Boğaziçililer kayyum yönetimin yasağına karşı direnişin 880'inci gününde de eylemde: Polis okula girdi, akademisyenler geri adım atmıyor
Boğaziçi Üniversitesi ‘kayyum yönetiminin’ tüm engellemelerine karşın bugün direnişin 880’inci gününde de akademisyenler, öğrenciler ve Boğaziçi bileşenleri eylemlerini Güney Meydan’da gerçekleştirdiler.
GERÇEK GÜNDEM /
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri 126 haftadır Güney Kampüs’teki rektörlük binasına sırtlarını dönerek gerçekleştirdikleri protestolarını sürdürürken bu sefer de kayyum yönetim, eyleme katılan akademisyenler hakkında ‘adli ve idari işlem’ başlatacağını duyurdu.
Dün yani 1 Haziran’da Boğaziçi Üniversitesi'nin rektör vekili Fazıl Önder Sönmez yapılan duyuruda, akademisyenlerin eylemi, '2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu' kapsamında bir suç olarak tanımlandı ve eylemlere ilişkin bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezasının öngörüldüğü ifade edildi. Açıklamada akademisyenlerin üniversiteye müdahalelere karşı başlattığı sırt dönme eylemi “dikilme” olarak tanımlanırken, ‘basın açıklaması, stant kurma, bildiri dağıtma, çadır kurma, oturma, eylemlerinin de yasak olduğu ifade edildi.
Boğaziçi Üniversitesi ‘kayyum’ yönetiminin tüm engellemelerine karşın protestolarına devam edeceklerini belirten akademisyenler ve öğrenciler bugün direnişin 880’inci gününde Güney Meydan’da eylemlerine devam ettiler. Saat 11 civarı kampüse çok sayıda sivil polis ve çevik kuvvet polisi girdi.
Kayyum yönetimin yasağını nöbete açıkça müdahale olarak gördüklerini söyleyen akademisyenler, 12.15’te nöbetlerine başladılar. Akademisyenler, nöbetin ardından basın açıklaması yaptılar.
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ TEMSİL KURULU’NDAN EYLEM ÇAĞRISI
Dün Boğaziçi Üniversitesi Öğrenci Temsil Kurulu (ÖTK) Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine ve bileşenlerine çağrı yapmış, 12.15’te herkesi Güney Meydan’a akademisyenlerin nöbetine katılmaya çağırmıştı. ÖTK tarafından yapılan açıklamada, “Kayyum kadro, gösteri ve eylem yasağını bahane ederek bileşenleri hapis cezasıyla tehdit ediyor. Tehditler bizi yıldıramaz, hep birlikte doğruyu haykırmaya devam edeceğiz! Tüm sıra arkadaşlarımızı yarın 12.15’te Güney Meydan’a akademisyenlerimizin nöbetine katılmaya çağırıyoruz” ifadeleri yer almıştı.
"FİKİRLERİMİZİ İFADE EDEBİLECEĞİMİZ SAYISIZ RENKLİ TARZ VAR"
Doç Dr. Ahmet Ersoy'un Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü'nde direnişi sürdüren akademisyenler adına yaptığı açıklama şöyle oldu:
"BİZ TARİHİN DOĞRU TARAFINDA DURDUĞUMUZA GÜVENİYORUZ"
"Seçimden hemen sonra el kaldırdılar. Şimdi de böyle bir operasyonla karşı karşıyayız. Ama bu bizim için önemli değil. Yasak kararının hiçbir hukuki dayanağı yok. Biz anayasanın bize tanıdığı haklarımızı kullanıyoruz. Sessiz sedasız, gayet barışçıl, sembolik bir protesto yapıyoruz. Zaten avukatlarımız da bunun en doğal hakkımız olduğunu bize anlattılar. Biz de buna göre hareket ettik. Bugün hiçbir müdahaleyle karşılaşmadık.
Bundan sonra nöbetimiz nasıl devam edecek bilmiyorum. Bu yasaktan sonra onların (üniversite yönetiminin) nasıl bir yol izleyeceğini görmek zorundayız. Disiplin soruşturması açabilirler ya da savcılar aracılığıyla hakkımızda soruşturma başlatabilirler. Biz hiçbir arkadaşımızı tehlikeye atmadan devam etmek istiyoruz. Protesto etmenin birçok yolu var. Biz tarihin doğru tarafında durduğumuza güveniyoruz. Bundan sonra da yaratıcılığımıza güveniyoruz. Fikirlerimizi ifade edebileceğimiz sayısız renkli tarz var. Gerekirse başka yollar da bulabiliriz. Nöbet de devam edebilir. İşlerin nasıl gideceğini görmemiz gerekecek."
"BU NÖBET BİZE UMUT VERDİ"
"Bence bu protestonun sembolik gücü beklediklerinden çok daha fazla oldu. Üniversitemizin özgür, özerk ve demokratik olması için gösterdiğimiz direnişin yasal ve idari boyutları var. Nöbet şeklindeki protesto, diğer katmanların üstünde herkes tarafından görülen buzdağının görünen kısmı oldu. Bu nöbet bize umut verdi. Nöbetimizin sembolik olarak çok ağır olduğunu ve bu nöbet aracılığıyla pek çok insana ulaşabileceğimizi biliyoruz. Özellikle de 2,5 yılı aşkın süredir aralıksız olarak bu nöbeti tuttuğumuz için insanlar bizim direncimize saygı duymaya başladılar. Sanırım onları en çok rahatsız eden şey de bu."
"GİRİŞLERİNE YÜKSEK DEMİR PARMAKLIKLARIN YERLEŞTİRİLDİĞİ KAMPÜSÜMÜZDEN SESLENİYORUZ"
Yönetime Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 26. ve 34. Maddelerini hatırlatırız:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.
Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir."
Boğaziçi Üniversitesi yönetimi anayasanın güvencesi altındaki temel hak ve özgürlüklerimizi ihlal etmekte, bizleri, öğrencilerimizi ve mezunlarımızı alenen tehdit etmektedir. Özgür, özerk, demokratik üniversite mücadelemizden de, temel hak ve özgürlüklerimizden de vazgeçmediğimizi basına ve kamuoyuna saygı ile duyururuz.
Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz."