Aktaş rakam verdi: Erdoğan 'dönün' dedi, vatandaş ne yaptı?
Dünyaz gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın vatandaşlara yaptığı 'dövizden TL'ye dönme' çağrısına yönelik açıklamalarda bulundu.
Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, “Vatandaş dövizden TL'ye dönme konusunda kimseyi dinlemiyor” başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Aktaş yazısında, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Dövizden TL’ye dönün” çağrısına karşılık, “Bu yılın kasım ayı sonuna geldik; 100 liralık TL cinsi mevduata karşılık artık tam 94 liralık döviz hesabı var” ifadelerini kullandı.
Alaattin Aktaş’ın konuyla ilgili yazısı şöyle:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha vatandaşı ellerindeki dövizi satıp TL’ye dönmeye çağırdı. ‘Bir kez daha’ diyoruz, çünkü bu çağrılar belli periyotlarla adeta sürekli tekrarlanıyor.
Ama çağrı yapılmakla kalınıyor; sonuç sıfır!
Vatandaş dövizden TL’ye dönmediği gibi tam tersine her geçen gün döviz cinsinden tasarrufa daha çok ilgi gösteriyor.
Yurt içi yerleşiklerin 2012 yılı sonundan bu yılın kasım ayı sonuna kadarki dönemde mevduat bankalarında tuttukları Türk Lirası ve dolar cinsinden olan hesaplarına baktık.
Tablo ilginç, tablo çağrıların karşılık bulmadığını gösteriyor...
2012 yılı sonunda bankalarda yurt içi yerleşiklere ait her 100 liralık Türk Lirası cinsi mevduata karşılık 43 liralık döviz cinsi mevduat bulunuyordu.
Oran yıldan yıla hızla büyüdü. Bu yılın kasım ayı sonuna geldik; 100 liralık TL cinsi mevduata karşılık artık tam 94 liralık döviz hesabı var.
TOPLAMDA DÖVİZ HESABI DAHA FAZLA
Bir kez daha vurgulayalım; bu tutarlar yurt içi yerleşiklerin mevduat bankalarındaki hesaplarına göre olan durumu gösteriyor.
Katılım bankaları ve yurt dışı yerleşikler de hesaba katıldığında döviz hesaplarının toplamı TL cinsi hesapları aşıyor.
Kasım sonu itibarıyla TL cinsi hesap toplamı 1 trilyon 179 milyar lira, döviz cinsi hesaplar ise 1 trilyon 235 milyar lira düzeyinde bulunuyor. Yani toplamda her 100 liralık TL cinsi mevduata karşılık 105 liralık döviz cinsi mevduat var.
YASTIK ALTINI HİÇ BİLMİYORUZ
Bankalardaki hesaplar vatandaşın dövize olan ilgisinin genel olarak arttığını gösteriyor. Dövizin çok yükseldiği dönemlerde döviz tevdiat hesabı bakiyesinde azalma yaşandığı da dikkati çekiyor.
Bu konudaki en iyi örnek geçen yıl. 2018 yılında dövizin çok hızlı yükselmesi hesaplarda azalma sonucunu doğurdu. Vatandaş kur çok yükseldiğinde dövizinin bir kısmını satıp karı cebine koymayı tercih ediyor.
Bu yıla bakıyoruz; geçen yıl sonundan kasım sonuna kadarki on bir ayda bankalardaki döviz tevdiat hesapları yüzde 18 oranında yaklaşık 27 milyar dolar artmış.
Bu tutar ve oran, görebildiğimiz değerler.
Bir de miktarı konusunda kimsenin tahmin yürütemediği hesaplar var. Yastık altındaki hesaplar...
Vatandaş evinde yastık altında ya da kasasında ne kadar döviz birikimine sahip, bu konuda kimse herhangi bir tutar ortaya koyabilecek durumda değil.
VATANDAŞ HEP TETİKTE VE EKONOMİYE GÜVEN DUYMUYOR
Türkiye ekonomisi niye iki ya da euroyu da katarsak üç paraya sahip bir ekonomi durumuna geldi?
Niye ulusal paramız ikinci planda kaldı?
Ne oldu da birçok kentimizde gayrimenkullerin fiyatı TL olarak değil de dolar ya da euro olarak ifade edilmeye başlandı?
Çünkü adeta genlerimize işlemiş bir algı var. Dövizin her an tırmanıp gideceğini bekliyoruz, yani TL’ye güvenmiyoruz.
Ayrıca açıklanan enflasyonun gerçek fiyat değişimini ölçtüğüne inanmadığımız için fiyatı sabitlemeyi, ama döviz cinsinden sabitlemeyi tercih ediyoruz.
Şimdi “Ama bakın döviz uzun süredir yatay, bu algı artık kırılmalı” diyenler olabilir.
İyi güzel de döviz sürekli yükseliyor olsaydı zaten şimdi neredeyse eşitlenmiş olan TL-döviz mevduatında denge çok baskın biçimde DTH lehine bozulurdu.
Dövizde öyle hep ani yükselme olmaz ki. Birkaç yılda bir vurup geçen tırmanışlar bile yeter, yetiyor zaten. Bu beklenti de dövizden vazgeçilmesini önlüyor işte.
Ayrıca önce kamunun aynaya bakması gerekiyor galiba...
Vatandaşa sürekli olarak “TL’ye güvenin” diyoruz demesine ama kamunun TL olarak yapılabilecek bir dizi ihalesi döviz cinsinden gerçekleştiriliyor.
Zaten bir ucubeye ve sömürüye dönüşen bazı garantiler döviz cinsinden veriliyor.
Devlet iş yaptırdığı firmaya karşı bile ulusal paramızı kabul ettirememişken vatandaştan ulusal paraya güven duyması isteniyor.
Bu istekler de vatandaşın bir kulağından girip bir kulağından çıkıp gidiyor...”