Berlin‘de Boğaziçi Üniversitesi mezunlarından protesto
Almanya’nın başkenti Berlin’in köklü üniversitelerinden Humboldt Üniversitesi’nin önündeki Bebel Meydanı'nda Boğaziçi Üniversitesi'ne kayyum ataması protesto edildi.
Almanya’nın başkenti Berlin’in köklü üniversitelerinden Humboldt Üniversitesi’nin önündeki Bebel Meydanı'nda Boğaziçi Üniversitesi'ne kayyum ataması protesto edildi.
Boğaziçi Üniversitesi mezunları tarafından düzenlenen dayanışma eyleminde, “Boğaziçi Üniversitesi ve diğer Türkiye üniversitelerinin yurtdışındaki mezunları, evimizdeki gösterilere dair haberleri kaygı ile izliyoruz” denildi.
Protestonun Hitler döneminde çok sayıda öğretim üyesi ve öğrencisi faşizmin saldırısına uğrayan Humboldt Üniversitesi ile binlerce kitabın yakıldığı Bebel Meydanı'nda (Faşizm döneminde adı Opern Platz) yapılmış olması, dayanışma eylemine ayrı bir anlam kattı. Eylemde, “Mezunlar olarak, tüm kayyumların geri çekilerek akademik kurumlara kendi senatolarca belirlenmiş kural ve prosedürler çerçevesinde kendi rektörlerini seçme imkanı tanımalarını, ve gözaltındaki öğrencilere kötü muamelenin son bulmasını, salıverilmelerini ve adli takibata uğramamalarını talep ediyoruz” çağrısı yapıldı.
“KAYYUMA GEÇİT YOK”
Protestoda yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Akademik özgürlüklere saldırı 1 Ocak gecesi yepyeni bir boyuta taşındı: 5 kamu üniversitesine kayyum rektörler atandı. Bu tepeden inme kararla üniversitelerin kendini yönetmesi adına geriye ne kalmışsa sonlandırıldı. Akademide özerklik, özgürlük ve demokrasi adına ne kalmışsa bitirildi.
Özellikle Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne Hükümet komiseri olarak atanması bu kurumun bütün bileşenleri tarafından tepki topladı.
Bu kurumun akademik personeli olmayan bu kişinin siyasal kimliği, intihal iddiaları ile ilişkilendirilmesinden öte akademik kimliğinden daha belirgindir. Bu gerekçe ile bu atamaya karşı oluşan direniş ülke çapında sempati ve dayanışma duyguları ile karşılandı. Bizler, Boğaziçi Üniversitesi ve diğer Türkiye üniversitelerinin yurtdışındaki mezunları, evimizdeki gösterilere dair haberleri kaygı ile izliyoruz.
Her ne olduk ise, okullarımız sayesinde olduk: Kişisel görüşlerimiz, kimliklerimiz, yetenek ve becerilerimiz buralarda şekillendi, vardığımız noktaya varmamıza önayak oldu. Bu olumlu etkileri devam ettiğimiz yüksek okulların demokratik ve özerk niteliklerine borçlu olduğumuzun bilincindeyiz. Üniversitenin bu niteliği Boğaziçi Üniversitesi Senatosu’nun 2012 de kabul ettiği ilkeler listesince de tescillenmiştir. Tüm düzeylerde demokratik seçimler, burada akademik özgürlük ve özerkliğin doğal bir koşulu olarak tanımlanmıştır. Tüm kalbimizle üniversitemizin, yeni atamayı protesto edenlerin yanınızdayız.
Türkiye’deki tüm üniversiteler, devletin ve hükümetin müdahalelerinden korunmuş olarak kendi kendini yönetmelidir. Basında, güvenlik güçlerinin Üniversitenin kapısını kelepçelediği görseller yer aldı. Bu tavır, niyeti gayet iyi açıklıyor ve akademik özgürlüğün karşı karşıya olduğu tehdidin boyutlarını gözler önüne seriyor.
Daha yakın zaman öncesine kadar Türkiye’nin üniversiteleri uluslararası düzeyde yüksek itibar sahibi iken okullarımız 2016 dan bu yana maallesef tüm listelerde hızla alt sıralara kaydılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın atanmış kayyumlarına, geçmişteki uluslararası itibarın üst düzeyde akademik üretime zemin sağlayan demokratik kültürün ve bağımsızlığın sonucu olduğunu hatırlatmak isteriz. Okullarımızın gelecekteki başarısı da sadece bu ilkelerin uygulanmasına bağlı olacaktır.
Son olarak, atanmış rektörün intihal iddiaları ile birlikte gündeme gelmesinden duyduğumuz rahatsızlığımızı dile getirmek isteriz. Buradaki kaygımız atamanın arkasındaki siyasal niyetlerden, üniversiteleri daha da sıkı denetleme isteğinin ötesinde. Atanmış kişinin atandığı pozisyona nitelikçe bariz uygunsuzluğu akademik eğitimin kalitesi üzerinde de kaygı nedenidir.
Mezunlar olarak
Tüm kayyumların geri çekilerek akademik kurumlara kendi senatolarca belirlenmiş kural ve prosedürler çerçevesinde kendi rektörlerini seçme imkanı tanımalarını, ve
Gözaltındaki öğrencilere kötü muamelenin son bulmasını, salıverilmelerini ve adli takibata uğramamalarını talep ediyoruz.
Bir kez daha kayyuma geçit yok diyoruz.
Kabul etmiyoruz vazgeçmiyoruz.”
Pandemi koşullarına uygun olarak fiziki mesafenin korunduğu maske taşımaya özen gösterilen gösteri sonrasında yapılan açıklamada: “Türkiye’de pandemi nedeniyle hafta sonrarında sokağa çıkma yasağı uygulanmakta. Bu nedenle Türkiye’de bulunan arkadaşlarımız protesto gösterilerini hafta sonları sürdüremiyorlar. Hafta sonları oluşan bu boşluğu bizler buradan dolduracağız. Hafta sonlarında kentin farklı yerlerinde yeniden bir araya geleceğiz” denildi.