'Rusya, bu saldırıyı bilinçli yapmıştır; Astana ve Soçi yenilenmeli'
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, İdlib’de Türk askerine karşı yapılan saldırıya ilişkin, “Rusya, bu saldırıyı bilinçli ve Esad’ı destekleyerek yapmıştır. Putin, Türkiye’ye bir kez daha ‘Esad’ın arkasındayım’ demiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhuriyet'ten Sena Yaşar'ın haberine göre Özülker, Türkiye’nin, “desteğe ihtiyacı olduğunu” 4. madde gereğince NATO’ya bildirdiğini dile getirerek “NATO, Türkiye’nin arkasında duracağını açıkladı. NATO’nun başat gücü olan ABD ile bölgedeki durumun ne noktaya taşınacağına ilişkin çalışmalar yapılacağı anlaşılıyor. Rusya ile ABD düşman olmalarına karşın, Suriye konusunda zımni bir mutabakat içinde yaşamaktadır. İki başat güç de, birbirinin ayağına basmıyor. ABD, bölgede Rusya’nın nasıl bir yol izleyeceğini biliyor. ABD, bölgedeki olası bir Rus müdahalesine karşı ‘akıllı ve ağırbaşlı’ hareket ediyor. Türkiye’ye destek açıklaması yapsa da, fiili olarak ne yapacağı konusunda net bir tutum saptamaması da bunu gösteriyor” dedi.
İdlib'deki saldırı sonrası Rusya'dan ilk açıklama
‘TÜRKİYEYE MESAJ’
ABD’li Senatör Lindsey Graham’ın “İdlib’de uçuşa yasak bölge ilan edilmesi” teklifini “riskli” olarak değerlendiren Özülker, “Bu Türkiye’yi de zora düşürür. ABD, destek açıklamaları yapsa da hâlâ S-400’lerle bağlantılı bir yaklaşım sergiliyor” diye konuştu.
Rusya ile Türkiye görüşmelerinin sürdüğünü anımsatan Özülker, “Saldırı Ankara’daki görüşmelerin ardından birkaç saat sonra oldu. Rusya’nın bunu bilmemesi mümkün değil. Güçlü bir istihbarata sahip olan Rusya, bölgedeki askeri varlığımızın nerede bulunduğunu bilmemezlik edemez. Lavrov, ‘Türkiye olmaması gereken yerdeyken saldırı yapıldı’ açıklamalarıyla Soçi’yi hatırlatıyor. Türk askerleri Soçi Mutabakatı sınırları dışındaydı demeye çalışıyor. Lavrov’un ‘sınır içinde her şey meşru, onun dışında kalan alandaki her türlü katliam meşru’ anlayışını kabul etmek mümkün değil. Saldırının amacı Türkiye’ye mesaj vermektir. Putin, bir kez daha ‘Esad’ın arkasındayım’ demiştir” dedi.
‘ÇÖZÜM DİPLOMASİ’
Özülker, sığınmacılara sınırların açılmasına ilişkin ise, “Göç meselesi Türkiye’nin sırtında bırakılmış bir meseleydi. Cumhurbaşkanı her fırsatta hudutları açarız diyordu. Bunu dün yaptı da. Ancak, aynı anda bu kadar tehditi bir araya koyduğunuzda, kaçının arkasında durup, kaçını yapabileceğinizi iyi bilmek gerekiyor. Tehditlerle değil, diplomasiyle menfaatlarını koruyabilecek bir politika izlemek sorunları çözecektir” dedi.
Rusya ile müzakerenin henüz kesilmediğini ve ortak çaba ile bir noktaya getirilebileceğini belirten Özülker’e göre, Soçi Mutabakatı ve Astana süreci yenilenmek mecburiyetinde. İdlib de bu noktada çıban başı görevi görmekte. Soçi’yi güncelleyerek, iki taraf da orta noktada buluşabilir. İlk adımı bir ateşkes olabilir.
Emekli Büyükelçi, Türkiye’nin de Rusya’nın da birbirlerine karşı kozları olduğunu söylüyor: “Kankalık” ve göbek bağıyla iç içe geçmiş ilişkilerin daha farklı boyuta gelmesi zor. O nedenle, Türkiye Rusya ile ilişkilerini dengede tutmak zorunda. Rusya da Suriye’de ‘ikili oynamayı’ bırakıp, Türkiye’nin güvenini yeniden kazanmak için adım atmalıdır” dedi.
DR. SERHAT ERKMEN: TIRMANIŞ SÜRECEK
Güvenlik uzmanı Serhat Erkmen, ilk etapta farklı ölçeklerde gerilimin tırmanışının devam edeceği görüşünde: “Bu vahim olaydan sonra bile Rus uçakları ve Suriye hava kuvvetleri İdlib’deki askerlerimize tacizde bulunmaya devam ediyor. Bu iş; onlar için bir seferlik yapılmış ve bitmiş bir şey değildi. Bu nedenle önümüzdeki günlerde de farklı bölgeler ve farklı ölçeklerde gerginlik yaratacak birtakım olayların yaşanabileceğini düşünüyorum.”
Erkmen’e göre, Rusya en son hamlesini gösterdi. Böyle bir çatışma durumunda da tarafsız kalmayacak, Suriye’ye destek verecektir.
Erkmen, Türkiye’nin, artık kritik bir karar evresinde olduğunu söylüyor, “Bu karar, daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemiş olduğu Suriye ordusunun Soçi anlaşmasına geri çekilmesiyle ilgili” diyor.
METİN GÜRCAN: BİLANÇO MOSKOVA İÇİN BİLE AĞIR
Güvenlik uzmanı Metin Gürcan’a göre, sahadaki resim çok net! Ankara artık Şam ile henüz ilan edilmemiş olsa da bir konvansiyonel savaşta, Moskova ile bir konvansiyonel çatışmanın eşiğinde. “Ankara’nın resmi açıklamalarında ‘Saldırıyı Esad rejimi düzenledi’ tezini öne sürmesiyse hâlâ Moskova ile diyalog kanallarını açık tutma çabası olarak okunabilir” diyor Gürcan ve Moskova’nın da saldırıda bu kadar ağır bilanço ile karşılaşmayı hesap edemediğini düşünüyor: “Çünkü bu bilanço gerçekten Moskova için bile ağır.”
Metin Gürcan’a göre, Kremlin yaptığı resmi açıklamada şunu vurguladı: “Benim için HTS meşru hedefti ve vurdum. Bu açıklama ile Kremlin pası Ankara’ya atıyor ve ‘Askerlerinin HTŞ gruplarıyla ne işi vardı?’ diye soruyor. Yine bu saldırı sonrasında gerginliğin artık sadece İdlib ile sınırlı kalmayacağı da ortada. Önümüzdeki günlerde Fırat’ın batısında, Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesi, hatta Fırat’ın doğusunda Türkiye’nin askeri varlığını çekmesine yönelik baskı artabilir.”
Peki Ankara bu saldırıdan sonra Suriye’deki askeri varlığını çeker mi? Metin Gürcan, bu seçeneği yakın zamanda mümkün görmediğini söylüyor, “En azından Ankara bu askerleri kademeli olarak ve Moskova ile pazarlıklar neticesinde karşılığında taviz kopararak çekmek isteyecektir” diyor.
Bu saldırıdan sonra şöyle en az 3-4 gün çatışmaların artmasını beklemediğini belirten Gürcan, sahadaki aktörlerin, Ankara, Şam, Moskova ve Tahran’ın saldırının şokunu atlatıp birbirlerinin hareketlerine göre pozisyon almaya çalışacaklarını öngörüyor.