Hükümetin görmek istemediğini hatırlattı: Sokağa çıkma yasağını duyunca markete koşan işçiden mektup...
Yasağa iki saat kala haber verilen 'sokağa çıkma yasağı' kararının ardından insanların panik yaşayarak marketlere ve fırınlara koşması eleştirilere neden olurken, perde arkasındaki 'aç kalma' korkusu unutuldu. Bir işçi yazdığı mektupla, bunu hatırlattı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun 24.00'te başlayacak olan sokağa çıkma yasağını saat 22.00'de duyurmasıyla birlikte, stok yapamayan halk panikleyerek marketlere koşmuştu.
Vatandaşların marketlere ve fırınlara koşması eleştirilere neden olurken, birçok kesimde de verilen kararın yanlış bir strateji olduğu değerlendirmesi yapılmıştı.
Evindeki gıda ihtiyacını günlük tüketmek zorunda bırakılan vatandaşın panik yaşaması da olağan karşılanmış, hükümetin attığı adım hata olarak görülmüştü.
Tuzla’dan bir metal işçisi de yaşananların görülmeyen yüzünü, yazdığı bir mektupla anlattı.
"BİZİM EVİMİZDE STOĞUMUZ YOK"
Evrensel'e gönderilen mektup aynen şöyle:
Merhabalar, cuma günü saat 22.00’de gece vardiyasına giderken sokağa çıkma yasağını öğrendim. Sokaklarda birden bire bir insan seli meydana geldi.
Tam o esnada da annem aradı, o da benim gibi bu kalabalığın ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. “Yasak geldi” dedim anneme, ben işe giderken o da işten dönüyordu.
Bizler çalışan, üreten insanlarız. Bir aydır tedirginlikle aralıksız yoğun bir tempoyla çalışıyoruz. İşe gitmesek ekmeğimizden olacağız, gitsek sağlığımızdan.
Ne yapacağımı bilmez halde “Acaba ne zaman yakalanacağız ya da bir umut ne zaman izin verecekler” diye beklerken yine yapacağını yaptı hükümet. Evimizde yiyecek ekmeğimiz kalmamışken kimimizin de maaşını yeni aldığı bir anda sokağa çıkma yasağının başlamasına iki saat kala duyurup insanları çaresiz bıraktı.
Biz yağmacı değiliz, bu hastalık başladığı günden bu yana çalışıyoruz ve hâlâ çalışmaya devam ediyoruz. Bizim evimizde iki günlük stoğumuz yok ve bilinmelidir ki bu alışverişi yapmak zorunda olduğumuz için yaptık.