Prof. Dr. Veysel Ulusoy: Ekonomide ilk defa böyle bir şey görüyorum, patlama kaçınılmaz
İmkansızın denendiğini ve enflasyon, faiz ile dövizin aynı anda baskılandığını söyleyen Prof. Dr. Veysel Ulusoy, bunun bir patlamaya yol açacağını belirtti.
Koronavirüs salgını ile birlikte Türkiye ekonomisi zor bir dönemden geçiyor. Alınan tedbirlere rağmen işsiz sayısı son bir ayda milyonlarca artarken, belirsizlik de günden güne büyüyor. Ekonomideki krizin koronavirüs öncesinde başladığını ifade eden ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, krizin aslında 2018'den beri yaşandığını söyledi.
Ulusoy, “Ben bunu normalde 2010'dan beri diyorum ama o detaya inmek istemiyorum. Çünkü dönüşüm bizde paranın bittiği yıl olan 2010 ile başladı. Paradan kastım, ucuz döviz. Esas olan 2018'e kadar idare ettik biz. Ekonomiyi sloganlarla, paketlerle, kredi genişlemesiyle idare ettik.
Bir bakıma para basmadık ama borçlandık. Biz koronavirüse feci bir fotoğrafla yakalandık. Slogan ekonomisiyle. Söylemlerle, yapıyoruz, yapacağız… Ekonomi teorisinde uygulamasında yeri olmayan söylemler.
Siyaset zannetti ki bu ucuz dolar, dış borçlanma ve benzeri gelir akımı bizim esas gelirimiz. Asıl öyle bir şey değildi. Bu borçtu ve borcun zamanı geldiğinde faiziyle ödenmesi gerekiyordu” dedi.
"İLK DEFA FAİZ VE DÖVİZİN BASKILANDIĞINI GÖRÜYORUM"
Uygulanan ekonomi politikalarının krize neden olduğunu anlatan Ulusoy, “Ben ilk defa bir ekonomi yönetiminde enflasyon, faiz ve dövizin baskılandığını görüyorum. Bu, ekonomide imkansız bir şey.
Ama şu bir gerçektir, bunlardan bir tanesini tutabilirsiniz, diğer ikisini piyasaya bırakmak zorundasınız. Bu üçlüden ikisini bile aynı anda tutamazsınız. Ne kredi ile ne dış borçlanma ile ne de sayıları baskılamayla olur.
Bakın biz enflasyonu hedefliyoruz, ama kuru ve faizi baskılıyoruz” diye konuştu.
GELİRSİZLİK BAŞLADI
Bu uygulamaların sonucunun kesinlikle bir patlama olacağını vurgulayan Ulusoy, 2018'de bunun kur patlamasıyla yaşandığını kaydetti.
Ulusoy, şöyle konuştu:
“Patlama illa döviz kurunda, enflasyonda değildir. Onun yansıması bütçede patlamaktır.
Yani bütçe açığının artmasıdır. Cari açığın dayanılmaz noktaya gelmesidir. Gelirsizliğin verdiği ithalatsızlığa teşekkür edecek noktaya geldik. İthalat yapmıyoruz, cari açığımız kapanıyor gibi garip garip teşekkür ediyoruz.”
"NE OLDUĞU BELİRSİZ KARMA EKONOMİ VAR"
Sözcü'nün haberine göre, ekonomide kuralların belli olduğunu anlatan Prof. Dr. Veysel Ulusoy, “Ya serbest piyasa ekonomisi uygularsınız ya da ne olduğu belirsiz karma ekonomi. Özellikle ‘ne olduğu belirsiz' diyorum, karma ekonomi devletle özel sektörün birleştiği, evlendiği yapıdır.
Ama biz karma ekonomiyi daha çok liberal ekonomiye benzetiyoruz. Esas karma ekonomi devletin denetimi, özel sektöre ortaklı, çiftçi ile üretim şekli ve yerine göre fiyat mekanizmasını ayarlamak için de üretim sektörleri, fabrikalardır.
Ama biz ne yaptık, son 15-20 yılda bunların hepsini sattık. Bunun adına da nazik olsun diye özelleştirme dedik. Ne yaptık, yedik bitirdik” diye konuştu.
"DEVLET GELİR YARATARAK TALEBİ CANLANDIRMALI"
Ekonomik reçetelerin bir an önce masaya konması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Veysel Ulusoy, “Her geçen hafta kayıptır. Krediyle, borçla yönetmenin fayda etmediğini karar vericiler de biliyor ama bu acıyı yarına erteliyorlar.
Ama yarına ertelenen, üzeri yara bandı ile kapatılan ekonomik sorunların nereye gideceğini hepimiz biliyoruz. Böyle bir kırılmada özel sektörden çok şey beklememek gerekir. Çünkü onlar da yara aldılar. Devletler rol almalıdır.
Devlet Şirin için Ferhat olmalı ve dağları delmelidir. Gelir yaratmak için o insanlara dağı deldirerek iş yaptırmalı ve talebi canlandırmaları gerekir. Şu an en önemli problem gelirsizliktir” dedi.