Yılmaz Özdil bir düşen bir yükselen kura dikkat çekti: 'Milyar dolarlar birilerinin cebine hortumlanıyor'

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü yazısında "al/sat'la bir gün içinde yüz milyonlarca dolar kazanç sağlanıyor" ifadelerini kullandı.

Yılmaz Özdil bir düşen bir yükselen kura dikkat çekti: 'Milyar dolarlar birilerinin cebine hortumlanıyor'

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü yazısında bir gün içinde 50 kuruşluk fark gösteren dolar/TL kurunu yazdı.

Özdil, "Ucuz dolarları devletten kimler alıyor, bilinmiyor, ucuza aldıkları dolarları yüksekten kimler satıyor, gene bilinmiyor, emme basma tulumba gibi, milyar dolarlar birilerinin cebine hortumlanıyor" ifadelerini kullandı.

2001 yılındaki krizde dalgalı kura geçmeden önce şahsi hesabındaki TL'yi dövize çeviren Merkez Bankası başkanının ceza aldığını hatırlatan Özdil, "'Eski Türkiye' diye aşağıladıkları Türkiye'de, alt tarafı 21 bin doların bile hesabı sorulurken, yakasına yapışılırken… 'Yeni Türkiye' diye övündükleri rejimde Merkez Bankası'nın 160 milyar doları buhar olmuş, kimse sesini çıkaramıyor, kimse peşine düşemiyor" diye yazdı.

Yılmaz Özdil'in Sözcü'deki yazısı şöyle:

2001 yılı fena başlamıştı.

Serbest faiz/sabit kur rejimi uygulanıyordu.

Finansal kriz patlak verdi.

Gecelik faiz uçtu.

Likidite ihtiyacı karşılanamıyordu.

Ödemeler sistemi kilitlenmişti.

Bankaların anormal döviz talebi vardı.

Şak…

Sabit kur'dan vazgeçildi.

Paramız dalgalanmaya bırakıldı.

Dolar uçtu.

Türk Lirası bir gecede yüzde 40 değer kaybetti.

Sıradışı devalüasyon nedeniyle, vatandaş bir gecede yarı yarıya fakirleşirken, pekçok kişi ve kurum bir gecede servet sahibi oldu.

Merkez Bankası başkanı istifa etti.

Demeye kalmadı, peşpeşe iki rezalet ortaya çıktı.

Merkez Bankası, dalgalı kur'a geçmeden sadece bir gün önce, bazı bankalara sabit/düşük kur'dan 5 milyar dolar satmıştı.

Üstelik…

Bizzat Merkez Bankası başkanı, şahsi hesabında bulunan Türk Lirası mevduatını, dalgalı kur'a geçmeden iki gün önce, dolar'a çevirmişti.

Parasını sabit kur'dan dövize çevirerek, 75 bin dolar almıştı.

Dalgalı kur'dan sonra çevirseydi, anca 54 bin dolar alabilecekti.

Yani… Bir gecede 21 bin dolar kaybetmiş olacaktı.

Sıradışı devalüasyon nedeniyle, vatandaş bir gecede yarı yarıya fakirleşirken… Sabit kur'dan 5 milyar dolar satın alan bankalarla birlikte, bizzat Merkez Bankası başkanı köşeyi dönmüştü.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, varlığıyla onur duyduğumuz Sabih Kanadoğlu derhal devreye girdi, istifa eden Merkez Bankası başkanı hakkında soruşturma açabilmek için, başbakan Ecevit'ten izin istedi.

Başbakan derhal izin verdi.

Merkez Bankası başkanı önce “haberim yoktu, sekreterim yapmış” dedi, sonra plağı değiştirdi, “talihsiz tesadüf” dedi, kızının ABD'de göz ameliyatı olacağını, bu nedenle dolara ihtiyaçları olduğunu, bu talihsiz tesadüfle parasını dövize çevirdiğini filan anlattı.

Kötü niyetli olmadığını gösterebilmek için, kur farkından elde ettiği miktarı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne bağışladığını açıkladı.

Ama… Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği bu bağışı kabul etmedi.

Rahmetli Profesör Türkan Saylan “yönetim kurulumuz bu parayı kara para olarak nitelendirdi, oybirliğiyle kabul etmeme kararı aldık, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin bu parayla anılmasını istemiyoruz” dedi.

Merkez Bankası başkanı hakkında dava açıldı.

Yargılandı.

4.5 yıl hapsi istendi.

11 ay 20 gün hapis cezası verildi.

Yargıtay onadı.

Ceza sembolikti ama, ibretlikti.

Kamu vicdanı rahatlamıştı.

Devlet dediğin, tüyü bitmemiş yetimin hakkına sahip çıkarsa devletti.

E, şimdi bakıyoruz…

Merkez Bankası tamtakır kuru bakır, sata sata döviz kalmamış, kasada para olmasını boşver, eksi 40 milyar dolara düşmüş.

Güya doları 7 lirada tutmak için piyasaya 120 milyar dolar satılmış, dolar 8.5 liraya gelmiş, 7 liradan satın alanlar köşeyi dönmüş.

Habire Merkez Bankası başkanı değişiyor.

Hazine bakanı instagramdan istifa ediyor, telefonunu kapatıyor.

24 saat boyunca saray susuyor, hükümet susuyor, hazine bakanının istifa ettiği bile açıklanamıyor.

Sayın medyamız saraydan korktuğu için 24 saat boyunca hazine bakanının istifa ettiğini bile yazamıyor, duyuramıyor.

Dolar 8.5 lirayı geçiyor, 8 liraya düşüyor, gene 8.5 liraya çıkıyor, aradaki 50 kuruşluk farkla devletin borcu bir gün içinde 200 milyar lira azalıyor, 200 milyar lira artıyor.

Al/sat'la bir gün içinde yüzmilyonlarca dolar kazanç sağlanıyor.

Ucuz dolarları devletten kimler alıyor, bilinmiyor, ucuza aldıkları dolarları yüksekten kimler satıyor, gene bilinmiyor, emme basma tulumba gibi, milyar dolarlar birilerinin cebine hortumlanıyor.

“Eski Türkiye” diye aşağıladıkları Türkiye'de, alt tarafı 21 bin doların bile hesabı sorulurken, yakasına yapışılırken… “Yeni Türkiye” diye övündükleri rejimde Merkez Bankası'nın 160 milyar doları buhar olmuş, kimse sesini çıkaramıyor, kimse peşine düşemiyor.

Hukuku işte bu yüzden bilinçli olarak imha ediyorlar.

Hukuk varsa, bir tek kuruşuna bile kimse dokunamaz.

Hukuk yoksa, 160 milyar dolarını yerler, işte böyle haberin bile olmaz.

Etiketler
Yılmaz Özdil