'Bu gibi dönemlerde işsiz kalanların iş piyasasından çekilme ihtimalleri artıyor'
Paolo Veneri ve Cem Özgüzel: Kısa vadede, işlerini kaybeden veya gelir kaybına uğrayanların yaşadıkları sıkıntıların azaltılması ve dramatik gelir kaybı yaşamalarının önlenmesi gerekiyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Bölgesel Analiz ve İstatistik Bölüm Yöneticisi Paolo Veneri ve OECD Ekonomisti Cem Özgüzel, Türkiye’de OECD ülkelerine oranla kayıt dışı istihdamın yüksek olduğuna dikkat çekerek “Kayıt dışı istihdam nedeniyle kişiler hem işlerini kaybetme hem de kayıtlı çalışanlara verilen devlet desteklerinden mahrum kalma riskiyle karşı karşıya” dedi.
Veneri ve Özgüzel, kısa vadede, işlerini kaybeden veya gelir kaybı yaşayanların yaşadıkları sıkıntıların azaltılması ve dramatik gelir kaybı yaşamalarının önlenmesi gerektiğini vurgulayarak, karar alıcıların krizden en çok etkilenen kesimleri kapsayan çözüm paketleri sunmasının önemli olduğunu dile getirdi.
OECD uzmanları, Türkiye’de çalışanların sadece yüzde 21’inin evden çalışmasının mümkün olduğunu anlatarak “Sokağa çıkma yasaklarının yarattığı ekonomik yavaşlamanın, en çok, evden çalışma ihtimalinin düşük olduğu sektörlere yoğunlaşmış ekonomilerde zarara yol açması muhtemel” açıklamasını yaptı. “Karantina Döneminde Uzaktan Çalışma Yeterliliklerinin Bölgelere Göre Maliyet Etkisi” araştırmasına da imza atan atan Paolo Veneri ve Cem Özgüzel ile koronavirüs döneminde işsizlik ve evden çalışmayı konuştuk.
YÜZDE 21’İ EVDEN ÇALIŞABİLİR
- Türkiye’de şirketler ve çalışanlar evden çalışmaya hazır mı? Diğer ülkelere göre Türkiye ne durumda?
Yaptığımız çalışma evden çalışma potansiyelinde hem ülkeler arasında hem de aynı ülkenin farklı bölgeleri arasında önemli farklar olduğunu gösterdi. Genelde büyük şehirlerde evden çalışmaya müsait mesleklerin daha yoğun olduğunu görüyoruz. Büyük şehirlerde evden çalışma potansiyelinin yüksek oluşu, sokağa çıkma yasağı neticesinde yara alan şehir ekonomilerindeki etkiyi bir nebze de olsa hafifletmekte. Ortalamada Türkiye’de çalışanların yüzde 21’inin evden çalışması mümkün. Bu oran diğer OECD ülkelerine göre düşük. Örneğin Lüksemburg’da işlerin yüzde 50’si evden yapılabiliyor. Ama Türkiye’nin bölgeleri arasında da farklar bulunuyor. İstanbul (yüzde 30), Ankara (yüzde 29), ve İzmir (yüzde 26) evden çalışma potansiyelinin en yüksek olduğu şehirler. Güneydoğu Anadolu ise bu oranın en düşük olduğu bölge. Van ve Ağrı’da çalışanların sadece yüzde 14-16’sının evden çalışması mümkün.
ZARARA YOL AÇABİLİR
- Hangi sektörler evden çalışmaya daha müsait?
Eğitim, bilimsel aktiviteler, finans veya iletişim ve bilişim faaliyetleri evden çalışmaya en müsait olan sektörler. Buna karşılık sanayi, tarım ve inşaat sektörleri evden çalışmaya en az müsait alanlar. Sokağa çıkma yasaklarının yarattığı ekonomik yavaşlamanın, en çok, evden çalışma ihtimalinin düşük olduğu sektörlere yoğunlaşmış ekonomilerde zarara yol açması muhtemel
- Evden çalışmak için çalışanlara yeterli olanaklar sağlanıyor mu? Bu çalışma biçimi çalışanlara ek yük getiriyor mu?
Yaşadığımız süreç şirketlerin ve çalışanların teknolojik dönüşümünü hızlandırdı. Evden çalışma şirketlerin, bilgisayar gibi donanımlara ve yazılım programlarına yatırım yapmasına neden oldu. Dijital dönüşümü gerçekleştirmeyi başaramayan şirketler, çalışmalarını devam ettirme şansını kaybettiler. Çalışanlar tarafında da evden çalışmayı sınırlandıran unsurlar mevcut. Bilgisayar donanımı veya internet bağlantısı olmaması, yaşlı veya çocuk bakımı gibi ailevi sebeplerden ötürü veya evden çalışacak yer sıkıntısı çeken kişilerin evden çalışma şansı sınırlı oldu.
TASARRUF ARTACAK
- Gelecekte klasik çalışma ofisleri olacak mı, nasıl bir çalışma tarzı bizi bekliyor?
Evden çalışmanın gelecekteki çalışma kültüründe ne kadar pay alacağını kestirmek için şimdilik erken. Evden çalışmanın hem şirketler hem de çalışanlar için faydalarının oluşu, gelecekte de devam edebileceğini gösteriyor. Örneğin, evden çalışma sayesinde çalışanlar yol masraflarından ve zamandan tasarruf ediyor. Esnek çalışma saatleri, çocuk bakımı gibi özel ihtiyaçları olan kişilerin çalışma saatlerini belirleyebilmeyi tercih edebilirler. Şirketler açısından ise ofis giderlerinin azaltılması anlamına geliyor. Ofiste çalışan sayısının azalması şirketlerin kira, elektrik veya ısınma gibi giderlerinde tasarruf etmesini sağlayabilir. Londra, İstanbul veya Paris gibi ofis kiralarının yüksek olduğu şehirlerde, ofis alanlarının küçülmesi önemli tasarruflar sağlayabilir.
ÇALIŞANLAR KÜÇÜK ŞEHİRLERE KAYABİLİR
- Evden çalışmanın bu kadar yaygınlaşması istihdam piyasasını nasıl etkileyecek?
Şirketler bulundukları bölgeden çalışanlar bulmak zorunda olmayacağından, farklı şehirlerde yaşayan çalışanlardan oluşan bir ekip kurabilirler. Bu bağlamda şirketlerin istihdamlarını kira ve çalışan maliyetlerin düşürmek için büyük şehirlerden diğer bölgelere kaydırması muhtemel. Farklı yerlerde yaşayan ve de sadece sanal ortam üzerinden iletişimde olan bir ekibin başarılı olabilmesi için birbirlerini asgari düzeyde tanıyor olmaları gerekiyor.
DRAMATİK GELİR KAYBI ÖNLENMELİ
- Krizden etkilenen kesimler için neler yapılmalı?
Krizin iş piyasasına kısa ve orta vadede etkileri olacaktır. Kısa vadede, işlerini kaybeden veya gelir kaybı yaşayanların yaşadıkları sıkıntıların azaltılması ve de dramatik gelir kaybı yaşamalarının önlenmesi gerekiyor. Nitekim birçok OECD ülkesinde bu yönde adımlar atıldığını gördük. Krizin orta vadeli etkileri de olacak. Geçmiş çalışmalar, böyle derin ekonomik kriz dönemlerinde işlerini kaybedenlerin çalışma hayatları boyunca etkilerini hissettiklerini gösteriyor. İlk olarak, kriz zamanında işsiz kalan kişilerin, tekrardan iş bulmaları durumunda dahi iş hayatları boyunca kazanacakları toplam gelirde bir azalma yaşanmakta. İkincisi, bu gibi dönemlerde işlerini kaybeden kesimlerin ümitlerini kaybedip iş piyasasından çekilme ihtimalleri artmakta. Kriz bittikten sonra dahi bu kişilerin iş piyasasına bir daha katılamama ihtimalleri mevcut. Bu sebeple, bu dönemde işini kaybeden kesimlerin iş piyasasına tekrardan girmelerini destekleyici politikaların geliştirilmesi önem arz ediyor.
EN SAVUNMASIZ KESİM GERİDE KALACAK
- Düşük gelirli, eğitim seviyesi düşük ve kayıt dışı çalışan kesimlerin evden çalışma ihtimalinin az olduğu işlerde çalıştıkları görülüyor. Bu grubun ödeyeceği bedeller konusunda ne diyeceksiniz?
İş piyasası çerçevesinde baktığımızda, belirli kesimlerin göreli olarak daha sert etkilendiği ortada. Eğitim seviyesinin ve gelir düzeyinin düşük olduğu kişilerin evden çalışmanın mümkün olmadığı işlerde çalışma ihtimali daha yüksek. ABD’de yapılan çalışmalar, evden çalışamayan kişilerin işlerini kaybettikleri veya daha büyük gelir kaybı yaşadıklarını gösteriyor. Türkiye özelinde bir husus ise OECD ülkelerine oranla yüksek olan kayıt dışı istihdam. Kayıt dışı istihdam nedeniyle kişiler hem işlerini kaybetme hem de kayıtlı çalışanlara verilen devlet desteklerinden mahrum kalma riskiyle karşı karşıya. Bir başka deyişle, evden çalışma, sokağa çıkma yasağı gibi özel bir durumda ekonomik aktivitenin kısmi olarak devamlılığını mümkün kılmakta. Fakat, kri- zin etkilerine karşılık en savunmasız olan kesimin, yani evden iş- lerini yürütemeyen kesimin daha da geride kalması riski var. Bu sebeple karar alıcıların krizden en çok etkilenen kesimleri kapsayan çözüm paketleri sunması önemli.
HIZLI VE GÜVENİLİR İNTERNET ŞART
- Bu dönüşümden Türkiye’nin faydalanması için ne gerekiyor?
Evden çalışmanın yaygınlaşmasının, belirli şartlar sağlanması durumunda bölgeler arası işsizlik farklarının ve genç işsizliğini azaltması mümkün. Bu potansiyel faydanın sağlanması için ilk olarak dijital altyapının mevcut olması şart. Şirketlerin ve çalışanların uzaktan çalışabilmesi için güvenilir ve hızlı internet bağlantısı gerekiyor. İkinci olarak, çalışanların evden işlerini sürmeleri için asgari dijital ekipmana ve de bu ekipmanları kullanmayı mümkün kılacak beceriye sahip olması gerek.