Türkiye okul öncesi eğitimde dibi gördü!
OECD’nin, “Bir Bakışta Eğitim-2019” raporuna göre, Türkiye okulöncesi eğitimdeki okullaşma oranında 30 ülke arasında son sırada yer aldı.
OECD’nin, “Bir Bakışta Eğitim-2019” raporuna göre, Türkiye okulöncesi eğitimdeki okullaşma oranında 30 ülke arasında son sırada yer aldı. Kamu kaynaklarından eğitim kurumlarına yaptığı harcamalar listesinin de sonlarında yer alan Türkiye’de, okulöncesi okulların yüzde 50’sinin özel olduğu bildirildi.
Birgün gazetesinden Mustafa Mert Bildircin'in haberine göre ökonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD), “Bir Bakışta Eğitim-2019” raporuna göre Türkiye, 30 ülkenin 3-5 yaş net okullaşma oranına göre sıralandığı listede son sırada yer aldı. OECD ortalaması yüzde 87 olan okulöncesi 3-5 yaş grubundaki çocukların net okullaşma oranında ise Türkiye, yüzde 39,7’de kaldı.
Eğitime ilişkin hemen her konuda dünya ortalamasının çok gerisinde olan Türkiye, okulöncesi net okullaşma oranında da dibi gördü. OECD’nin raporuna göre, Türkiye’de 3-5 yaş grubu için çocuk başına yapılan harcama 5 bin 381 dolar iken bu harcamanın OECD ortalaması 8 bin 141 dolar olarak gerçekleşti.
ANAOKULLARININ YARISI ÖZEL
Raporda, Türkiye’de özel sektörün en fazla okulöncesinde etkin olduğu belirtildi. Okulöncesi eğitimdeki özel okulların oranı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi verilerine göre yüzde 50,2 oldu. Türkiye’de okulöncesi eğitimdeki çocukların yüzde 16,5’inin, özel kurumlarda eğitim gördüğü bildirildi.
Türkiye’deki resmi ve özel kurumların öğrenci başına yaptığı harcama arasındaki fark da ülkedeki fırsat eşitsizliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Dünya genelindeki 30 ülkenin eğitime ayırdığı kamu kaynağına göre sıralandığı listede Türkiye, son sırada yer alıyor. Kamu kaynakları ile yapılan eğitim harcamaları her geçen yıl azalırken özel kaynaklardan yapılan eğitim harcamaları giderek artıyor.
OLANAK EŞITSIZLIKLERI
OECD’nin Türkiye’nin okulöncesi kademesindeki okullaşma oranına yönelik verilerini değerlendiren Eğitim Reformu Girişimi Araştırmacısı Özgenur Korlu, üç yaş öncesi için erken çocukluk eğitiminin özellikle dezavantajlı çocuklar için önemine dikkati çekti.
Türkiye’nin 3-5 yaşta okullaşmasının OECD ortalamasının altında olmasının eğitimdeki fırsat ve olanak eşitsizlikleri ile ilişkilendirilebileceğinin söyleyen Korlu, “Üç ve dört yaşa ilişkin politikalar üretilmesi, eğitimde fırsat eşitsizliklerinden kaynaklanan sorunların azaltılmasına katkı sağlayacaktır” dedi.
DAHA FAZLA YATIRIM
Korlu, tüm çocukların nitelikli eğitime erişimi için eğitime yeterli kaynak ayrılmasının önemine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Eğitim sistemlerinin başarısı ve eğitime ayrılan kaynakların miktarı arasında doğrusal bir ilişki bulunmasa da eğitim sistemindeki ihtiyaçlara paralel olarak eğitim kaynakların yeterliliği de incelenmelidir. 2019 yılı verilerine göre, MEB, Türkiye’de Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan fazla bütçe ayrılan ikinci bakanlıktır. Buna karşın Türkiye’de hem özel öğretime ayrılan pay, hem de özel kaynakların eğitime katkısı artıyor. 2023 Eğitim Vizyonu ile başlayan yeni dönemde, eğitime ayrılan kaynaklara ilişkin hedefler var ancak bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için daha fazla yatırıma ihtiyaç var.”
ERG Araştırmacısı Korlu, özel kaynakların eğitimdeki payının artmasına ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye özelinde, özel kurumlarda öğrenci başına harcamanın daha yüksek olması ve okul aile birliği gelirlerindeki farklılaşmanın okullar arasında yarattığı olanak farklılıkları, özel kaynaklardan sağlanan eğitim finansmanının eşit olarak dağıtılmadığına işaret ediyor. Bu durum bir hak olarak eğitimin, ‘Ekonomik ve sosyal olarak toplum dışına itilmiş yetişkin ve çocukların kendilerini yoksulluktan kurtarabilecekleri ve içinde bulundukları topluma tam olarak katılmalarını sağlayacak yolları elde edecekleri temel araç’ olma amacını ikinci plana itiyor. Okulları toplumdaki eşitsizliklerin yeniden yaratıldığı kurumlar haline getiriyor.”