Kıbrıs'ın organize suç raporunda dikkat çeken detaylar: Kaçakçılara dokunulmazlık, IŞİD petrolüne serbest geçiş
Uluslararası Organize Suça Karşı Küresel Girişim'in hazırladığı Küresel Organize Suç Endeksi raporunda Güney Kıbrıs'taki organize suç ağlarına ilişkin bilgi veriliyor. Raporda, insan kaçakçılarına KKTC tarafından dokunulmazlık sağlandığı ifade ediliyor.
GERÇEK GÜNDEM - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti son dönemde sıklıkla mafya hesaplaşmaları ve siyasi skandallarla gündeme geliyor.
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in KKTC'deki yasa dışı bahis ve uyuşturucu ticaretiyle ilgili ifşaatlarının ardından, Peker'in ismini verdiği kişilerden biri olan Halil Falyalı'nın öldürülmesi de dikkatleri yeniden Ada'ya çevirdi.
Adanın kuzeyinde mafya cinayetleri ve yer altı organizasyonlarıyla ilgili iddialar gündemin temel maddesini oluştururken, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki suç oranları ve suç şebekelerine ilişkin yeni bir rapor yayınlandı.
ABD ve AB tarafından desteklenen Uluslararası Organize Suça Karşı Küresel Girişim'in hazırladığı Küresel Organize Suç Endeksi'nde Rum Kesimi'ndeki durumla ilgili çarpıcı tespitler yer alıyor.
"KKTC İNSAN KAÇAKÇILARINA DOKUNULMAZLIK SAĞLIYOR"
Rapora göre, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde insan kaçakçılığı en yüksek oranda görülen organize suçlardan biri olarak dikkat çekiyor.
İnsan kaçakçılığının yaygın olması adanın Avrupa, Afrika ve Asya'nın tam ortasında yer alan coğrafi konumunun getirdiği doğal sonuçlardan biri olarak görülüyor. Raporda genel olarak göçmenlerin cinsel istismar ve emek istismarına maruz kaldığı belirtilirken, kaçak yollardan adaya gelen birçok göçmenin tarım ve inşaat sektörlerinde ucuz iş gücü olarak kullanıldığı belirtiliyor.
Kısa dönem çalışma izinleriyle bazı ajanslar tarafından iş bulunan göçmenler, çalışma izinleri bittikten sonra ise dökümanlarına el konularak bu ajanslar tarafından istismar ediliyor.
Raporda insan kaçakçılığıyla mücadelenin adanın güney ve kuzey kısımlarında farklılık gösterdiğine dikkat çekilirken, KKTC'nin birçok vakada insan kaçakçılarına dokunulmazlık sağladığı ifade ediliyor.
Küresel Organize Suç Endeksi isimli raporda, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelere gitmek isteyen birçok göçmenin kendisini KKTC'de bulduğu belirtiliyor. Bu göçmenler KKTC'de uzun saatler çalışmaya zorlandıktan sonra kendilerine AB üyesi olan Güney Kıbrıs'a giriş için sahte evraklar veriliyor.
Raporda bölgedeki Türk yetkililerin insan kaçakçılarına gösterdiği toleransın, Güney Kıbrıs'ı göçmenler için AB'ye giriş kapılarından biri haline getirdiğine dikkat çekiliyor.
KKTC ÜZERİNDEN IŞİD PETROLÜ İDDİASI
Raporda yer alan çevre ile ilgili suçlar bölümünde, adanın güneyinde enerji kaynaklarının kaçak ticaretinin yapıldığına ilişkin çok az veri bulunduğu belirtilirken, petrol kaçakçılığı konusunda da bir kez daha KKTC işaret ediliyor.
Raporda yer alan iddiaya göre, KKTC'nin yüksek ihtimalle IŞİD tarafından ithal edilen Suriye petrolünün Türkiye'ye taşınmasında rol oynuyor.
Ayrıca benzer suç örgütü gruplarının Libya'da kaçırılan rafine petrol ürünlerinin Avrupa'ya sokulmasına aracılık ettikleri belirtiliyor.
SUÇ AKTÖRLERİ KİMLER?
Raporda Güney Kıbrıs'taki suç örgütlerinin profiline de değiniliyor. Buna göre, adanın güneyinde Rus gruplar en büyük finansal güce sahip ve en organize gruplar olarak dikkat çekiyor.
Bunun yanı sıra İngiliz, Doğu Avrupalı ve Asyalı organizasyonlar da Güney Kıbrıs'daki organize suç şebekelerinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Raporda adanın kuzeyindeki organize suçun neredeyse tamamının Türklerin elinde olduğuna dikkat çekiliyor.
Kıbrıs'ta suç ağlarının uyuşturucu kaçakçılığında ve ayrıca yasa dışı kumar ve kadın ticaretinde etkili olduğu, yaklaşık 15 mafya tarzı grubun Lefkoşa, Gazimağusa, Baf ve Limasol'da faaliyet gösterdiği kaydedilirken, Gazimağusa Limanı'nın ise daha spesifik olarak, 'silah ve mal kaçakçılığında' öne çıktığı belirtiliyor.
SUÇ ÖRGÜTLERİ ADANIN BÖLÜNMÜŞLÜĞÜNÜ KULLANIYOR
Öte yandan rapora göre adadaki suç aktörlerinin neredeyse tamamı Özbekistan, Moldova, Rusya ve Romanya gibi ülkelerdeki gruplarla birlikte çalışıyor.
Ayrıca adadaki suç örgütlerinin Kıbrıs'taki siyasi durumu kendi lehlerine olacak şekilde kullandıkları, adanın ikiye bölünmüş olması ve iki taraf arasındaki düşmanca yaklaşımın organize suçla mücadelede kırılganlık yarattığına dikkat çekiliyor.