Doç. Dr. Demir'den dış politika uyarısı: Kullanılan dilin etkisi doğru hesaplanmalı
Dış politikada kullanılan vurucu ve yakıcı kelimelerin etkisinin çok iyi hesaplanması gerektiğini belirten Doç. Dr. Demir, “Sürekli bir düşmanlık ya da dostluk söylemiyle bu işlerin yürümeyeceği ortada” dedi.
Suriye, Libya, Mısır, Irak ve Doğu Akdeniz krizlerinde sahada da diplomasi masasında da hareketli günler yaşanıyor. AKP hükümeti bir taraftan Suriye ve Libya’daki krizlere müdahil olurken diğer yandan da ateşkeslere Rusya ile birlikte ön ayak oluyor. Hükümet yetkilileri yaklaşık sekiz yıldır ilişkilerin koparıldığı Mısır ile de yeniden diyaloğa geçilmesi yönünde açıklamalarda bulundu. Erdoğan darbeci general Abdülfettah Sisi ile Berlin’de aynı karede poz verdi. Gelgitlerle dolu Türk dış politikasını değerlendiren Galatasaray Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ali Faik Demir, uluslararası ilişkiler çıkar denklemlerinin sürekli değiştiğini ve geçmişteki düşmanca veya dostça söylemlerin çokça önemli olmadığını belirtti.
BirGün'den Rıfat Kırcı'nın haberine göre, dış politikada saldırgan gözükmemek gerektiğini, kullanılan vurucu ve yakıcı kelimelerin etkisinin çok iyi hesaplanması gerektiğini belirten Doç.Dr. Demir, dış politikanın değişken olduğunu, koşullara ve ülkenin çıkarlarına göre değişkenlik arzedebileceğini, bu nedenle geçmişte söylenilenin aksine hareket edilebileceğini kaydetti.
Türkiye ile Rusya arasında son dönemlerde yakınlaşan ilişkilere de değinen Doç.Dr. Demir, Ankara ve Moskova’nın birçok konuda farklı düşünseler dahi çıkarları doğrultusunda beraber yürümek zorunda olduklarını ifade etti.
ÇIKARLAR DEĞİŞEBİLİYOR
Ülkelerin çıkarları doğrultusunda hamleler yaptığını, geçmişteki dostluk veya düşmanlık söylemlerinin çok önemli olmadığını belirten Doç.Dr. Demir, “Uluslararası ilişkilerde bugünün zemini dünün söylemi ve dünün analizleriyle değerlendirmek çok hatalı olur. Bugünün hızlı sürecinde Türkiye-Rusya ilişkilerine baktığımız zaman birkaç sene önce ne durumdaydık, şimdi ne durumdayız. O yüzden de böyle sürekli bir düşmanlık ya da dostluk söylemiyle bu işlerin yürümeyeceği ve çıkarların çok hızlı değiştiği ve çıkarların farklı ülkelerle farklı zamanlarda örtüştüğünü görüyoruz” dedi.
KİMSE ASKER GÖNDERMESİN
Libya krizini de değerlendiren Doç.Dr. Demir, Türkiye’nin Libya’ya asker gönderme meselesine ilişkin, sadece Türkiye’nin değil tüm ülkelerin silah ve asker göndermekten vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Libya ile yapılan ‘Münhasır Bölge Anlaşması’nın doğru olduğunu belirten Demir, anlaşmanın Rusya’ya alternatif olacak, Türkiye’yi dışarıda bırakacak bir alternatifin önüne geçildiğini söyledi.
Demir “Anlaşma yapmamızın sebebi; Akdeniz’de enerji güvenliği sözünün ortaya çıkışı, Türkiye’yi risk olarak görmeleri. Ne demek Doğu Akdeniz enerji güvenliği, kim buna tehdit? O yüzden Libya ile yapılan anlaşma son derece önemliydi. Türkiye’nin doğalgaz aramasından daha çok, Rusya’ya alternatif olacak ve Türkiye’yi dışlayacak bir alternatifin önü kesildiği için herkes çok tepki gösterdi” ifadelerini kullandı.
Libya’ya silah gönderilmesinin tek suçlusunun Türkiye olmadığını, herkesin buna son vermesi gerektiğini söyleyen Demir, “Avrupa, Hafter’e ezelden beri karşı ancak Türkiye’nin hamlesiyle Hafter daha kıymetliymiş gibi gözüktü. Berlin sürecinde de bu anlaşıldı. Türkiye’ye silah gönderme diyen tüm ülkeler Libya’ya asker gönderiyorlar. Türkiye hatalıysa herkes bunu durdurmalı bence” ifadelerini kullandı.
ARABULUCULUK YAPABİLİR
Rusya ve Türkiye’nin Libya ve Suriye konusunda farklı tarafları desteklediği için arabuluculuk yapabileceğini belirten Demir, “Türkiye ve Rusya farklı tarafları destekliyor. O yüzden yönlendirme şansları var. Berlin sürecinde birçok ülke uzakta durmasına rağmen Hafter’in yanında Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve kısmen Fransa var. Tüm ülkeler Libya üzerinden çıkarının peşinde, ona bir kılıf uydurmaya çalışıyor” dedi.