Arap Baharı'nın yıldönümünde Tunus halkı isyanda
Tunus’ta 10 yıl önce Muhammed Buazizi'nin kendisini yakmasıyla başlayan eylemlerin yıldönümünde halk mevcut gerici yönetime karşı yine sokaklarda. Buazizi'nin kardeşi "Mücadele devam etmeli" çağrısında bulunuyor.
Yaklaşık 12 milyon nüfuslu Tunus'ta 10 yıl önce 17 Aralık'ın bir öğlen günü kentin ortasında genç bir seyyar satıcı sebze tezgahı elinden alındığı için kendini yakarak intihar ettiğinde kimse bu çığlığın tüm Kuzey Afrika ve Ortadoğu'nun kaderini değiştirecek toplumsal hareketliliği başlatacağını bilmiyordu.
26 yaşındaki Muhammed Buazizi'nin yoksulluğa karşı isyanını 29 gün sokaklara taşıyarak 23 yıllık Bin Ali iktidarını deviren Tunus halkı, bugün yine öfkeli.
Ancak bu öfkenin odağında tartışmalı seçimlerle devrim sürecini alıkoyan Müslüman Kardeşler'in bağlı bulunduğu gerici blok var. Günlerdir ekonomik kriz protestoları ve çöken sağlık hizmetleri nedeniyle sağlıkçıların grevlerine tanık olan Tunus sokakları dün ‘‘Devrimi geri verin" sloganlarıyla yankılandı. Tunus Genel İşçi Sendikaları (UGTT) çağrısıyla başta başkent Tunus’ta olmak üzere birçok kentte yapılan eylemlerde son 10 yılın en kötü ekonomik kriziyle karşı karşıya olunduğu vurgulandı. Erken seçim çağrısı yapan yurttaşlar, sağlık hizmetlerinin düzeltildiği ve ücretlerin iyileştirildiği koşullara dek eylemlere devam edeceğini duyurdu.
İngiltere merkezli Guardian gazetesinin alıntıladığı YouGov anketi de Tunus halkının 2010'dan bu yana mevcut yönetimlere karşı bir hayal kırıklığı süreci yaşadığını ortaya koydu. Ankete göre, Tunusluların yarısından fazlası "Ekonomik olarak devrim öncesinden daha kötü durumdayız" yönünde görüşünü paylaşırken yalnızca yüzde 27'si koşulların daha iyi olduğunu savundu.
Bouazizi'nin kardeşi Leyla, kardeşinin ölümüne neden olan ekonomik koşulların bugün ülkede daha kötü olduğunu ifade ederek "Mücadele devam etmeli" çağrısında bulundu. 2010 isyanı sonrası bir hayal kırıklığı yaşadıklarını belirten Leyla, AFP'ye yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Kardeşim bu eylemi yaptığında herkes mevcut sistemi protesto etti. Çoğu genç bugün erkek kardeşimle aynı durumda. Her seçim olduğunda, 'bunu yapacağız, işler değişecek' diyorlar. Ama iktidara geldiklerinde hiçbir şey değişmiyor. Tunus'un bugün başarısız sağlık sistemini düzeltmek için hiçbir adım atılmıyor. Durum eskisinden daha da kötüleşebilir. Bu mücadele 10 yıldan fazla sürebilir ancak haklarımızı almak için protestolara devam etmemiz gerekiyor."
TUNUS İHVAN’DAN KURTULAMADI
Tunus’ta 17 Aralık 2010’da başlayan gösteriler sonucu Devlet Başkanı Bin Ali’nin 14 Ocak 2011’de koltuktan inmesi ülkede demokratik bir yönetimin kurulacağı sinyallerini veriyordu. Ancak ülkede gerici bloku temsil eden Nahda Hareketi ve uzantıları o günden bugüne her seçim dönemi farklı ittifaklara yönelerek yönetimde bir güç olmayı başardı.
Nahda Hareketi’yle organik bağları bulunan Müslüman Kardeşler, Mısır’daki yapısından farklı olarak ülkede daha esnek politikalarıyla biliniyor. 2011 yılının sonlarında yapılan seçimlerde cumhurbaşkanlığı koltuğunu ilerici değerleri savunan Munsif Marzuki’ye bırakan Nahda, aldığı yüzde 40’lık oy oranıyla Cumhuriyet İçin Kongre Partisi ile Emek ve Özgürlük Bloku’yla ittifak yaparak iktidarda kaldı. Nahda lideri Raşid el Gannuşi her ne kadar Müslüman Kardeşler’in propagandasını yapmaktan uzak bir politika izlese de İslamcı referansları 2015’te değişen anayasaya aktarmaya yeltendiği için ülkede ilerici kesimler tarafından tepki almaya devam etti. Ülkede işsizliğin artması, muhalif liderlere suikastlar yapılması, ekonomide halkın çıkarlarını gözetilmemesi tepkileri yükseltince, iki dönem başbakan çıkaran Nahda, 2014 seçimlerini Nida Tunus’a karşı kaybetti.
MECLİS’TE BİRİNCİ PARTİ
Nahda karşıtlarının ve bazı solcu aktivistlerle sendikacıların yer aldığı partinin etkinliği karşısında gerileme yaşayan İhvancılar, cumhurbaşkanlığı seçimlerini de Nida Tunus lideri olan eski Meclis Başkanı Kaid el Sebsi’ye karşı kaybedince yine ittifak kurma yoluna gitti. Nida Tunus’la koalisyon ortaklığını “istikrar için” söylemiyle savunsa da parti bir sonraki seçimde vekil sayısının 52’ye kadar düşmesine engel olamadı. Ancak içinden üç parti çıkan Nida Tunus’taki bölünmeler sayesinde mecliste yeniden birinci parti konumunu elde etti.
Sebsi’nin ölümü üzerine 2019’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayı üçüncü olan Nahda, ikinci turda desteklediği anayasa hukukçusu Kays el Said’in kazanmasını sağlayan partilerden biri oldu. Ancak son bir yıl içerisinde üç kez hükümetin kurulduğu ve en son hükümeti kurmakla görevlendirilen Hişam el Meşişi’nin teknokratlardan oluşturduğu kabinenin de siyasi istikrarı sağlamadığı ülkede emekçiler budanan haklarını korumak için protestolara yöneldi.
5 MİLYON DOLARLIK HİBE
Meclis’teki etkinliği diğer muhalefet partileri tarafından eleştirilen İhvancılar ve mevcut hükümet bugünlerde ekonomik kriz ve pandeminin getirdiği zorlu koşullara yönelik çözüm üretemediği için öfke nedeni. Dış borç yükünün fazlalığı ve turizm gelirlerinin azalması nedeniyle kriz koşulları olduğunu savunan Nahda lideri Gannuşi en son Türkiye’den 5 milyon dolar hibe almasıyla gündeme geldi. Ancak ülkede sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve işten çıkarılmaların artması bir süre daha iktidar blokunun halkın tepkisini göreceğinin işareti.