Financial Times'tan dikkat çeken yazı: Psikopatların liderliğinde korkunç suçlar işleyebiliriz

Financial Times başyazarı Martin Wolf, küreselleşmenin tersine döndüğü ve korumacı politikaların gün be gün arttığı bu sürecin jeopolitik bir kırılma ile çok daha sert şekilde sonlanabileceği görüşünde.

Financial Times'tan dikkat çeken yazı: Psikopatların liderliğinde korkunç suçlar işleyebiliriz

2. Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeninde ülkelerin ekonomik entegrasyonuyla altın çağlarını yaşayan küreselleşmenin sona yaklaştığına ilişkin karamsar senaryolara bir yenisi daha eklendi: Nükleer savaş olasılığı da içeren jeopolitik ihtilaflar küreselleşmenin karşı karşıya olduğu en büyük risk.

Küreselleşmenin tersine döndüğü dönemlerin geçmişte hiçbir zaman barışçıl dönemler olmadığına dikkat çeken Wolf, olası bir nükleer savaşta 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun 5 milyarının yok olabileceğinin de altını çiziyor.

Dünya Gazetesi'nin aktardığına göre Financial Times baş yazarı Martin Wolf, önceki gün kaleme aldığı makalesinde son yıllarda derinleşen ticari ihtilafların barışçıl bir şekilde devam etmesinin çok mümkün olmadığını, giderek artan ticaret savaşlarının küreselleşmenin beklenenden çok daha yıkıcı şekilde sonlanmasına yol açabileceğini yazdı.

“İnsanlık bunu daha önce de yaptı” ifadelerini kullanan Wolf, 19. yüzyıl boyunca sınırlar arası ekonomik entegrasyonun arttığı iki önemli dönem yaşandığını, ilkinin 1. Dünya Savaşı öncesinde, ikincisinin ise 2. Dünya Savaşı sonrasında yaşandığını hatırlatıyor. İki dünya savaşı arasında (1914-1945) ise Büyük Buhran ve işleri daha da kötüleştiren bir korumacı politikalar dönemi yaşanmıştı. Küreselleşmenin tekrar tıkanma noktasına denk geldiği tarih ise Wolf’a göre 2007-2009 küresel finansal kriz ve sonrası.

“TİCARET BARIŞ GETİRMİYOR, BARIŞ TİCARETİ BESLİYOR”

Küreselleşme ve dünya barışının ne kadar bağlantılı olduğu sorusuna da değinen Wolf, diğer bir FT köşe yazarı John Plender’ın da vurguladığı “Ticaret barışı garantilemiyor” görüşünü ele alıyor. 1. Dünya Savaşı’nın küresel ticaretin nispeten iyi gittiği bir dönemde çıkmış olması da bu görüşü destekleyen bir gerçek. Wolf’a göre daha ziyade “Barış ticareti getiriyor”. Ancak özellikle Ukrayna Savaşı’nda görüldüğü gibi açıktan bir jeopolitik ihtilaf yaşandığında ticaret çöküyor. Rusya’yla Batı arasında şu anda yaşanan da böyle bir durum.

“PSİKOPATLARIN LİDERLİĞİNDE KORKUNÇ SUÇLAR İŞLEYEBİLİRİZ”

Savaşın hangi tarafında olursa olsun sıradan vatandaşlara hiçbir fayda getirmediği görüşü 1. Dünya Savaşı’nda kanıtlanmıştı. Ancak Wolf’un hayli karamsar öngörüleri var: “Sıradan Rus vatandaşları Ukrayna’nın işgalinden veya sıradan Çin vatandaşları Tayvan’ın işgalinden hiçbir fayda sağlamayacak. Ancak bu gerçekler ihtilaflara engel değil. Psikopatların liderliğinde, ulusalcılık ve tehlikeli ideolojilerin etkisi altında büyük hatalar yapabilir ve korkunç suçlar işleyebiliriz”.

ABD’nin Çin’e yönelik çip ihracat kısıtlamalarının ekonomik bir savaş eylemi olduğunu belirten Wolf, ABD Başkanı Joe Biden döneminde alınan Çin karşıtı kararların Donald Trump dönemindeki ticaret savaşlarından çok daha tehditkar olduğuna da dikkat çekiyor: “Amaç belli ki Çin’in ekonomik kalkınmasını yavaşlatmak. Bu ekonomik bir savaş eylemi. Çok büyük jeopolitik sonuçları olacak”

“KÜRESELLEŞMENİN TERSİNE DÖNMESİ EŞİTSİZLİĞİ GİDERMEZ”

Küreselleşmenin son döneminde eşitsizlikteki artışlar nedeniyle insanların küreselleşmenin tersine döndüğü bir dönemin eşitsizliği azaltacağını düşünebileceğini belirten Wolf “Bu fikir de çok saçma. Daha açık ekonomilerde eşitsizlik çok daha az görülüyor” diyor.

Küreselleşme karşısındaki en büyük tehdidin güç kavgası olduğu değerlendirmesini yapan yazar, güvenlik harcamalarını artıran süper güçlerin rakiplerini daha da güvensiz bir duruma soktuğunu ve giderek içinden çıkılmaz bir güvensizlik girdabına soktuğunu belirtiyor: “Bu girdabın içine girmeye başladık bile. Bu gerçek dünya ekonomisinin kaderini belirleyecek. Mülayim bir yerlileşmeye doğru gittiğimiz yok, negatif toplamlı bir rekabete doğru gidiyoruz. Dünyamız bu kin ve nefret dolu hastalıktan sağ çıkamayabilir.”

NÜKLEER SAVAŞTA 5 MİLYON KİŞİ ÖLEBİLİR

Mevcut dönemi Soğuk Savaş’a benzetmenin “gereğinden fazla iyimser” olacağını ifade eden Wolf, “Süper güç ilişkilerindeki bir kırılmanın sonuçları muhtemelen o dönemdekinden çok daha kötü olur” diyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün dünya genelindeki nükleer savaş başlıklarına ilişkin bir grafiğine de yazısında yer veren Wolf, bugün ülkelerin karşılıklı imha kapasitelerinin çok daha yüksek olması nedeniyle bir süper güç kavgasının çok daha yıkıcı olabileceğine işaret ediyor. Rutgers Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırmada ABD ve Rusya arasında çıkabilecek topyekün bir nükleer savaşın 5 milyardan fazla insanı öldürebileceği belirtiliyor. Wolf’a göre bu durum hayal etmesi zor birsenaryo değil. SIPRI verilerine göre dünya genelinde Ağustos 2022 itibariyle 13 bine yakın nükleer savaş başlığı var. Rusya 5.977 ve ABD 5.428 nükleer savaş başlığıyla imha kapasitesi en yüksek ülkeler. Bu iki ülkeyi açık ara farklı arkadan takip eden ülkeler ve nükleer başlık sayıları ise şöyle: Çin 350, Fransa 290, İngiltere 225, Pakistan 165, Hindistan 160, İsrail 90, Kuzey Kore 20.

SAVAŞ HALİNDE İKLİM KRİZİ DE ÇÖZÜLEMEZ

Wolf yazısında yeni olası küresel bir ihtilafın daha yıkıcı olmasının bir diğer nedenini de iklim kriziyle mücadelenin zarar görecek olmasına bağlıyor. Yaşanabilir bir gezegen için işbirliğinin artmasına ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Wolf, özellikle küresel karbon emisyonlarının yüzde 40’ını üreten Çin ve ABD’nin işbirliğinin iklim kriziyle mücadelede elzem olduğunu vurguluyor. İşbirliğine yönelik ilişkilerin sonlanması gezegeni kurtarmak için zaten giderek azalan şansımızın daha da azalması anlamına geliyor.

Etiketler
Financial Times