Harvard profesörleri yazdı: İtalya’dan çıkarılacak dersler
Harvard Business School profesörleri Gary Pisano, Rafaella Sadun ve Michele Zanini, koronavirüs salgınını en ağır yaşayan ülkelerden İtalya’nın yaptığı “hatalara” ilişkin bir makale yayınladı.
Cumhuriyet'ten Sarp Sağkal'ın haberine göre, “İtalya’dan çıkarılacak dersler” başlıklı makalede tavsiyeler yer aldı.
Makalede dikkat çekilen hatalar şöyle:
Başlangıçta salgın İtalya için bir krize benzemiyordu. Hatta bazı İtalyan politikacılar, şubat sonlarına doğru, ekonomik faaliyetlerin virüsten durmaması gerektiğini göstermek için kamuya açık “el sıkma törenleri” yaptı. Bunu yapan politikacılardan biri, bir hafta sonra virüse yakalandı.
İtalyan hükümeti, salgın ile kademeli karantina yöntemiyle mücadele etmek istedi. Bunun sonucunda İtalya virüsü önlemek yerine yayılmasını izlemiş oldu. Bölgesel aldığı karantina kararları, virüs olan yerlerdeki insanların, olmayan yerlere kaçmasına ve hastalığı taşımasına neden oldu.
Çin ve Güney Kore gibi ülkeler virüsle mücadele ederken test sayısını artırdı ve kararlarını her bölge için hızlıca aldı. Test sayısını artırmanın virüsle mücadelede etkili olabilmesi için insanların takibininin sıkı tutulması gerekir. Takibin etkili olabilmesi için de, potansiyel olarak enfekte olmuş insanların hareketleri hakkında bilgi toplayan ve dağıtan etkili bir iletişim sistemi gereklidir.
Alınan kararların ardından ortaya çıkan sonuçlara göre başarılardan ve başarısızlıklardan ders çıkarmak önemlidir. Özellikle “neyin işe yaramadığını” öğrenmek önemlidir. Politikacılar, başarıları duyurmak isterken sorunları gizleme yöntemine gider. Örneğin, İtalya’da salgının başlangıcında, bir bölgedeki bulaşma yerel bir hastanenin suçu olarak gösterildi. Ancak sonradan sorunun genel olarak sağlık sisteminde olduğu ortaya çıktı.
İtalya bilgi açısından iki sıkıntı yaşadı. İlki bilgi azlığıydı. İkincisi ise bilginin doğruluğu. Buna karşı yapılması gereken, yaşanan gelişmeler ve eldeki verilerin paylaşılmasıdır. Virüsün en geniş ve en dar alanlarda takip edilmesi gerekir. En geniş alan, ülke geneli olarak tarif edilebilirken, en dar alan da bir şehirdeki bir hastanedir. İmkân farklılıkları gizlenmek yerine detaylıca analiz edilmeli ve politikacılar karar alırken bu farklılıkları göz önünde bulundurmalıdır.