Politico: 24 saat Erdoğan için fiyaskoydu

ABD merkezli haber yorum sitesi Politico, Erdoğan'ın Almanya ziyaretini değerlendirdi.

Politico: 24 saat Erdoğan için fiyaskoydu

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyaretiyle ilgili dış basında yapılan yorumlar devam ediyor. Politico sitesinde yayımlanan makalesinde Matthew Karnitschnig, “Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Berlin seyahati kötü başladı, sonrası da kötü geldi” diyor.

İngilizce yayımlanan makale şöyle:

“Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’ya yaptığı devlet ziyaretinin amacı, Ankara’nın insan hakları karnesinden, Almanya’nın Türk azınlığına muamelesine, hemen her konuda duyulan karşılıklı güvensizlikle gerilen ilişkilerde yeni bir başlangıç yapmaktı. Ancak Erdoğan’ın Almanya ziyaretinin ilk günü, Almanya ile Türkiye arasındaki ayrılığın ne kadar derin olduğunu bir kez daha çok güçlü bir şekilde anımsatmak dışında bir amaca hizmet etmedi.

Erdoğan Almanya’daki henüz ilk gününün sonunda, iyi adam rolü yapmayı bir kenara bırakıp, saldırgan üslubuna geri döndü. Bu arada Angela Merkel de, Erdoğan’ın basın özgürlüğünü ayaklar altına almasına yardım ve yataklık ettiği yönündeki suçlamalar karşısında, hükümetini savunmak için çırpınıp durdu.

Berlin’in Türkiye’de siyasi saiklerle hapiste tutulduğuna inandığı çok sayıdaki Alman vatandaşının gölgesi Erdoğan’ın ziyaretinin üzerine düştü ve çok sayıda politikacının boykot çağrıları yapmasına neden oldu.

Eleştiriler, Erdoğan’ın bu ziyareti, dünya sahnesindeki nüfuzunu vurgulayan ve izlediği politikaların ülkesinde neden olduğu ekonomik krizi gözlerden kaçıran bir propaganda aracı olarak kullanacağı noktasına odaklandı.

Merkel, bu ziyaretin ilişkilerin normalleşmesine giden bir yol açabileceğini söyleyerek, Türk lideri her şeye rağmen ağırlamayı tercih etti. Erdoğan ziyaretinin diplomatik tuzaklara gebe olduğu daha en baştan beri herkesin malumuydu ama Erdoğan’ın Almanya başkentinde geçireceği ilk 24 saatin nasıl bir halkla ilişkiler fiyaskosuna dönüşebileceğini kimse tahmin edememişti.

Erdoğan, Brandenburg Kapısı’nın hemen yanındaki oteline vardığında, onu desteklemek için toplanmış kalabalığı, İslamcılıkla ilişkili bir el hareketi olarak bilinen dört parmağıyla el sallayarak selamladı.

Almanya’nın çok satan bulvar gazetesi Bild, bu sahnenin fotoğrafını birinci sayfasından vererek, “Erdoğan İslamcı selamı vererek Almanya ile alay ediyor” manşetini attı.

Buradan sonrası da baş aşağı gitti. Erdoğan, cuma sabahı Almanya Cumhurbaşkanı’nın ikametgahı olan Bellevue Sarayı’na resmi ziyareti için ulaştığında, askeri törenle karşılandı.

Ancak Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve eşi, resmi fotoğraf için Erdoğan ve Türkiye’nin “First Lady”sinin yanında, asık suratlarla poz verdiklerinde, misafirlerinin gelişinden hiç de hoşnutmuş gibi bir görüntü vermiyorlardı. Steinmeier’in ofisi, bu sahneden sonra Erdoğan ile yapılan toplantıyı ise 'ciddi ve yoğun' sözcükleriyle tarif etti.

Erdoğan’ın bir sonraki durağı olan Başbakanlık’ta, Merkel Erdoğan’ı yüzünde kocaman bir gülümsemeyle karşıladı. Ancak bu neşeli hava çok uzun sürmedi.

Merkel ortak basın toplantısının açılış konuşmasını yaparken, bir yandan olumlu noktaları vurgulamaya çalışırken, bir yandan da Ankara ile ilişkilerdeki güçlüklerin farkında olduğunu göstermeye gayret etti.

Ancak Türkiye’nin çoğu hapiste olan muhalif gazetecilere reva gördüğü muamele ve Erdoğan’ın ziyareti sırasında gazetecileri yıldırma çabalarına Almanya’nın yardım edip etmediği sorusu çok geçmeden basın toplantısının odağına yerleşti.

Basın toplantısında görev yapan gazeteciler öylesine sıkı güvenlik önlemlerine maruz bırakılmışlardı ki, Alman radyolarından birinde görev yapan bir muhabir, daha sonra yayında, bu uygulamaları 'skandal' olarak tanımladı.

AFP için görev yapan bir muhabir ise, güvenlik kontrolü sırasında, Erdoğan’a nasıl sorular sorulması gerektiği konusunda Türkiyeli bir görevlinin attığı uzunca bir söyleve maruz kalmış olmaktan yakındı.

Basın toplantısının ortasında, güvenlik görevlileri Almanya’da yaşayan Türkiyeli bir gazeteciyi tıklım tıkış dolu salondan karga tulumba dışarı çıkarttılar. Gerekçe söz konusu gazetecinin üzerinde “Basına Özgürlük” yazan bir tişörtün bulunmasıydı.

Merkel’in sözcüsü, gazetecinin dışarı atılmasını, “başbakanlığın basın toplantılarında siyasi gösterilere izin vermediği” şeklinde bir açıklama yaparak savundu. Sözcü, demokratik toplumlarda evrensel bir değer olarak kabul gören ve Alman Anayasası’nda da korunan basın özgürlüğünün, hükümet tarafından tam olarak hangi anlamda siyasi görüldüğünü ise açıklamadı.

Olay, tam da Erdoğan’ın Türkiye’de hapiste tutulan gazeteciler ve devlet düşmanı olarak görülen diğer insanlar hakkındaki uzunca bir monoloğu sırasında gerçekleşti. Erdoğan sözlerini kesilmesine neden olan olay sırasında kıs kıs güldü, sonra o ve Merkel basın toplantısına devam ettiler.

Berlin’de sürgünde yaşayan tanınmış bir genel yayın müdürü olan Can Dündar’ın basın toplantısına katılması durumunda, Erdoğan’ın toplantıya katılmayacağı tehdidini savurduğu daha önce ortaya çıkmıştı. Erdoğan Dündar’ı 'devlet suçlarını çalan bir ajan' olmakla suçluyor ve Almanya’dan onu iade etmesini talep ediyor. Kendisine yöneltilen suçlamaları reddeden Dündar, Erdoğan’ın toplantıyı iptal etmesine engel olmak amacıyla, basın toplantısına katılmamayı kabul etti.

Dündar, daha sonra kendi yaptığı basın toplantısında “Toplantıya katılmamamın en önemli nedeni Erdoğan’ın benim varlığımı bahane ederek toplantıyı iptal edeceğini ve böylece Alman meslektaşlarımın ona yöneltecekleri eleştirel sorulardan kaçacağını fark etmem oldu” dedi.

Merkel’e, Can Dündar’ın bu kararı neden aldığı soruldu. Merkel, bunun Dündar’ın kendi kararı olduğunu vurguladı ve “İlkesel olarak herkes soru sorabilir” dedi.

Son analizde en zor sorular karşısında, Erdoğan’ı koruyan Merkel oldu. Bir gazetecinin Erdoğan’ın geçtiğimiz yıl 'Nazi gibi' olmakla suçladığı Şansölye’den özür dileyip dilemediği sorusu üzerine Merkel, Erdoğan’ın yanıt vermesine fırsat vermeden, basın toplantısını apar topar bitirdi.

Erdoğan’ın Berlin ziyaretinin zirvesine Steinmeier’in ev sahipliğinde, Bellevue’de verilen devlet yemeğinde ulaşıldı. Ziyafetten hemen önce binlerce protestocu Berlin’in merkezini boydan boya yürüyerek, Erdoğan’ın hoş gelmediğini haykırdılar. Berlin’in merkezinde, güvenliği sağlamak amacıyla 3 binden fazla polis görev yaptı.

Devlet yemeğine davet edilen 300 kişiden yarıdan fazlası daveti geri çevirdi. Yemeğe katılmayacağını bildirenlerden biri de Merkel’di. Merkel’in ofisi, kendisinin bu tür davetlere nadiren katıldığını açıkladı.

Davete katılanlar arasında Türkiye kökenli, tanınmış bir politikacı olan Cem Özdemir de vardı. Alman basınında çıkan haberlere göre Özdemir, protokol sırasında el sıkarken Erdoğan’a, demokratik değerlerinden vazgeçmiş olmasından duyduğu üzüntüyü Türkçe olarak dile getirdi. Erdoğan ise hiçbir şey demeden, boş boş bakmakla yetindi.

Ama Erdoğan’ın “E yeter artık” dediği nokta, yemek sırasında geldi. Steinmeier, yemekte yaptığı konuşmada basın özgürlüğü ve gazetecilerin içinde bulunduğu kötü durum konusunu yeniden dile getirince Erdoğan saldırıya geçti. Elindeki yazılı konuşma metnini bir kenara bırakıp, Almanya’yı 'teröristlere' ev sahipliği yapmakla suçladı, özellikle de bazı üyeleri daha önce yapılan protestolara da katılmış olan ayrılıkçı Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) üyelerine atıf yaptı.

Sonra hiddetini, sürgündeki genel yayın yönetmeni Can Dündar’a yöneltti ve onun Almanlar tarafından el üstünde tutulduğunu söyledi.

Erdoğan, gecenin pek de planlandığı gibi geçmediğini sezmiş olmalı ki, konuşmasını biraz daha yatıştırıcı bir tonda noktaladı:

“Türklerin ve Almanların birbirlerine sevgileri, hiçbir zaman sarsılmayacak kadar köklüdür.”

Etiketler
Almanya