ABD'den Türkiye'yi ilgilendiren kritik atama
Eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, resmen Suriye Özel Temsilcisi olarak görevine başladı.
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi görevine getirilen eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, yemin ederek görevine başladı. ABD Dışişleri Bakanlığında Bakan Mike Pompeo'nun da katıldığı yemin töreni ile Jeffrey, ABD'nin Orta Doğu'daki en önemli pozisyonlarından birinde görevlendirilmiş oldu.
Son olarak Washington Yakındoğu Politikası Enstitüsünde kıdemli Orta Doğu uzmanı olarak görev yapan Jeffrey, Washington'da katıldığı birçok panelde Türk-Amerikan ilişkilerinin önemine vurgu yapmış ve PKK ile YPG'nin özünde aynı örgüt olduğunu dile getirmişti. 1946'da dünyaya gelen Jeffrey, 2008-2010 yılları arasında Türkiye'de, 2010-2012 yılları arasında ise Irak'ta görev yapmıştı.
AK PARTİLİ ÜNAL: TÜRKİYE'NİN ÖNEMİNİ BİLEN BİR DİPLOMAT
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, AK Parti Kongresi önce CNN Türk'e yaptığı açıklamada Carrey için şunları söyledi: Aynı anda Türk dostudur. PKK'nın PYD'nin pozisyonunu bilen, PKK ile PYD arasındaki ilişkiyi bilen ve Türkiye'ye dönük de her zaman olumlu açıklamalar yapmış, 15 Temmuz'dan hemen sorna biz bir heyetle ABD'ye gitmiştik. 15 Temmuz'u anlatmak ve 15 Temmuz'da Türkiye'nin yaşadıklarıyla ilgili hem orada düşünce kuruluşlarıyla, hem savunma, içişleri bakanlığıyla görüşmeler gerçekleştirmiştik. Sayın Jeffrey ile de görüşmüştük. Ve Jeffrey, 15 Temmuz'un açık bir darbe olduğunu, demokrasiye dönük bir müdahale olduğunu orada açık bir şekilde ifade etmişti. Türkiye'yi yakından tanıyan ve Türkiye'nin önemini bilen önemli bir diplomat."
'KÜRT MESELESİ NEDENİYE TÜRKİYE'Yİ DIŞLAMANIN ANLAMI YOK' DEMİŞTİ
Hürriyet yazarı Sedat Ergin, 23 Mart 2018'de yayınlanan yazısında James Jeffrey ile Washington Institute adlı düşünce kuruluşunun direktörü Michael Singh tarafından ortaklaşa yazılmış ve “ABD’nin Türkiye ile İttifakı Korunmaya Değerdir” başlıklı yazısına yer vermişti. Ergin'in yazısında konuyla ilgili bölüm şöyle: "Yazarlar, bu makalede Türkiye ile ilişkileri kendi haline bırakmanın ABD açısından “kendi kendini yaralamak” olacağını belirterek şu tezi dile getiriyorlar: 'Türkiye’yi kaybetmek Ortadoğu’yu Avrupa’nın eşiğine getirecek ve aynı zamanda Rusya’nın nüfuzunu Ortadoğu’nun kalbine taşıyacaktır. Türkiye, Rusya ile ortaklığıyla birlikte ihtirasları ve nüfuzu büyümekte olan İran’ı dengeleyebilecek en iyi konumdaki ülkedir. Buradaki bağımlılık karşılıklıdır. ABD olmaksızın Türkiye, Tahran ve Moskova’nın insafına bırakılmış olacaktır.'
Yazarlar, ABD’nin Suriyeli Kürtler karşısındaki politikasını gözden geçirmesini isteyerek, 'Kürt meselesi nedeniyle Türkiye’yi dışlamanın hiçbir stratejik anlamı yoktur. Suriye’deki varsaydığımız müttefikimiz (Türkiye) ile ortak bir zeminde buluşmadan, ABD’nin bu ülkede İran ve Rusya’nın direnci karşısında askeri ve diplomatik olarak pek bir şey başarabilmesi imkânsızdır' diyorlar."