Türkiye'den dönen diplomatların ülkelerinde istihbaratın başına geçmesi ne anlama geliyor?
İngiltere’nin eski Ankara Büyükelçisi Moore, MI6’nı başkanlığına getirildi, CIA’nın ilk kadın başkanı Gina Haspel ile Fransız istihbaratı DGSE’nin başındaki Bernard Emie’nin yolu da Türkiye’den geçti.
Uluslararası Güvenlik Analisti Kaan Kutlu Ataç, Türkiye’de görev yapmış ve Türkçe bilen istihbaratçıların kendi ülkelerinde yükselmelerine ilişkin, “Türkiye’nin bir laboratuvar” olarak değil, “yalnızca üst düzey istihbaratçıların görev yapabildiği” bir ülke olarak yorumlanması gerektiğine dikkat çekti. İngiltere, Fransa ve Amerika’nın, karar alırken “Türkiye’den gelecek tepkileri” bu kişiler aracılığıyla hızlı değerlendirdiğini belirten Ataç, “Bu durum, milli çıkarlarını tesis etme yolunda bir avantajdır” dedi.
İngiltere’nin eski Ankara Büyükelçisi Richard Moore, İngiliz gizli servisi MI6’nı başkanlığına getirildi. Türkiye’de görev yapan birçok istihbaratçı ya da diplomat, ülkelerinin istihbarat servislerinde hızla yükseldi. CIA’nın ilk kadın başkanı Gina Hasbel ile Fransız istihbaratı DGSE’nin başındaki Bernard Emie’nin yolu da Türkiye’den geçti. Uluslararası Güvenlik Analisti Ataç, Türkiye’de görev yapan ve iyi düzeyde Türkçe bilen bu diplomatların, ülkelerindeki yükselmelerini Cumhuriyet’e değerlendirdi.
‘Mesajlar daha iyi alınıyor’ Ataç, şu değerlendirmelerde bulundu: “İstihbarat birimleri ve ülkedeki siyasi karar alıcılar, Türkiye’nin ne yapmak istediğiyle igili önemli anlık bilgiye ihtiyaç duyuyorlar. Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya, diğer ülkelerin milli güvenlik konularıyla doğrudan ilgili.
Bunlardan en önemlisi, terörle bağlantılı olan hadiseler. IŞİD’in ortaya çıkması, Ortadoğu kökenli terör unsurlarının Batı ülkelerinde faaliyet göstermeleri vs. Büyükelçiler, hükümet ve devlet başkanlarıyla doğrudan temasa geçebilir. Ülkelerin sorduğu, anlık ihtiyaçlara doğrudan ilk elden cevap verebilirler.
Türkiye’nin ve etrafıdaki yakın coğrafyanın gündem maddeleri, bu üç ülkenin devlet başkanlarının gündeminde önemli yer tutar. Sabah kahvaltılarını yaptıkları zaman, bilgi dosyaları gelir ya da örgütlerin temsilcileri günlük olanları anlatır. Türkiye ile bağlantılı tüm gelişmeler, gündemde her zaman ilk 4 sırada yer alır.” Medyadaki “Türkiye, Batılı ülkelerin laboratuvarıdır” algısının yanlış olduğuna dikkat çeken Ataç, şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye bir laboratuvar değildir.
Türkiye bir bölgesel aktör değil, güç odağıdır. Güç odağı tabiriyle de laboratuvar dili uymaz.” Ataç, bu durumun Türkiye için bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı olduğuna ilişkin ise, şu ifadeleri kullandı: “Bu bir avantajdır. Savaş hali olsa bile temas halinde bulunabilme yeteneği çok kritiktir. Sizi anlayabilecek bir dille karşı tarafla konuşabilme yeteneği çok önemlidir. ”