Yoksul ailelerin çocukları, başka alternatif olmadığı için mecburen meslek liselerine gidiyor

Eğitim uzmanı Ali Taştan, “Yoksul ailelerin çocukları, başka alternatif olmadığı için mecburen meslek liselerine gidiyor” dedi.

Yoksul ailelerin çocukları, başka alternatif olmadığı için mecburen meslek liselerine gidiyor

GERÇEK GÜNDEM - FİLİZ GAZİ/

Liselere Geçiş Sistemi (LGS) merkezi ve yerel yerleştirme sonuçları açıklandı. Sonuçlara göre imam hatip ortaokullarından mezun olan gençlerin dahi imam hatip liselerini tercih etmediği ortaya çıktı. Meslek liselerinin ise yüzde 95’inin dolduğu görüldü.

Türkiye’de sınıfsal bir bakış açısıyla eğitim-öğretim ne durumda? Çocukların yetenekleri ne kadar göz önüne alınabiliyor? Meslek liselerine olan bu ‘zorunlu rağbetin’ anlamı ne? Bu ve benzeri soruların yanıtları için eğitim uzmanlarıyla konuştuğumuzda ilk yorumları eğitim hakkının sınıfsal bir mesele olduğu yönünde oldu.

YOKSUL AİLELERİN ÇOCUKLARI MESLEK LİSELERİNE GİDİYOR

Eğitim Uzmanı Ali Taştan, geçmiş yıllarda sınıflar arası geçişlerin mümkün olabildiğini şimdi ise yoksul kesimin eğitim hakkının elinden alındığını şu sözlerle anlattı:

“Geçmiş yıllarda köyden bir çocuk çıkıp, doktor, hakim ya da başka meslek sahibi olabiliyordu. Şimdi ise yoksulluk çeken ailelerin çocukları bunu yapacak güçte değil. Türkiye’de 22 milyon çocuk var. Bu çocukların 7 milyondan fazlası ekonomik yoksulluk çekiyor. 2 milyondan fazla çocuğun ailesinde çalışan yok. Yoksul ailelerin çocukları, başka alternatif olmadığı için mecburen meslek liselerine gidiyor. Bir diğer husus ise meslek liselerine ‘İş garantili okul’ deniyor. Okul, iş garantili olmaz. Okul, eğitim- öğretim verir ve çocuk kendi mesleğini bulur.”

Cumhuriyet Halk Partisi için “2022 Eğitim Bütçe” raporunu da hazırlayan Taştan, rapordaki veriler ışığında şunları söyledi:

“Sınavla öğrenci alan meslek liselerindeki öğrenci başarısı bir miktar artmış durumda ama diğer meslek liselerinin neredeyse tamamının nitelikli eğitimle uzaktan yakından ilgisi kalmadı. Türkiye’de bu yıl 1 milyon 236 bin öğrenci ortaokul bitirdi. Bu çocukların 188 bini sınavla öğrenci alan okullara girdi. 200 binden fazla çocuk ise sınava dahi girmedi. Sınava girmeyen çocuklar ve akademik başarısı düşük olan çocuklar meslek liselerine gidiyor.”

MESLEK LİSELERİNDEKİ ATÖLYELER BOŞ

Taştan, meslek liselerindeki eğitimi şöyle anlattı:

“Devasa kampüsleri olan meslek liselerinin atölyeleri boş duruyor. Deney yapma, atölyede çalışma gibi şansları yok. Boş, atıl bir şekilde bırakıldılar. Meslek öğretmenleri sadece sözel olarak anlatıp geçiyor.”

“İLK ÜÇE GİREMEDİĞİNİZDE SİSTEM OTOMATİKMAN MESLEK YA DA İMAM-HATİP LİSELERİNE YÖNLENDİRİYOR”

Eğitim Uzmanı Taştan, liselerdeki tercihlerle ilgili yaşanılanları ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Bakanlığın tabiri ile söyleyeyim: ’Ara eleman’ olması için bu çocuklar meslek liselerine yönlendiriliyor. LGS tercihlerindeki sistem de bu işe yarıyor. Örneğin, bir tercihinize Anadolu Lisesi yazıyorsunuz sonraki aşamada mutlaka farklı bir lise türü yazmanız gerekiyor. İlk üçe giremediğinizde sistem otomatikman meslek ya da imam-hatip liselerine yönlendiriyor. Çocuk istese de istemese de imam-hatibe gitmesi gerekiyor.”

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2020-2021 Eğitim-Öğretim istatistiklerine göre önceki yıl bin 651 olan imam hatip sayısı 2020-2021 yılında artarak bin 673’e yükseldi. Öğrenci sayısı 56 bin artarak 666 bin 963 oldu. Öğrenci sayısı en az artan lise türü ise bütün teşviklere rağmen imam hatip liseleri oldu.

Taştan, gelinen yerde artık çocukların imam hatip okullarını tercih etmediğini söyleyerek geçmiş yıllardaki bu artışın sebebini ise şundan kaynaklandığını ifade etti:

“İmam hatiplerin fiziki şartları düzeltildi, o okullara giden çocuklara servis ücreti, öğle yemeği gibi imkânlar sağlandı. Bunlardan dolayı da bu liselerin öğrenci sayısı artmıştı.”

MİLLİ EĞİTİM BAKANLI’NIN YETKİSİ DEVRALINDI

Taştan, son olarak AKP’nin iktidarı boyunca 8 kez Milli Eğitim Bakanının değiştirildiğini hatırlatarak şunları söyledi:

“Eğitimle ilgili olmayan kişiler de bakan oldu. Sadece direktif alarak bakanlığı yürüttüler. Milli Eğitim Bakanlığı, vakıf ve derneklerin etkisi altına girdi. Tarikat ve cemaatlerin arka bahçesi olan vakıf ve dernekler Milli Eğitim Bakanlığı’nın kısmen yetkilerini devraldı. Şu an herhangi vakıf ya da dernek hiç protokole ihtiyaç olmadan herhangi bir okula gidip etkinlik yapabilir. Daha bugün yeni bir Milli Eğitim Bakan Yardımcısı atandı. Bu kişi Özel Kalem Vakfı’nın Başkanı ve bir özel okulun kurucusu.”

ÇOĞU OKUL ATIL BIRAKILDI

Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der), İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Turgut Aydın, aynı zamanda emekli Endüstri Meslek Lisesi Öğretmeni. Aydın, sanılanın aksine meslek okullarına yönlendirilen çocukların iş bulma şanslarının olmadığını söyleyerek “Çünkü verilen teknik eğitiminde niteliği çok düşük.” dedi.

Aydın sözlerine şöyle devam etti:

“Ben de bir teknik eğitmenim. Yoksul ailelerin çocuklarının özel okullara gitme şansı yok. Özel ders alma, dershanelere gitme şansı yok. Ne yazık ki yoksul, emekçi halkın çocukları meslek liseleri ve imam-hatiplere gitmeleri isteniyor. Buradan mezun olan çocukların iş bulma şansları da zayıf. Hal böyle olunca yoksul, emekçi çocuklar ailelerinin kaderine sahip olmuş oluyorlar.”

Aydın, meslek liselerindeki öğrencilerin haftanın 4 günü sanayide çalıştıklarını hatırlatarak şunları söyledi:

“Geçtiğimiz yol 20. Milli Eğitim Şurasında alınan karar gereği, mesleki ve teknik eğitimde yapılan değişikliklerle teknik eğitim emekçi halk çocukları açısından bitirilirken, diğer tarafta sermayenin ucuz işgücü ihtiyacı karşılanma yoluna gidildi. Yapılan değişiklikle; açık öğretim statüsünde olan Mesleki Eğitim Merkezleriyle örgün eğitim statüsünde olan Mesleki ve Teknik Anadolu liseleri birleştirildi ve örgün eğitim statüsüne getirildi. Bu çocuklardan okullardan uzaklaştırılması anlamına geliyor. Haftanın 4 günü sanayide oluyorlar. Çoğu okul atıl bırakıldı.”

ÇOCUK EMEĞİ SÖMÜRÜSÜ MEŞRULAŞTIRILDI

Aydın, “İktidar, teknik eğitimi emekçi çocuklarının lehine değil, sermayenin ihtiyacına göre dizayn etti” diyerek devletin eliyle yapılanları şu sözlerle ifade etti:

“3. Sınıfa kadar çırak, 4. Sınıfta kalfa, mezun olduklarında usta statüsünde oluyorlar. 1. Sınıftan itibaren sigortalanıp sigortası ve asgari ücretin üçte biri kadar olan maaşı devlet tarafından ödeniyor. Bu çocuklar 18 yaşın altında… Bunun anlamı, çocuk emeğinin devlet eliyle sermayeye peşkeş çekilmesi, çocuk emeğinin sömürüsünün devlet tarafından meşrulaştırılmasıdır. Ayrıca bu çocukların sigortası ve maaşı devlet tarafından ödendiği için, bu durum işveren için bulunmaz nimet. Üstelik sendikaymış, grevmiş gibi sorunlarla da uğraşmayacak.”

Aydın, teknik öğretmen yetiştiren okulların da kapatıldığını belirterek “Bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şey” dedi ve kendi tecrübesini paylaştı:

“Emekli olduğum okulda geçtiğimiz öğretim yılında sözleşmeli olarak devam ettim. Okula öğretmen ataması hiç yapılmadı. Velilerin çoğu bunun farkında değil. Çocuklar ise mutsuz… Geleceğe ilişkin hayaller de kuramıyorlar.”

Etiketler
Lise