Batının kafası karışık, ufukta ateşkes görünmüyor
İsrail-Hamas savaşında dört gün geride kaldı. İsrail’in kara harekatı için geri sayım devam ediyor. İki tarafta da hayatlarını kaybedenlerin sayısı iki bini geçti. Gazeteci Hediye Levent ile bölgedeki son durumu konuştuk.
İsrailli yetkililer, 7 Ekim’deki Hamas saldırılarında ölenlerin sayısının 1200’ü geçtiğini doğruladı. Bu, İsrail tarihindeki en ölümcül militan saldırısı. Saldırının üzerinden dört gün geçmesine rağmen İsrail ordusu, güney kentlerinde hayatlarını kaybedenlerin bedenlerini toplamaya devam ediyor.
BÜTÜN DÜNYA NE YAZIK Kİ SON ÇATIŞMAYA KADAR FİLİSTİN MESELESİNİN BÜYÜK ÖLÇÜDE UNUTMUŞTU
Gazze sağlık yetkilileri de, İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısını açıkladı. Gazze’de can kaybı sayısı 900’ü geçti. Kayıplar arasında 260 çocuk ve 230 kadın olduğu belirtildi. Ortadoğu uzmanı gazeteci Hediye Levent ile, bugüne kadar yaşananları ve önümüzdeki süreçte bölgede yaşanması muhtemel senaryolar üzerine konuştuk. Yaptığımız söyleşiden öne çıkan bazı başlıklar ise şöyle:
Bu savaşın başlamasını nasıl yorumluyorsunuz? Aktörlerin gelecekte nasıl pozisyon alacağını öngörüyorsunuz?
‘‘Açıkçası bu savaşın başlaması çok da şaşırtıcı değil. Böylesi bir saldırıyı almasının saldırısını hiç kimse beklemiyordu. Arap dünyasında oldukça şaşkınlığa düşmüş durumda. Sebebini, nasıl olduğunu, neden hiç kimsenin haberinin olmadığını anlamaya çalışıyorlar onlar da. Ama diğer bölgede, yerelde İsrail Filistin çatışmasına girecek olursak eğer çok uzun yıllar boyunca birikmiş olan bir şiddet sarmalının sonucu olarak geldi. Bir tarafta Gazze şeritlerinde çok küçük bir alana sıkışıp kalmış olan 2 küsür milyon insandan bahsediyoruz. Filistinlilerin yaşadığı yerde ise sürekli saldırıların, çatışmaların söz konusu olduğu yerde İsrail'in yerleşim birimlerinin inşasının devam ettiği belirtiliyor. Zaman zaman Filistinlilerin evlerinin yıkıldığını, ellerinden alındığını, burada çok sık hakaretlere maruz kaldıklarını, çocuk yaşta hapis cezasına çarptırıldıklarını da belirttiler. İsrail hapishanelerinde çok sayıda çocuk da var. Ama bütün dünya ne yazık ki son çatışmaya kadar Filistin meselesinin büyük ölçüde unutmuştu. Yani dünya gündeminden düşmüştü.
TÜRKİYE'NİN ARABULUCULUK ÇABALARI, ARABULUCU GİRİŞİMLERİ ÇOK KIYMETLİ
Ateşkes konuşulmuyor şu an. Burada tabii Türkiye de önemli ama ABD, Avrupa Birliği'nin de bir tutumu var. Bu tutumları nasıl değerlendiriyorsunuz ve önümüzdeki günlerde bu tutumun süreci nasıl bir noktaya getireceğini düşünüyorsunuz?
Açıkçası ateşkesle ilgili herhangi bir ümit söz konusu değil. Şu anda ne yazık ki ufukta öyle bir şey görünmüyor. Diğer taraftan işte arabuluculuk konusunda devreye girmeye çalışan ülkeler var. Bunların arasında bölgede Mısır var. Suudi Arabistan'ın cumartesi gecesinden beri devrede olduğunu biliyoruz. İki tarafla da yoğun temas yürüttükleri kendi basınları tarafından da duyuruldu. Türkiye var, aralarında aslında hem İsrail ile 10 yıllardır ilişkisi olan bir devlet hem de Filistin yönetimi ile ya da Filistinli gruplarla ilişkisi olan, dolayısıyla çok kıymetli tecrübeleri olan bir ülke. Türkiye hatta tek ülke tecrübeleri açısından bakıldığı zaman. Türkiye'nin arabuluculuk çabaları, arabulucu girişimleri çok kıymetli gerçekten bu anlamda.
Avrupa ülkelerinin biraz kafası karışık görünüyor. Ağırlıklı olarak İsrail'e destek veriyorlar. Diğer taraftan Amerika Birleşik Devletleri'nin tavrı en başından beri açık zaten. Uçak gemisi gönderiyorlar bölgeye.
Dolayısıyla Rusya'nın ve Çin'in tavrı henüz net değil. Açıkçası. Her ne kadar Filistin yanlısı bir tutum öne çıkarsalar da bu çerçevede nasıl bir rol alacaklar, devreye girecekler mi, girmeyecekler mi, hangi pozisyonda girecekler? Bunlarla ilgili net bir bilgi söz konusu değil. Dolayısıyla barış girişimleri ya da en azından ateşkes konusunda girişimler var. Bu girişimlerin nasıl seyredeceği konusunda herhangi bir işaret yok.
ŞAM'IN DURUP DURURKEN SAVAŞA DAHİL OLMAYA ÇALIŞMASI DA ÇOK MANTIKLI, MAKUL BİR DURUM DEĞİL
Suriye-İsrail arasındaki dün geceden beri yaşanan saldırıları nasıl yorumluyorsunuz. Neden Suriye mesela mevzuya dahil oldu birdenbire?
Aslında orada neyin ne olduğu tam olarak belli değil. İsrail'le Filistin arasında Golan Tepeleri denilen bir bölge var. Golan tepelerinin bir kısmı İsrail'in işgali altında. Diğer taraftan o bölgede Birleşmiş Milletler Barış Gücü de var. Tampon bölge oluşturulmuş durumda. İki taraf arasında şimdi o tampon bölgede kim olduğu belli olmayan bir grup İsrail tarafına birkaç tane roket attı. Şam'daki kaynaklarımın söylediği bu. Yani Suriye tarafının bilinçli olarak hadi biz de birkaç tane roket atalım durup dururken, bu savaşa dahil olalım şeklinde bir girişimi söz konusu değil. Aslında mantıklı da değil bu. Çünkü Suriye zaten 2011 yılından bu yana çok ağır bir yıkım yaşadı. Ordusu çok yorgun, büyük kayıplar verdi. Diğer taraftan Amerikan yaptırımları sebebiyle zaten boğuluyor. Şu anda teknolojisini yenileyemiyor.
Suriye'nin dost olarak nitelendirdiği ülke Rusya, Ukrayna meselesiyle boğuşuyor. Şam'ın durup dururken savaşa dahil olmaya çalışması da çok mantıklı, makul bir durum değil. Dolayısıyla Golan tepelerinde roketlerin kimin attığının tespit edilmesi ardından muhtemelen süreç belli olacak. Karşılıklı roket atışları söz konusu oluyor Suriye ile ama çok çok büyük bir olay değil. Çünkü yerleşim birimlerinin bombalanması, karşılıklı kara kuvvetlerinin teyakkuza geçirilmesi, uçakların havalandırılması, böyle bir durum söz konusu değil.
Kaynak: Gerçek Gündem