ABD-Türkiye ilişkileri nereye gidiyor? 'Cumhurbaşkanımızı blöf yapıyor sandılar...'
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı canlı yayında Türkiye-ABD ilişkilerinin son durumu ve gidişatı hakkında açıklama yaptı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı canlı yayında Türkiye-ABD ilişkilerinin son durumu ve gidişatı hakkında açıklama yaptı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Haber Global’de Candaş Tolga Işık'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Türkiye-ABD ilişkilerini değerlendiren Kalın, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
TÜRKİYE- ABD İLİŞKİLERİ
* Bizim ABD ile Obama döneminden beri yaşadığımız iki temel sorun var. Biri Suriye’de PYD’ye verdikleri askeri destek, siyasi destek, medya desteği, finansal destek. İkincisi de FETÖ konusunda bugüne kadar kayda değer bizi tatmin edecek sorunu çözecek adımı atmamış olması.
* Obama demokrattı, Trump tam bir anti Obama idi. Obama’nın altına imza attığı ne varsa hepsini tersine çevirdi. Bir tek bizim konuda adım atmadı. ABD’nin PYD’ye verdiği destek devam etti. FETÖ konusunda da hiçbir şey yapmamaya devam ettiler. Biden yönetimi geldi, burada da aynı tablo. 3 dönemdir aynı şeyi görüyoruz.
* Suriye’de bu politika değişmedi. Bu Türkiye açısından güvenlik meselesi. Bu politikanın mutlaka değişmesi lazım ABD Türkiye ilişkileri açısından. Suriye’nin içini de bölüyor. Şunu hep söyleyenler oldu: DEAŞ’a karşı en etkili mücadele eden grup PYD olduğu için biz onlara destek verdik. Tam tersi, bu desteği siz hangi gruba verseydiniz Suriye’de onlar en etkili güç olurdu. Bu kadar silah desteği, bu kadar finansal desteği hangi gruba verseniz onlar da etkili olacaktı.
ABD NEDEN PYD’Yİ SEÇTİ?
* ABD şöyle düşündü. Orta Doğu’da bizim bu tarz bir seküler muhattaba ihtiyacımız var. Sunni İslam üzerinden angaje ettiğimizde DEAŞ gibi radikal taraflara kayabiliyor. Şiilik üzerinden yaptığımızda araya İran meselesi giriyor. Biz bunu daha seküler, batı yanlısı görünen bir grup üzerinden yapabilir miyiz?
* ABD bütün Orta Doğu politikasını bunun üzerine inşa etti demiyorum ama Suriye bağlamında böyle bir tercihte bulundular. Ve oradan bir terörü romantizme eden şeyler çıktı. DEAŞ barbarlarına karşı savaşan Kürt kadınlar. İyi de PKK’nın ideolojisini desteklemeyen Kürt insanlar da var. Bu grubun seçilmesi özel bir projenin şeyiydi. Bu Türkiye’ye de bir tehdit unsuru. 7-8 yıl olmuş hala bu politika devam ediyor.
* Çıkar hesaplarına uymadığı için tabiki de yapıyor. İkna olmamaları söz konusu değil. Türkiye gibi bir ülkeyi kaybetmenin maliyetini de hesaplamaları gerekir. Suriye ile ilgili, Afganistan, Doğu Akdeniz, Kafkaslarla ilgili bir konu olduğunda koşa koşa Türkiye’ye geliyorlar.
F-35 KRİZİ
* Biz F-35 programının başından beri içindeyiz. F-35 ABD teknolojisiyle üretiliyor ama 11 ülkenin katılımıyla yapılıyor. Bu anlaşma çerçevesinde bize teslim edilmesi gereken 5 tane F-35 bekliyor.
* Türkiye patriot istiyor, verilmediği için S-400 alıyoruz. Biz paramızla patroit sistemi almak istiyoruz. Cumhurbaşkanımız çok kez söyledi bunu Obama döneminde. Bunu nasıl başka NATO ülkesine sattıysanız biz de satın almak istiyoruz. Bize Çin’den, Rusya’dan, Avrupa’dan ve Amerika’dan 4 teklif geldi, 4 sistemle ilgili. Kriterler de belliydi. Ortak üretim, fiyat, teslim tarihi.
* Çin ile bir görüşmeler oldu, sonra vazgeçildi. Teklifler gelince halen Cumhurbaşkanımızın blöf yaptığını zannettiler. S-400 konusu ciddiye binince, ehvah demeye başladılar. Neticede S-400’ü almak zorunda kaldık, aldık.
“BIDEN TÜRKİYE’YE GELEBİLİR”
* Biz gitmeden ABD’liler Biden’ın BM’de görüşme yapıp gideceğini söylediler. BM Genel Sekreteri ile görüştü. BM İklim Zirvesi’nde kendileri söyledi. Bir görüşme olacak. Öncesinde hazırlıklar yapılıyor. Daha sonrasında Biden da Türkiye’ye gelebilir. Kendisi Cumhurbaşkanımıza Brüksel’de ‘gelmek istiyorum, ziyaret etmek istiyorum’ diye söyledi.