Filipinler'de karantina döneminde 'bebek patlaması' oldu
Nüfus artış hızını düşürmek için 60 yıla yakındır büyük çabalar gösteren Filipinler'de koronavirüs salgınının sonuçlarından biri plansız hamileliklerdeki büyük artış oldu.
Nüfus artış hızını düşürmek için 60 yıla yakındır büyük çabalar gösteren Filipinler'de koronavirüs salgınının sonuçlarından biri plansız hamileliklerdeki büyük artış oldu.
Rovelie Zabala onuncu çocuğuna hamile.
41 yaşındaki Roverie bizle konuşurken dokuzuncu çocuğu da kucağında.
"Carl, Jewel, Joyce…" diye isimlerini sayarken yakındaki 6 yaşlarında oğlan çocuğu annesine ters ters bakınca, Rovelie "Ay pardon, bunun ismi Charlie" diye düzeltiyor masum bir yüzle.
Rovelie, doğum kontrolü hakkında bilgi edinmeye başlayana kadar yedi çocuk sahibi olmuş bile. Fakat bu sonuncusu Filipinlerde uygulanan dünyanın gördüğü en sıkı karantinalardan biri sırasında "kazara" olmuş.
Koronavirüs karantinası sırasında Filipinler sokaklarında askerler, zırhlı araçlarla devriye geziyor, sokağa çıkabilenler polis barikatlarına takılıyordu. Sadece aileden bir kişinin yiyecek almak üzere çıkmasına izin veriliyordu.
Bu önlemlerin kaçınılmaz bir sonucu ise ülke çapında Rovelie gibi yüzbinlerce kadının doğum kontrol araçlarına ulaşamaması, dolayısıyla hamile kalmaları oldu.
Filipinlerde nüfus neden bu kadar hızlı artıyor?
Filipinler Nüfus Enstitüsü ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından yapılan tahminlere göre ülkede önümüzdeki yıl, hali hazırda planlanan ortalama 1 milyon 700 bin bebeğe ek olarak, 214 bin civarında da fazla bebek doğacak.
Bu bebekler çoğunlukla geçimini zar zor sağlayabilen dar gelirli ailelere doğacaklar.
Üstelik bu daha sadece başlangıç çünkü salgın Filipinler'de artık hastanelerin baş etmekte zorlandığı nüfus artışı krizinin sebeplerinden yalnızca bir tanesi.
Manila Körfezi ve Sierra Madre sıradağları arasındaki Filipinler'in başkenti Manila 13 milyon nüfusuyla görülmemiş bir nüfus yoğunluğuna sahip.
2015 verilerine göre her bir kilometrekareye 70 binden fazla insan düşüyor.
Bu yoğunluk trafiğin kilitlenmesinden tutun da kapasitesini yüzde 300 aştığı için insanların daracık hücrelerde sıra sıra dizili yattığı cezaevlerindeki aşırı kalabalığa kadar her yerde hissedliyor.
İnsanların çöplerden yemek artıkları bulmaya muhtaç hale geldiği en kalabalık yerlerde ise kaçınılmaz olarak en yoksullar yaşıyor.
Nüfus artışı ve yoksulluk arasındaki bağ
Uzmanlar bu yoksulluğun kısmen, ülkedeki doğum oranının yüksekliğiyle doğrudan bağlantılandırılabileceğini söylüyor.
Bunun dayanağı ise farklı nüfus artış hızlarının yoksullukla ilintisi konusundaki araştırmalar.
Her kadının ortalama iki çocuk sahibi olduğu yani nüfusun sabit kaldığı ülkelerde, yoksul ailelere doğanların sayısı artmadığından ekonomide büyüme daha büyük oluyor. Buna karşılık nüfusun azaldığı durumlarda her bir kişiye milli gelirden düşen pay, kaynaklar ve fırsatlar da büyüyor.
Filipinler hükümeti de bunu biliyor. Bu nedenle 1960'lardan bu yana ülkedeki doğum oranını düşürmeye çalışıyorlar ve bunda kısmen başarılı da oldular.
O zamandan bugüne nüfus 35 milyondan 110 milyona yani üç misline çıktı ama örneğin 1969'da 6,4 olan doğum oranı bu yıl 2,75'e kadar düştü.
Yine de Filipinler doğun hızını düşürmekte aynı dönemde aynı çabayı gösteren güney doğu Asyalı komşusu Tayland kadar başarılı olamadı.
Birleşmiş Milletler verilerine göre Budizm'in yaygın olduğu Tayland'da 1960'ların sonlarında 5,8 olan anne başına doğum oranı 2020 yılında 1,5'a indi.
Tayland'da yoksulluk sınırının altındakilerin oranı bugün yüzde 10, Filipinler'de ise yüzde 17.