YÖK'ün projesi tepki çekti: 'Her şeyi cilalı kavramlarla süslüyorlar'

Eğitim Sen'in YÖK Anadolu Projesi hakkında yayınladığı raporda projenin sorunlara çözüm olmadığına dikkat çekildi.

YÖK'ün projesi tepki çekti: 'Her şeyi cilalı kavramlarla süslüyorlar'

Eğitim Sen, “YÖK Anadolu Projesi” hakkında değerlendirme raporu yayımladı.

Raporda, geçmişte yapılan hataların sorumluluğunu almayanların, “Csüsleyip yenilikçilik, şeffaflık” olarak nitelediği belirtildi.

Birgün'de yer alan habere göre, Sendikanın açıklamasında, “YÖK Anadolu” isimli projesinin Türkiye gerçeklerine uymaya bir proje olduğu savunuldu. Eğitim Sen Yükseköğretim Bürosu’nun hazırladığı raporun amacı, “Projenin üzerindeki cilayı kaldırarak gerçekleri görünür kılmak” şeklinde açıklandı.

KAYIRMACILIK

Raporda, Anadolu üniversitelerindeki mevcut duruma ilişkin özetle şu değerlendirmelere yer verildi:

“Anadolu’da üniversiteler kurulurken yer seçimlerine ilişkin standart uygulanmadığı gibi, üniversiteler bünyesinde hangi fakülte ve programların açılması gerektiği konusunda da bir ölçüt uygulanmamıştır. Bu nedenle niteliği değil niceliği önceleyen politikalar aracılığıyla, ‘Her ile bir üniversite’ denilerek kurulan üniversitelerde açılan birçok bölüm kapanmış ya da kapanma aşamasına gelmiştir. Öğrencisiz kalan öğretim elemanları alanları dışında bölümlere görevlendirilirken genel kadrolaşmada liyakatin yerini siyasi referanslar veya kayırmacılık almıştır.

PROJEDEKİ SORUNLAR

YÖK, bütün bu sorunları aşmak yerine, geliştirdiği ‘yenilikçi’ projelerle Anadolu üniversitelerine bölge ekonomisini canlandırmak, belirli bir ideolojik görüşün egemenliği altında bölgeleri dizayn etmek, kadrolaşma yoluyla siyasi bütünleşme sağlamak ve bölge halkı üzerinde ekonomik ve siyasi nüfuz oluşturmak gibi amaçlar taşıdığı açıkça belli olan misyonlar yüklemektedir.

Eğitim Sen, YÖK Anadolu Projesi’nin sorunları çözmekten uzak bir proje olduğunu vurguladı. Raporda, projeyle ilgili sorunlar şöyle sıralandı:

♦ Üniversitelerde ihtiyaç duyulan alanlara karar verilirken öğretim elemanlarının görüşleri alınmamış, çoğu öğretim elemanı proje duyurulduktan sonra basın yayın organları üzerinden projeden haberdar olmuştur.

♦ Üniversiteler eşleştirilirken, kurumsal olarak sürdürdükleri öğretim dili tamamen göz ardı edilmiştir. Örneğin ODTÜ İngilizce öğretim yaptığı halde, eşleştirildiği Bartın Üniversitesi’nin dil altyapısının yeterli olup olmayacağı gözetilmemiştir.

♦ Öğretim elemanı eksikliği hissedilen alanlarda, esnek ve güvencesiz yeni istihdam biçimleri yaratılabilir ve zaten Anadolu üniversitelerinde yetersiz olan kadrolar iyice küçülme riski ile karşı karşıya kalabilir.

♦ Projenin yüz yüze eğitim yerine uzaktan öğretim sisteminin yerleşmesi için araçsallaştırılacağı, yeni kurulan üniversitelerin sorunlarını maskeleyebileceği görülmektedir.