Emekli Tuğgeneral Eslen yorumladı: ABD’nin, Finlandiya ve İsveç hamlesinin amacı Çin’e karşı yeni ticaret yolunu kontrol etmek

GERÇEK GÜNDEM - Finlandiya ve İsveç’in, NATO’ya resmi üyelik başvurusu yapması dünya kamuoyunun gündemine oturdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise İsveç ve Finlandiya'nın başvurusu hakkında "Şu anda İsveç ve Finlandiya ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz ama olumlu bir düşünce içinde değiliz” dedi.

Öte yandan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile telefon görüşmesi hakkında sosyal medya hesabından açıklama yaptı.

Görüşmede Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğine başvurma kararlarının ele alındığını belirten Stoltenberg, "Türkiye değerli bir müttefik ve herhangi bir güvenlik endişesi giderilmeli" ifadelerini kullandı.

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği Rusya tarafından da büyük tepkiyle karşılandı. Rusya Devlet Başkanı Putin, karşılık vereceklerinin sinyalini verdi.

“ABD, KARADENİZ’İ NATO GÖLÜNE ÇEVİRME GAYRETİNİ SÜRDÜREBİLECEK”

Dünya kamuoyundaki İsveç-Finlandiya hareketliliğini Gerçek Gündem’e değerlendiren emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, “Bu İskandinav ülkelerinin NATO üyeliği Ukrayna savaşı ile gündeme geldi. Batı diplomatları ve medyası sürekli ‘Rusya tehdit ediyor, NATO’nun güçlenmesi gerekir’ propogandası yapıyorlar” dedi.

Eslen, devamında Ukrayna savaşına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Şimdi Ukrayna savaşına dönelim, Rus ordusu Ukrayna’nın en büyük şehri Kiev’i ele geçiremedi ve çekildi. Rus ordusu aynı zamanda Ukrayna’nın ikinci büyük şehri olan Harkov’u da ele geçiremedi ve çekildi. Rus ordusu harekatını Donbass bölgesinde yoğunlaştırmış durumda. Ancak burada da harekat çok yavaş gelişmekte. Ayrıca bu savaşta, Rus ordusu savaş alanında birçok generalini kaybetti, donanmanın prestijli savaş gemisi Moskova’yı kaybetti, ciddi bir prestij kaybı yaşadı. Bir başka ifade ile Ukrayna savaşı, Rus ordusunun sanıldığı kadar güçlü olmadığını kanıtladı. O halde şunu söyleyebiliriz, madem ki Rus ordusu sanıldığı kadar güçlü değilmiş daha güçlü daha genişlemiş bir NATO’ya neden gerek var? Sormamız gereken asıl soru budur. Ukrayna savaşı dünya tarihinde ve küresel güç mücadelesinde yeni bir başlangıç olacaktır. Putin’in, yanlış zamanda başlattığı Ukrayna harekatı ve bu savaşta Rus ordusunun ortaya çıkan zafiyetleri Rusya’nın küresel güç mücadelesindeki yerini sarsmış, Rusya’nın bir küresel güç olma kapasitesinin olmadığını da kanıtlamıştır. Küresel güç mücadelesi bundan sonra ABD ve onun asıl rakibi Çin arasında gelişecektir. ABD, zaman içinde NATO’yu da bu mücadelede kullanmak için gayretlerini sürdürecektir.

Aslında ABD, NATO ile Avrupalıları kullanarak kendi çıkarlarına uygun jeopolitik hamlelerini yapmaktadır. Rus donanması, Montrö Sözleşmesi nedeniyle Karadeniz’e hapsolmuştur. Bu Rusya’nın Türk boğazları üzerinden denizlere açılmasının riskli olduğunu göstermektedir. Zaman içerisinde, Rusya’nın zafiyeti ortaya çıktığı için ABD, Karadeniz’i NATO gölüne çevirme gayretlerini sürdürebilecektir.”

“ASIL AMAÇ ÇİN’E KARŞI YENİ TİCARET YOLUNU KONTROL ALTINA ALMAK”

İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye yapılma girişimlerinin perde arkasında ABD’nin olduğunu söyleyen Nejat Eslen, asıl amacın Çin’e karşı jeopolitik güç elde etmek olduğunu ifade etti.

Eslen, “İsveç ve Finlandiya’nın, NATO üyesi olmasıyla birlikte Çin’in bu yeni ticaret yolu da kontrol altına alınmış olacaktır” dedi.

Nejat Eslen şunları ifade etti:

“İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyesi yapılması ile birlikte Baltık Denizi de bir NATO gölüne dönüşecektir. Bu da Rusya’nın dünyaya açılışı için bir engel oluşturacaktır. İsveç ve Finlandiya, Kuzey Kutbu’na komşu ülkelerdir. İklim değişikliği nedeniyle Buz Denizi yeni bir ticaret yolu haline gelmektedir. İsveç ve Finlandiya’nın üye olması ile birlikte Norveç’in de zaten NATO üyesi olduğu dikkate alındığında Rusya’nın Buz Denizi üzerinden dünyaya açılması da riskli olacaktır. NATO, Finlandiya ve İsveç’in üye olmasıyla kuzeye doğru genişleyecektir.

ABD, NATO’yu bundan sonra giderek bir Atlantik-Asya ittifakına dönüştürerek küresel güç mücadelesinde asıl rakibi olan Çin’e karşı kullanmak isteyecektir. Kuzey Buz Denizi, Kuşak Yol İnisiyatifi içerisinde, Çin’in giderek önem kazanan yeni bir ticaret yolunu oluşturmaktadır. İsveç ve Finlandiya’nın, NATO üyesi olmasıyla birlikte Çin’in bu yeni ticaret yolu da kontrol altına alınmış olacaktır. Ayrıca ABD, NATO ile Asya Pasifik’teki müttefikleri Avustralya, Japonya, Güney Kore ile ilişkilerini geliştirerek hem Asya Pasifik’te NATO’nun da katkısıyla Çin’i çevrelemeye devam edecek hem de Çin’in Kuşak Yol İnisiyatifi içindeki ticaret yollarının kritik bölgelerini kontrol etmeye çalışacaktır.

Türkiye’nin, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine itiraz etmesi haklıdır. Çünkü bu iki ülke de PKK ve FETÖ üyelerilerini kollamakta ve teröre destek vermektedir. Ancak Türkiye’nin NATO içindeki etkinliği Merkez Bankası’ndaki döviz miktarı ile doğru orantılıdır. Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini önlemesi mümkün görülmemektedir. Ancak bu iki ülkenin teröre verdiği destek konusunda Türkiye tavizler koparmalıdır. Ayrıca şu da unutulmamalıdır: Teröre sadece NATO aday ülkesi Finlandiya ve İsveç destek vermemektedir, NATO içinde müttefikimiz olan birçok ülke başta NATO’nun lideri ABD olmak üzere birçok NATO üyesi ülke destek vermektedir. Bu husus da unutulmamalıdır. Aslında PKK-PYD ile mücadelede başarı için asıl mesele de bu desteğin kesilmesiyle ilgilidir.”