olacak?
1991 sonrasında Kuzey Irak'ı, Türkiye'ye katma hayalleri kuran rahmetli Özal gibi AKP, Kuzey Suriye'yi Güneydoğu Anadolu'ya iliştirmeyi düşünebilir mi?
PKK ne olacak?
Ankara bu konuda ABD ile iş birliği yapabilir mi?
Ankara'nın olası tüm tutum ve davranışlarına karşın Tahran ve Moskova destekli Şam ne der ve ne yapabilir?
Türkiye'nin olası saldırısını önlemek için ABD'nin müttefiki olan Marksist-Leninist PYD/PKK, tekrar Şam ile barışabilir mi?
Mi, mı ve mu'lu birçok soru işareti var ama sorun çözülecek gibi görünmüyor.
Batı'nın hiç acelesi yok.
Zaman, her zaman biz bu coğrafyanın ülke ve halklarının aleyhine işliyor.
Suriye sorununun çözümü geciktikçe tümü Türkiye'yi etkileyecek çok daha büyük ve tehlikeli sorunlar yaşanacaktır.
Fırat'ın doğusunda, batısında, Irak'ın kuzeyinde, Libya'da, Doğu Akdeniz'de ve her yerde.
Ama özellikle Kürt sorununda.
Türkiye içinde ve bölgesel sınırların ötesinde.
Vurup kırmanın dışında buyurun çözün.
Her an her türlü sürprizin yaşandığı coğrafyamızda süper devletler, her an herkese kazık atabilir ama bu kez durum çok farklı gibi görünüyor.
Kanlı Arap Baharı herkesi ve her şeyi perişan etmişken emperyalist ülkeler kesin son hamlelerine hazırlanıyordur.
İktidarların yapısından dolayı halklarımız çaresiz.
Pazar günü de yazmıştım:
Tek umut Türkiye.
Ama kesin AKP'siz olmalı.
Keşke olmasaydı ama AKP Arap Baharı'ndan bu yana çok tehlikeli işlere kalkıştı, çok hata yaptı ve anlamsız ideolojik hayaller kurdu.
Durum ortada ve başka türlü de olamazdı.
Yazan yok ama vukuat çok tehlikeli.
Bir yıl kaldı, Sevr'in 100'üncü yılına.
Kim ne yapar bilemem ama emperyalistler, hepimiz için ayrı ayrı ‘iyilik' düşünüyordur.
Bu ülkeler, 100 yıldır ülke ve halklarımızı birbirine kırdırıyor.
Bir 100 yıl daha kırdırmanın kimseye zararı olmaz!
Herkesin aklını başına toplaması gerekiyor.
Herkes gereksiz, anlamsız ve saçma sapan saplantılarından kurtulmalı.
‘Önce sen kurtul' demenin kimseye yararı yok.
Araplar, Türkler, Persler ve Kürtler.
Sünni, Şii, Alevi, Ezidi, Dürzi ve diğerleri…
Bu toprakları ve üzerinde yaşayan insanları seven herkes bu konuya katkı sağlamalı.
Mutlak dürüstlük, samimiyet ve vicdan gerek.
Bu konu netleşmeden ve çözülmeden dertlerimiz bitmeyecektir.
Çözülür diyenler hepimiz yok olmadan buyursun çözsün.
Benden söylenesi ‘Ölen ölecek, kalan sağlar Trump'ındır'.
Birazı da uyanık geçinenlerindir.
Yani hepimizi satanlarındır.