Dünya nüfusunun yüzde 21'i en az bir kez cezaevine girmiş!
Küresel Stratejiler Araştırma Merkezi, 'Küresel Dünyada ve Türkiye'de Cezaevleri' adlı raporunda dünyada ve Türkiye'deki cezaevlerinin durumunu ele aldı. Rapora göre dünya nüfusunun yüzde 21'i en az bir kez cezaevine girmiş!
Küresel Stratejiler Araştırma Merkezi, 'Küresel Dünyada ve Türkiye'de Cezaevleri' adlı bir rapor hazırladı. Raporda dünya nüfusunun yüzde 21'nin en az bir kez cezaevine girdiği tespiti yer alırken ülkemizde en fazla işlenen 'suç', 'terör' suçu oldu.
GELİŞMİŞLİK DÜZEYİNE GÖRE SUÇ...
Rapora göre, küresel çapta gelişmiş ülkelerdeki suçların niteliği ve oranları ile gelişmekte olan ülkelerin oranları arasında belirgin bir farklılık görülüyor.
Duvar'dan Hacı Bişkin'in haberine göre, raporda bu durum için şu tespitler yer aldı: "Bu bakımdan kıtaların ve kıtasal çapta etkin olan ülkelerin mevcut durumları incelendiğinde görülecektir ki, ülkelerin nüfus yoğunluğu, ekonomik gelişmişlik durumu, ülkenin gayri safi milli hâsılasının dağılım oranları, eğitim düzeyi, sağlık alanındaki gelişme, politik ve toplumsal istikrarı hatta toplumun demokrasi bilinci gibi faktörler suç oranlarını etkilemekte ve bunların cezaevlerine yansımasını çok daha belirgin hale getirmekte. Hiç şüphesiz ki küresel çapta gelişmiş ülkelerin merkezinde Avrupa Birliği, ABD, Kanada, Avustralya, Japonya, Güney Kore, İsrail gibi ülkeler ilk akla gelen ülkelerdir. Bunların da bir bütün olarak aynı kategoride olduklarını söylemek oldukça
zordur. Bunlar içerisinde özellikle AB ülkelerinde hem hükümlü/tutuklu sayısında belirgin bir düşüşün olduğu gözlemlenmekte hem de cezaevleri sayısında giderek bir düşme eğilimi var.
Yani birçok AB ülkesinde yeterince tutuklu kişi olmadığından cezaevleri kapatılmaktadır. Bu durumun kalıcılığı ise ülkelerin ekonomik istikrarı ve toplumsal yaşam biçimi ve geleceği belirleyecek. ABD'de ise tersine hem suç oranlarında hem de cezaevindeki hükümlü/tutuklu sayısında belirgin bir artış söz konusu."
'DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 32'Sİ EN AZ BİR KEZ MAHKEMELERDE YARGILANDI''
Rapora göre dünyada 2020 yılı itibariyle toplam 10 milyon 978 bin 391 kişi cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak bulunuyor. Raporda çarpıcı bölümlerden biri de mahkemelerde yargılananların sayısı. Bu bulgu da raporda şöyle yer aldı: "Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 32’sinin de en az bir kez mahkemelerde yargılandığı ve yüzde 21,2’sinin de en az bir kez cezaevine girdiği" belirlenmiş.
ASYA KITASI CEZAEVLERİ...
Dünya nüfusunun yüzde 71'ine eşit olan Asya kıtasındaki cezaevleri de raporda detaylıca yer aldı. Rapora göre buradaki cezaevleri diğer dünya ülkelerine göre daha sorunlu. Bu durum da raporda şöyle anlatıldı: "Toplumsal ve ekonomik farklılaşma aynı zamanda hukuksal alanın gelişmesi, bu alanda bir kısım sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Doğal olarak Japon ve Güney Kore gibi ülkelerin ekonomik gelişme eğilimleri, siyasal alandaki istikrarı sağlamada, hukuksal ve
toplumsal yaşama belirli bir düzen getirirken, Çin ve Hindistan gibi hızla gelişmekte olan ülkelerde ise hukuksal ve toplumsal gelişme alanlarında önemli sorunların varlığı, ceza ve cezaevi politikalarını da doğrudan etkilemektedir. Gelişmiş Japonya ve Güney Kore’de genel nüfusun cezaevlerindeki oranı düşük olmasına rağmen, Hindistan ve Çin gibi hızla gelişmekte olan ülkelerin cezaevi nüfusunun ulusal nüfusa oranı daha yüksek."
AVRUPA CEZAEVLERİ...
Avrupa'daki cezaevleri için yapılan tespitler raporda şöyle yer aldı: "Avrupa Kıtası coğrafik olarak İskandinavya ülkelerinden başlayarak Avrasya ve Rusya’nın tamamını kapsayan bir alanı oluşturuyor. Sınırları geniş olmasına rağmen Avrupa’nın nüfusu birçok kıtanın nüfusunun çok gerisindedir. Avrupa kıtasının kendi içerisinde önemli bir farklılığı bulunuyor. Batı Avrupa ile Rusya’yı da kapsayan Avrasya’nın cezaevlerinin durumu arasında çok önemli farklılıklar bulunuyor. Bu hiç şüphesiz ki tarihsel-toplumsal değerlerle ekonomik ve kültürel gelişmelerle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle Rusya merkezli Avrasya bölgesinin Avrupa içerisinde değerlendirilirken tarihsel ve kültürel değerler bakımından Asyatik olarak değerlendirilmesi mümkün."
EN FAZLA HÜKÜMLÜ VE TUTUKLU HANGİ ÜLKELERDE BULUNUYOR?
Raporda yer alan çarpıcı detaylardan biri de hükümlü ve tutuklu sayısının en fazla olduğu ülkeler oldu. Rapora göre Türkiye, dünya içerisinde hükümlü ve tutuklu sayısının bulunduğu ülkeler arasında yedinci sırada.
Bu bilgiler ise raporda şöyle:
1 - ABD: 2 milyon 121 bin 600
ABD cezaevi sayısı: 4 bin 574
2 - Çin: 1 milyon 700 bin
Çin cezaevi sayısı: 670
3 - Rusya: 519 bin 618
Rusya cezaevi sayısı: 961
4 - Brezilya: 773 bin 151
Brezilya cezaevi sayısı: Bin 149
5 - Hindistan: 466 bin 84
Hindistan cezaevi sayısı: bin 41.
6 - Tayland: 371 bin 461.
Tayland cezaevi sayısı: 144
7 - Türkiye: 286 bin.
Türkiye cezaevi sayısı: 384
8 - Endonezya 269 bin 62
Endonezya cezaevi sayısı: 464
9 - İran: 240 bin
İran cezaevi sayısı: 253
10 - Filipinler: 215 bin
Filipinler cezaevi sayısı: raporda yer almıyor
11 - Meksika: 198 bin 365
Meksika cezaevi sayısı: 389.
Dünya genelindeki tutuklu ve hükümlü sayıları için raporda şu ifadelere yer verildi: "Dünyada en çok hükümlü-tutuklu bulunduran 10 ülke ABD, Brezilya ve Meksika, Amerika kıtasında, Çin, Hindistan, Rusya, Tayland, Endonezya, Türkiye ve İran, Asya kıtasında bulunuyor. İlk on ülke arasında Avrupa ve Afrika kıtasında herhangi bir ülke bulunmuyor. 2015 yılı verilerine göre dünyadaki 10,5 milyon tutuklu-hükümlünün 6,9 milyonu yani yüzde 69’u bu ülkelerde bulunuyor.
Dikkat edildiğinde ABD hariç diğer 9 ülke daha çok gelişmekte olan ülkelerdir. ABD, ekonomik ve teknolojik olarak dünyanın en gelişmiş ülkesi olmasına rağmen suç oranlarının en fazla olduğu ülke olarak ön plana çıkıyor. ABD’nin GSMH'si 19 trilyon dolar olup kişi başına düşen GSMH ise 62 bin dolardır. ABD’de 326 milyon nüfusa karşılık 4 bin 547 cezaevinde 2,2 milyonun üzerinde hükümlü-tutuklu bulunuyor. ABD her yüz bin kişiye düşen 690 tutuklu-hükümlü oranıyla hem dünyanın önde gelen tek ülkesidir hem de en fazla cezaevine sahip ülkelerden biridir. Ayrıca değineceğimiz gibi gelişmiş küresel kapitalist ülkelerin aksine ABD’de suç oranlarındaki artışların oldukça yüksek olması ve daha çok gelişmekte olan Asyatik ülkelerle aynı kategoride bulunması, ABD’nin kuruluş sürecinden beri devam eden tarihsel, ekonomik, politik ve kültürel yapısıyla ilgilidir. ABD, küresel dünya kapitalist sisteminin ekonomik ve askeri gücünü elinde bulundurmasına rağmen burjuva demokratik değerler bakımından toplumun ekonomik ve sosyal haklarının güvenceye alınmadığı ülkelerden biridir."
YILLARA GÖRE TÜRKİYE'DEKİ CEZAEVLERİ
Raporda Türkiye için yıllara göre değişen tutuklu ve hükümlü sayılarına da yer verildi: "Türkiye’nin cezaevlerindeki artış oranı ile hükümlü/tutuklu sayısındaki artış arasında bir paralellik var. Burada hükümlü/tutuklu ayrımı yapmadan bir değerlendirme yapacağız. 2000 yılında toplam tutuklu/hükümlü sayısı 49 bin 152 olup bunların 46 bin 303’ü (yüzde 93,6’sı) erkek, 1815’i (yüzde 3,6) kadın ve 1399’u (yüzde 2,8) çocuk olarak verilmiş. 2005 yılında toplam tutuklu/hükümlü sayısı 55 bin 870 olarak verilmiş 2000 yılına göre artış oranı yüzde 8,8 civarındadır. 52 bin 509’u (yüzde 93,9) erkek, 1812’si (yüzde 3,2) kadın, 1549’u (yüzde 2,7) çocuk olarak verilmiş.
2010 yılında ise 2005 yılına göre artış oranı yüzde 100’ü aşmış görünüyor. 114 bin 558’i (yüzde 94’ü) erkek, 4 bin 150’si (yüzde 3,2) kadın, 2 bin 113’ü (yüzde 1,6) çocuk olarak belirlenmiş. 2015 yılında 2010 yılına göre yüzde 47 civarında artarak 178 bin 89’a yükselmiş. Erkeklerin oranı yüzde 94,3, kadınların yüzde 3, çocukların ise yüzde 2,7 olarak gerçekleşmiş."
EN FAZLA İŞLENEN SUÇ: TERÖR!
Türkiye'de suç kategorisine göre işlenen suçlar ise sırayla şöyle: Terör, uyuşturucu, hırsızlık, adam öldürme, yağma ve gasp, yaralama, cinsel suçlar, sahtecilik, dolandırıcılık...
Ancak Türkiye'de tutukluların en fazla işlediği 'suç' raporda 'terör' olarak verildi. Buna göre 47 bin 907 kişi 'terör' suçundan tutuklu bulunuyor, 5 bin 798 kişi ise 'terör' suçlamasından hükümlü.
Raporda son olarak şu tespit yer aldı: "Nedenleri farklı olsa da sonuçta cezaevinde bulunan insanların kısa veya uzun bir süreden sonra toplumsal yaşama döndüklerinde onların sorunsuz bir yaşam sürdürmeleri için daha
cezaevindeyken gerekli duyarlılığın gösterilmesi gerekir. Tutuklu veya hükümlü olanların çok az bir kısmı dışta tutulduğunda ezici bir çoğunluğunun toplumsal yaşama hazırlanması esasen bir zorunluluktur."