JP Morgan, Merkez Bankası'nın faiz indirimi için tahminini açıkladı
ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan tarafından hazırlanan raporda, Merkez Bankası'nın faiz indirimini eylül ayında yapacağının tahmin edildiği belirtildi.
ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan tarafından hazırlanan raporda, bankanın dünkü 200 baz puan faiz artırım kararının güçlü ve proaktif bir adım olduğu belirtildi.
Sözcü gazetesinin haberine göre; Raporda yatırımcıların TCMB’nin gerektiği zaman faiz adımı atacağı konusunda rahatlamaları gerektiğinin altı çizildi. Faiz artırımının kredibilite artışı ve kredi büyümesini sınırlama yoluyla hedefine hizmet edeceği öngörüldü.
Dezenflasyon sürecinin TCMB’nin diğer politika üreticilerden alacağı desteğe bağlı olduğu yorumunu yapan kuruluş, Başkan Ağbal’ın göreve gelmesinin ardından yapılan faiz artırımının 875 baz puana yükseldiğinin altını çizdi.
Enflasyonda nisan ayında yüzde 16,3’le zirve tahmin eden JP Morgan, rakamın eylül ayına kadar yüzde 15’in üzerinde ya da civarında olacağını belirtti. Yıl sonunda ise enflasyonu yüzde 11,2 öngördü.
FAİZ İNDİRİMİ EYLÜL AYINDA
TCMB'nin bir sonraki adamının faiz indirimi olmasını beklediğini belirten kurum, 'Bu adımın eylül ayında 100 baz puan olacağını öngörüyoruz. Küresel risk iştahında artış ya da enflasyonda düşüş gevşetme adımlarını öne çekebilir' ifadelerini kullandı. Raporda bankanın gerekmesi halinde ek sıkılaştırma yapacağını belirtmeye devam etmesinin de önemli olduğunu aktardı.
BEKLENTİLERİN ÜZERİNDE ARTIRDI
Merkez Bankası (TCMB) politika faizini 100 baz puan olan beklentilerin ötesinde 200 baz puan yükselterek yüzde 19’a çekerken karar metninde gerekirse ilave parasal sıkılaşma yapılacağına dair ifade de korundu.
PPK metinde “…gelişmelerin enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve orta vadeli enflasyon görünümü üzerinde oluşturduğu yukarı yönlü riskleri dikkate alarak, önden yüklemeli ve güçlü bir ilave parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir… Gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacaktır” denildi.
PPK açıklamasında, “İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Öte yandan, bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtları ile gerçekleştirilen ücret ve yönetilen fiyat ayarlamaları, orta vadeli enflasyon görünümü üzerindeki önemini korumaktadır” denildi. PPK metni şöyle devam etti:
“Gerçekleştirilen parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin daha belirgin hale geleceği beklentisi korunmakla birlikte, son dönemde kredi büyümesindeki yükseliş eğilimi ile ithal maliyetlerdeki artış, talep ve maliyet unsurlarında öngörülen kademeli iyileşmeyi geciktirmektedir.”