'Türkiye ekonomisi demans hastalığına yakalandı'

Prof. Dr. Veysel Ulusoy ve Dr. Caner Özdurak'un yaptığı araştırmaya göre, Türkiye ekonomisinde sürekli hale gelen bir durgunluk oluştu.

'Türkiye ekonomisi demans hastalığına yakalandı'

Prof. Dr. Veysel Ulusoy ve Dr. Caner Özdurak'un yaptığı araştırmaya göre, Türkiye ekonomisinde sürekli hale gelen bir durgunluk oluştu. Artan işsizlik, düşen kapasite kullanım oranları nedeniyle ekonomi temel işleyiş mekanizmasını unuttu ve demans hastalığına yakalandı.

Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'ın haberine göre; Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Veysel Ulusoy ve Dr. Caner Özdurak, yaptıkları yeni çalışmada ekonomideki sürekli durgunluk, düşen kapasite oranları, sermaye yatırımları ve artan işsizlik oranları ile azalan istihdama katılım oranları nedeniyle ekonominin temel işleyiş mekanizmasını unuttuğu bir demans hastalığına yakalandığını belirtti.

Demans hastalığı halk arasında bunama olarak tanımlanırken, tıpta ise unutkanlığın ön planda olduğu birçok hastalığa verilen genel bir isimdir.

Analizlerini 2006 yılı ile 2020 Haziran verilerini kullanarak iki ayrı dönemde yapan Ulusoy ve Özdurak, rahip Brunson krizi öncesi ve sonrası verileri inceleyerek enflasyonun davranış değişimini modelledikleri çalışmalarında çarpıcı sonuçlara ulaştı.

ŞOKLARA KALICI TEPKİ VERİYOR

Etki tepki analizlerine göre 2006-2018 temmuz aynı döneminde kur atağı yaşanmadan önceki döneme bakıldığında enflasyonun kur ve sanayi üretimine gelen şoklara sınırlı seviyede tepki verirken kendi içsel şoklarına ve para arzındaki şoklara daha kalıcı ve yüksek seviyede tepki verdiği görüldü. Hem 2018 kur atağını hem de Covid-19 sürecini kapsayan dönemde enflasyonun kur, üretici maliyetleri ve yine kendi içsel şoklarına daha kalıcı ve geniş bir bantta tepki verdiği görülüyor.

SÜREKLİ DURGUNLUK HALİ

2018 ağustos kur krizinde Merkez Bankası’nın tek seferde yükse bir faiz artışı ile hamle yapmayarak zamana yaydığı ve palyatif önlemlerle yönetmeye çalıştığı kur krizi swap işlemleri gibi daha da karmaşık araçlarla yüzdürüldü. Sonuç olarak pandeminin de gelmesiyle faizlerin de kamu bankalarını yarattığı ikincil kredi piyasaları ile yapay bir şekilde düşürülmesi sonucu taşıt, ihtiyaç, konut ve ticari kredi faizlerinin sürekli düşürülmesi ile tüketim odaklı bir ekonomik yapı oluşturuldu. Son dönemlerde de Merkez Bankası net bir faiz artışı yapmak yerine gecelik faiz oranları ve karşılık oranlarıyla dolaylı ayarlar yaparak süreci yönetmeye çalışsa da ekonomide sürekli hale gelen bir durgunluk oluştu ve ekonomi sürdürülebilir üretim ve istihdam kabiliyetini kaybetme noktasına geldi.

YÜKSEK KUR ZAMLARIN HABERCİSİ

Prof.Dr. Veysel Ulusoy ve Dr. Caner Özdurak, yaptıkları araştırmada 2018 kur krizi öncesi enflasyonun kendi içsel şokları ve para arzı şoklarından daha fazla etkilenirken 2018 ağustos sonrası dönemin de dahil edildiği dönemde sadece endojen şokların baskın olduğuna vurgu yaptı. İki uzman, “Swap işlemleri, kamu bankaları ile bir süre 6.85 TL seviyelerinde sabit tutulan dolar kuru seviyeleri, düşen sermaye yatırımları, artan işsizliğin yanında iş gücü piyasasından çekilen emek arzı, kurdaki atakların girdi maliyetlerini arttırması nedeniyle yerine koyma maliyetlerini de arttıracak olması kur geçişkenliğinin de habercisi niteliğinde” değerlendirmesini yaptı.

Ulusoy ve Özdurak kur hareketlerinin tüketim sepetinde doğrudan ithal edilen (otomobil vb.) malların fiyatlarına yansıyacağı ve döviz kurunun üretimde kullanılan ithal girdiler (enerji ve diğer ara malları) yoluyla da enflasyonu etkileyebildiğini ifade etti.

Etiketler
Türkiye Türkiye ekonomisi Veysel Ulusoy