Seçim sonucu ekonomideki belirsizlikleri arttırdı
Seçim sonuçlarının koalisyona işaret etmesi, yeni kabinede kimlerin yer alacağı ve küresel kapitalizmle kurulacak olan ilişkinin niteliği konularında yaşanan belirsizlik piyasaların iştahını kaçırmış durumda.
BİRGÜN- 24 Haziran seçimlerinin ardından politik belirsizliğin tam anlamıyla ortadan kalkmaması, ekonominin geleceğine dönük endişelerin gücünü korumasına yol açıyor. Meclis’in işleyişi ve Kabine’de kimlerin yer alacağı sorularıyla piyasalarda ‘bekle-gör’ durumuna geçildi. Piyasa faizi yüksek seyrini korudu. Ekonomideki yapısal sorunlar ise orta yerde durmaya devam ediyor.
Faize ‘savaş’ açılacak mı?
Seçimlerin ikinci tura kalmadan sonuçlanmasına karşın AKP’nin Meclis’te çoğunluğu kaybetmesi ve yeni aritmetiğe göre MHP’nin kilit parti konumuna gelmesi piyasalarda seçim sonrası ‘coşkusunun’ oluşmasını engelledi. Lirada değer artışı sınırlı kalırken, piyasa faizi yüzde 19’un üstünde kaldı. Borsa İstanbul da seçim öncesi kapanış fiyatının altında işlem görmeye devam etti. Miting meydanlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimden sonra faizi düşürmeye dönük yaptığı açıklamalar da uluslararası finans çevrelerince Türkiye’ye dair ‘negatif’ algının sürmesini beraberinde getirdi.
Kabine’de kimler yer alacak?
Londra’da iktidarın büyük tavizler verdiği yabancı yatırımcılar için önemli bir belirsizliği de, yeni kabinede ekonomi yönetiminde kimlerin yer alacağı konusu oluşturuyor. ‘Piyasa dostu’ Mehmet Şimşek ve Naci Ağbal’ın yeni kabinede yer almasının küresel kapitalizmin aktörleri tarafından ‘olmazsa olmaz’ olarak değerlendirildiği yorumları yapılıyor. Özellikle Şimşek’in kabinede yer alıp almayacağı konusu piyasaların ‘bekle-gör’ pozisyonuna geçmesinde en önemli unsuru oluşturuyor. Öte yandan OHAL sürecinin devam edip etmeyeceğine dönük belirsizlik de yine yabancı yatırımcı için ‘negatif’ olarak değerlendiriliyor.
Büyümede yavaşlama sinyalleri geliyor
Diğer taraftan ekonomik göstergelerde kötüleşme de aynen sürüyor. Reel kesimin ekonomiye duyduğu güven haziran ayında da düşüş gösterdi. İşsizlik oranında yaşanan görece düşüşün sonuna gelindiği ve Türkiye ekonomisinin büyümesinin yılın ikinci çeyreğinde yavaşlamaya başlayacağına dönük araştırmalar da yayımlanmaya başlanmış durumda. Yüksek cari açık ve bütçe açığı ve yüksek enflasyonun sürmesine rağmen hükümetin 9 ay sonra yapılacak yerel seçimlere kadar hormonlu ekonomik büyümeyi daha da teşvik etmesi ihtimali, ekonominin daha da ısınmasına yol açabilir.