Brunson: Türkiye'de pratikte beni rehin aldılar
Serbest bırakılması için ABD'nin Türkiye'ye karşı ekonomik yaptırımlar uyguladığı Brunson, "Bir NATO ülkesinin bir başka NATO ülkesini cezalandırmasına neden oldum" dedi.
Türkiye'de "darbe girişimine yardımcı olmak" suçlamasıyla tutuklanan ve hakkında müebbet hapis istenen, ardından geçen yıl serbest bırakılan Andrew Brunson, Macar haber sitesi Mandiner'e konuştu. Türkiye'de geçirdiği 20 yılı anlatan Brunson, "Hakkımdaki iddialar temelsizdi, yalana dayalıydı" dedi. Brunson bu yıl Macaristan vatandaşı da olmuştu.
Serbest bırakılması için ABD'nin Türkiye'ye karşı ekonomik yaptırımlar uyguladığı Brunson, "Bir NATO ülkesinin bir başka NATO ülkesini cezalandırmasına neden oldum" dedi.
BBC Türkçe'den Tarık Demirkan'ın haberine göre; Brunson uzun mülakatta, 1990'lı yılların ortalarından bu yana Macaristan vatandaşı eşi ve çocuklarıyla birlikte Türkiye'de yaşadığını anlattı.
Misyoner olarak İzmir'de faaliyet gösteren Brunson, bu uzun süre içinde attığı her adımın yetkililer tarafından bilindiğini, izlendiğini, yaptıkları tüm faaliyetleri devlete bildirdiklerini, dolayısıyla gizli saklı hiçbir işinin olmadığının altını çizdi.
Brunson, savcılar tarafından "darbe girişimine yardımcı olmakla, FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerine yardım etmekle" suçlanmasının akla hayale sığmayacak iddialar olduğunu söyledi.
ABD'li pastör, "Hayatımda Gülen hareketinden hiç kimseyle karşılaşmadım, onlarla irtibatım olmadı, hapse atılıncaya kadar...Orada ise beni onlarla aynı hücreye koydular" dedi.
'Amaçlarımız tamamen zıt'
Pastör Andrew Brunson kendisinin neden FETÖ yapılanması yanlısı olamayacağını da şöyle açıkladı;
"Ben Hıristiyanlığı yaymak için hayatımı adadım. Fethullah Gülen teşkilatı ise dünyadaki 170 okuluyla tam tersini yapıyor, İslamı yaygınlaştıramaya çalışıyor. Biz amaçları taban tabana zıt iki ayrı dünyaya mensubuz!"
Andrew Brunson, terör örgütü PKK konusunda ise şunları söyledi:
"Sanırım bizi PKK ile ilişkilendirmelerinin nedeni, Orta Doğu'da savaştan kaçan mültecilere yardım etmek için çalışmalar yapıyor olmamızdı. İnsani yardım sunduğumuz mülteciler arasında savaştan kaçan Kürtler de vardı".
Amerikalı Rahip sahte ve yalana dayalı iddialarla bir "rehin alma diplomasisinin" kurbanı olduğunu, savcılığın belgelerinin her birinin komploya dayandığını iddia etti.
Savcılık tarafından kendisi hakkında kötü şeyler söylemekle görevlendirilen tanıkların bilhassa mahkemeye getirildiğini söyleyen Brunson, "tüm dava süresince kendisinden itiraf koparılabilmek için" üzerinde muazzam bir baskı olduğunu da ekledi.
'Propagandanın parçası haline geldim'
Eşi Macar olan, hapisten çıktıktan sonra başvurduğu Macar vatandaşlığını da alan Brunson'a, Türkiye'de serbest bırakılmasında Macaristan'ın diplomatik girişimlerinin de payı olup olmadığı soruldu.
Brunson bu soruya, "Evet, yerinde bir soru ama bunu Macar yetkililere sormak gerek" yanıtını verdi ve ekledi:
"Macar hükümetinin benim hakkımdaki rahatsızlığını Türk hükümetine bildirdiğinden eminim. Çünkü eşim ve çocuklarım Macar vatandaşı. Onların mağduriyeti de elbette Macar hükümetini rahatsız etmiştir" dedi.
ABD'li pastörün, "Bu konuda diplomatik yardım alabilmek için mi Macar vatandaşlığına başvurdunuz?" sorusuna yanıtı ise şöyle oldu:
"Ben bu nedenle Macar vatandaşlığı için başvurmadım. Başvurum çok daha önceye dayanıyor. Hatta arada biraz Macarca bile öğrendim."
Brunson mülakatta kendisinin Türk hükümeti tarafından propaganda kampanyasının bir parçası haline getirildiğini iddia etti, "Türk hükümeti beni Türk devletinin bir düşmanı olarak göstermek istedi. Bununla Türk halkını hem bana karşı ve hem de Hristiyanlığa karşı kışkırttı" dedi.
1990'lı yıllardan bu yana Türkiye'de bir Hristiyan olarak yaşamanın zorlaştığını söyleyen Brunson, "Evet, isteyen kağıt üzerinde teorik olarak Hristiyanlığı kabul edebilir, ama bunun ardından Hristiyan olanların üzerinde müthiş bir toplumsal baskı uygulanıyor" diye konuştu.