Türkiye Lahey'e İsrail Dosyasını Gönderdi: Üç Ay Neyi Bekledik?

Güney Afrika'nın 29 Aralık 2023’te İsrail'e açtığı soykırım davasına üç ay önce de Türkiye’nin müdahil olacağı duyuruldu. Türkiye, aradan geçen üç ay ve yoğun eleştirilerin ardından, Uluslararası Adalet Divanı'na soykırım davasına müdahillik beyanını sundu.

Türkiye Lahey'e İsrail Dosyasını Gönderdi: Üç Ay Neyi Bekledik?

Türkiye bugün İsrail'in yargılandığı soykırım davasına resmi olarak müdahil oldu. Lahey Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) başvuru için dosyalar mahkemeye sunuldu.

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, mahkeme önünde yaptığı açıklamada, "Netanyahu'nun oturması gereken yer sanık sandalyesidir" dedi.

'SOYKIRIM KASTI 7 EKİM'DEN BERİ VAR'

Yüksel, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına ilişkin şunları söyledi:

"Öldürme eylemi var. Soykırım kastı 7 Ekim'den itibaren var. İsrailli yetkililerin açıklamalarında 'Kadın, çocuk demeden öldürün" denildi. Güney Afrika'nın belgelerinde de bunlar video olarak gösterildi. İsrail hükümetinin Gazzelileri yok etme kastıyla hareket ettiklerini görüyoruz."

Yüksel ayrıca İsrail'in Gazzelileri güvenli bölge olarak nitelendirilen Refah'a sürüklediklerine işaret ederek, "Orada da insanları acımasızca öldürdüler. Açlıktan ölen çocukların da olduğunu gördük. Bunlar, soykırım suçlarının işlendiğinin kanıtları" ifadelerini kullandı.

'SOMUT VE TARİHİ BİR ADIM'

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, başvuruyla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı’na yapmış olduğu bu başvuru, Filistin davasının geleceği açısından somut ve tarihi bir adım olmuştur’’ dedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da X hesabı üzerinden başvuru ile ilgili paylaşımında “İşlediği suçların cezasız kalmasından cesaret alan İsrail, her geçen gün daha fazla masum Filistinliyi öldürüyor. Soykırımı durdurmak için uluslararası toplum üzerine düşeni yapmalı; İsrail ve destekçileri üzerinde gerekli baskıyı kurmalıdır’’ ifadelerini kullandı.

Başvurunun Divan’a saat 16:30 itibarıyla teslim edildiğini aktaran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “Bu vesileyle, Uluslararası Adalet Divanı’nın, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmasına ve Refah sınır kapısının insani yardımlara açılmasına hükmeden ihtiyati tedbir kararlarının bir an önce uygulanması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz” dedi. Keçeli, başvurunun “kapsamlı ve ayrıntılı bir şekilde” hazırlandığını, Divan Statüsü’nün başka devletlerin davaya müdahil olma hakkına atıf yapan 63. maddesine dayandığını belirtti.

ÜÇ AY ÖNCE DUYURDU

Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail'in Gazze'ye saldırılarına karşı harekete geçerek, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine 29 Aralık 2023'te Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açmıştı.

İspanya dahil birçok ülke, zaman içinde davaya müdahil oldu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 1 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, davaya müdahil olmaya karar verdiklerini duyurmuştu.

Filistin Yönetimi, İrlanda, Belçika, Mısır, Meksika, Kolombiya, Nikaragua, Libya, Maldivler, Şili ve Küba şimdiye kadar davaya müdahil olan ya da müdahil olacağını açıklayan ülkeler arasında.

TÜRKİYE'NİN BAŞVURUSU NEDEN ÖNEMLİ?

Dışişleri Bakanlığı’ndan kaynakların aktardığı bilgilere göre, Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'na müdahillik beyanı, tarafı olduğu 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi’nin yükümlülükline bağlılığını vurgulaması açısından önemli. Bakanlık kaynakları, Türkiye'nin beyanının, başvuruda bulunan diğer ülkeler arasında en ayrıntılı, kapsamlı ve iyi savunulmuş beyanı olduğunu ifade etti. Ayrıca “diğer ulusların da ciddi insani krizleri ele alırken aynı yolu izlemeleri için bir emsal teşkil edeceğini” dile getirdi.

Dışişleri Bakanlığı’ndan diplomatlar, Türkiye'nin başvurusunda 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi’nin ilk üç maddesi kapsamındaki “yükümlülükleri tanımlamakta ve soykırım eylemlerinin soruşturulması ve kovuşturulması için gerekli tedbirlere duyulan ihtiyacı vurgulamakta’’ olduğuna dikkat çekti.

Bakanlık kaynakları, Türkiye'nin müdahalesinin ayırt edici özelliklerinden birinin “İsrail'in, Doğu Kudüs dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarındaki politika ve uygulamalarından kaynaklanan hukuki sonuçlara ilişkin son Uluslararası Adalet Divanı danışma görüşüyle” uyumlu olduğunu ifade etti.

Bakanlık kaynakları “Türkiye'nin müdahilliğinin, uluslararası toplumu Gazze'deki insani krizi tanımaya ve ele almaya itmekte olduğunu, sadece Gazze'deki acil krizi ele almakla kalmayıp, gelecekte benzer durumların ele alınmasına yönelik küresel hukuki çerçeveyi de güçlendirmekte olduğunu’’ kaydetti.