Ekonomi can çekişiyor: 'Küçük esnaf artık toparlanamayacak'
İzmir'de koronavirüs pandemisinde AKP iktidarının yanlık politikaları nedeniyle vatandaşlar zor durumda.
Tarım, turizm ve ticaretiyle ülkenin 3’üncü büyük kenti olan İzmir, pandemi döneminde zor günler geçirirken birçok sektörde önemli değişiklikler yaşandı.
Birgün'den Aycan Karadağ'ın haberine göre; Çok sayıda dükkân ve iş yeri kapısına kilit vurdu. Salgın sürecinde açıklanan ekonomik paketler ise küçük esnafın derdine derman olmaktan çok yeni borçlar yarattı.
Bu süreçte ise ekonomik kriz nedeniyle bunalıma giren yurttaşlar intihar etti. İzmir’in kalbi olan ve dünyanın sayılı açık hava çarşılarından yaklaşık 10 bin esnafın olduğu Kemeraltı'nda esnafın durumuna mercek tutuk.
Normalleşme sürecinin ardından çarşıda hareketlilik yaşansa da yurttaşların alışveriş yapmadığı yalnızca sokakları gezdiğini gözlemliyoruz. 20 yıldır Kemeraltı’nda esnaflık yapan Zehra Polat pandemiyle beraber insanların alışveriş kültürlerinin değiştiğini söylüyor. Polat, “Eskiden tüm İzmir, hatta bölgedeki illerden insanlar Kemeraltına alışverişe gelirlerdi. Şimdi internet var. Pandemiyle beraber artık sipariş alışveriş kültürü oturdu. Artık insanlar kıyafet, ayakkabıdan ziyade marul ve domatesi bile internetten alıyor. Normalleşme oldu ama bizim için artık hiçbir şey normal değil” diye konuşuyor.
Pandemi sürecinden yeterli destek alamadıklarını vurgulayan Polat şöyle devam ediyor: “Esnaf borçlarla ayakta duruyor. Kiralarımızı zor ödedik. Bir şekilde ayakta kalmaya çalışıyoruz. İnsanlar Kemeraltı’nı kalabalık görüyor ama çoğu kişi geziyor. Her gelen fiyatı soruyor ve gidiyor. Bir de bu kalabalık bizim için kalabalık değil. Eskiden buralarda iğne atsan yere düşmezdi. Pandemiyle beraber küçük esnaf bitti.”
ESNAF TOPARLANAMAZ
Esnaf Hüseyin Şener ise pandemi döneminde borçları yüzünden arabasını sattığını söylüyor. Şener yaşadıklarını söyle anlatıyor: “Pandemiden önce işlerimiz eski yıllara göre iyi değildi ama bir şekilde hayatımız dönüyordu. Pandemiyle beraber hayatımız dönmemeye başladı. Pandemi sırasında oldukça sıkıntıya girdik ne kiralarda bir iyileştirme oldu ne de vergisel anlamda bize bir kolaylık sağlandı vergilerin ertelenmesi ardından gelen fazile birlikte pek bir destek sağlamadı, biz yine hepsini ödemek zorunda kalacağız.”
“Küçük esnaf artık toparlanamayacak” diyen Şener, sözlerine şunları ekliyor: “Esnaf olarak pandemide bittik. Küçük esnaf daha da toparlanamaz. Devlet bu süreçte hiç destek olmadı. Devlet destekli kiralarda indirime gidilebilirdi veya hiç ödemeyebilirdik ama devlet bunu yapmayınca özel sektörde maalesef acımasız bir şekilde kiraları almaya devam etti.”
FARKLI ARAYIŞA GİRDİK
Bir diğer esnaf Gürdoğan Çamlı da, “Pandeminden önce işler iyiydi, turistler geliyordu. Pandemi sürecine girdiğimizde esnafta büyük yaralar açıldı, elimizde avcumuzda hazır bulunan bütün para bu süreçte eridi üstüne birde kredi aldık ve borçlandık” diye konuşuyor. Çamlı, “Pandemi sürecinde maalesef çalışan sayımızı düşürdük yarı yarıya bir düşürme gerçekleşti. Pandemi bizi farklı arayışlara soktu normalde sattığımız ürünlerin dışına çıktık uyum sağlamaya çalıştım, çeşit arttırarak bu kesatı bozmaya çalıştım” ifadelerini kullanıyor.
SAHİPLENMEYİ BEKLEDİK
Derneği Başkanı Semih Girgin de, pandemiyle birlikte esnafın bittiğini kaydetti. Girgin şunları söylüyor: “Pandemide esnaf dolaylı da olsa doğrudan da olsa hükümete dünyanın vergisini verdi. Vergisini ödeyemeyen esnafa da haciz yoluyla ödettiler. Dünyanın hiçbir yerinde vatandaşına bu kadar ağır bir faiz yükü yükleyip daha sonra ben bunu kaldırdım mutlu ol diye bir şey olamaz. Sahiplenmeyi bekledik ama karşılığını alamadık. Kiralarla ilgili beklenen hiçbir şey gerçekleşmedi. Vakıflar pandemi döneminde dahi zam yaptılar daha sonra geri çekmek zorunda kaldılar ama bunu düşünmeleri bile ayıptı, vicdansızlıktı.”
Girgin, sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Aşılama bizim için çok önemliydi, bunun çoğalmasını ve genele yayılmasını umut ediyoruz. Aşılanmadan sonra kapanmanın olmaması bizim en büyük dileğimiz. Bir daha kapanma biten esnafı tamamen bitirir. Arabasını satan, evini ipotek ettiren, hayatta kalmak için çırpınan esnaflarımız var. Şimdi esnaf satışını yaparsa ilk önce ailesini doyuracak sonra mal alacak sonra devletle olan sorununu bitirecek. İnsanlar kredi alamadı.”
BÜYÜKŞEHİRDEN DESTEK
İzmir Büyükşehir Belediyesi pandemi kısıtlamaları nedeniyle ekonomik açıdan zor dönemlerden geçen esnafa destek verdi. Büyükşehir, 141’i simitçi, 100’ü çiçekçi, 34’ü mısır satıcısı olmak üzere 275 seyyar satıcıya hane başı bin lira olmak üzere 275 bin lira destek verdi. Bulundukları ilçelerin esnaf odalarına kayıtlı 389 kahvehane esnafına da bin 250 lira olmak üzere toplamda 486 bin 250 lira nakit desteğinde bulundu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Pandemi nedeniyle yapılan kısıtlamalar esnafımızı oldukça zor duruma soktu. En başından beri olduğu gibi onların yanında olmaya edeceğiz. Bugünleri el ele vererek aşacağız” dedi.
ŞİRKETLER BÜYÜDÜ
Küçük esnaf biterken büyük şirketler pandemi sürecinde kâr etmeye devam etti. Liman kenti olan İzmir 2020 yılında, 9 milyar 534 milyon dolarlık ihracatla ülke genelinde dördüncü, Ege Bölgesi illeri arasında birinci sırada yer aldı. Ege İhracatçı Birlikleri 2020 yılında ise 13 milyar 4 milyon dolarlık ihracat yaptı. 2020 yılında tarım ihracatı yüzde 4 artışla 5 milyar dolara, sanayi ihracatı ise 7 milyar dolara ulaştı. Ege Bölgesi���nin ihracatı ise 2020 yılında 19,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2021 yılının Ocak- Mayıs döneminde de yüzde 26’lık gelişimle ihracatı 6 milyar 100 milyon dolara taşıyan Ege İhracatçı Birlikleri, son bir yıllık dönemde ise ihracatını yüzde 14’lük artışla 14 milyar 257 milyon dolara taşıdı.
TARIMIN ÜSSÜ İZMİR
Türkiye'nin tarımda adeta merkez üssü konumunda olan İzmir’de pandemiyle beraber kuraklık kentte tarımla uğraşan yaklaşık 1,5 milyon kişiyi kötü etkiledi. İzmir’in topraklarının yaklaşık yüzde 28,4’ünü tarım alanları oluşturuyor. Toplam 343 bin hektarlık tarım arazilerinin; yüzde 41,8’ini tarla, yüzde 28,1’ini zeytin, yüzde 11’ini sebze, yüzde 9,7’sini meyve ve yüzde 3,6’sı bağ alanı.
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli’nin 16. Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarı’nda son 3 yılda İzmir’in tarımsal üretim değerinin yüzde 60 arttığını belirtti. Pakdemirli, İzmir’in son bir yılda, ihracatı yüzde 9 artışla 2,9 milyar dolara ulaştığını da açıkladı. TÜİK’in verilerine göreyse İzmir’de toplam işlenen tarım alanı; 2018 yılında 176 bin 212 hektar, 2019 yılında 175 bin 99 hektar, 2020 yılında ise 175 bin 395 hektar.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez’le konuştuğumuzda ise tarım sektörünün bu süreçte ek ekonomik önlemler paketlerinde yer almadığını söyledi. Suiçmez şöyle konuşuyor: “Tarımsal destekler 2020 ve 2021 yılları için artırılmadı, azaltıldı. Tarımsal üretim seferberliği ilan etmek yerine parçacı küçük projeler gündeme geldi. Tarımsal girdilerde dışa bağımlılık nedeniyle girdi maliyetleri önemli oranlarda arttı. Gıda arzı sorunu ve fiyat kontrolü için üretim yerine dışalım artmaya devam etti. Çözülmeyen tarımsal kredi sorunu çiftçinin üretim araçlarına haciz gelmesine yol açtı. Kuraklık sorunu tarımsal üretimi tehdit eder hale geldi. Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına devam edildi. Gıda üretimi, tedarik zincirleri, tüketimi aşamaları özel sektöre bırakılmaya devam edildi. Ekonomideki küçülmeye karşın çiftçi üretmeye devam etti. Ülkemizde ivedilikle tarım sektörünün korunması, desteklenmesi gereken stratejik gerçek bir sektör olduğu görülmelidir.”
ZOR ŞARTLARDA ÜRETİM
Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen) Genel Başkanı Ali Bülent Erdem de pandemi bahane edilerek çiftçilerin daha fazla oranda topraklarından koparıldığını dile getiriyor. Erdem, “Pandemi dönemiyle birlikte ilk anda çiftçilerin tarlalarına bile nasıl gidecekleri belli değildi. Uzun bir süre kararsız kalındı ve çiftçi çok zor şartlar altında tarlaya gidip üretim yaptı, ürettikleri ürünleri değerlerinde satamadıkları gibi pazara ulaşımları da zorlaştı. Pazara ulaşımları zorlaşınca ellerindeki malları satmaları zor bir duruma geldi” ifadelerini kullanıyor.
ASIL MAĞDUR İŞÇİ
İzmir’de 2019 yılı itibarıyla kentte yaşayanların yüzde 31’i sanayi sektöründe çalışıyor. İzmir’deki sanayi tesislerinin büyük çoğunluğu OSB ve küçük sanayi sitelerinde bulunuyor. Kentte 13 OSB faaliyet gösteriyor. Pandemi sürecinde sanayi kuruluşları faaliyetlerini ara vermeden sürdürürken, Covid-19 salgını adeta işçi hastalığı oldu. Bu süreçte milyonlarca işçi ücretsiz izne çıkartıldı. İşten çıkarma yasağını fırsata çeviren patronlar ise yasak kapsamı dışından bırakılan Kod-29 gibi açıkları kullanarak birçok işçiyi işten çıkarttı.
Bunlardan en yenisi ise İzmir Tire Organize Sanayi Bölgesinde bulunan tekstil ve harç gibi alanlarda ham madde üretimi yapılan Bozzetto Kimya fabrikasında yaşandı. İşçiler, çalışma şartlarının ağırlığından, iş güvencelerinin ve iş güvenliğinin olmamasından dolayı DİSK’e bağlı Lastik-İş’te örgütlenmeye başladı. Sendikanın işyerinde çoğunluğa ulaşmasıyla birlikte bakanlıktan yetki tespit yazısı beklenirken, Haziran ayının ilk haftasında 5 işçi ücretsiz izne yollandı. 6 işçinin de Kod-25 ile işten çıkartıldığı kaydedildi.
EMEĞİMİZİ ÇÖPE ATTILAR
22 yıldır fabrikada üretim operatörü olan Durmuş Yanık çalıştığı yerde ilk işten çıkartılan işçi. Yanık, şunları anlatıyor: “İşveren, toplu sözleşme için masaya gelmediler. Biz DİSK’le birlikte mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz, süreci takip etmeye devam edeceğiz. 30 Haziran’a kadar fabrika yönetimi anlaşmaya yanaşmazsa çocuklarıma, aileme bakmak için mecbur başka bir yerde iş bakacağım. Bizim birinci önceliğimiz işe geri dönmek. 22 yıllık bir emeğimiz var. Emeğimizi ve haklarımızı çöpe attılar. Arkadaşlarımız ve DİSK ile birlikte bu işin peşini bırakmayacağız. Mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir.”
16 yıldır vardiya amirliği yapan Kerim Karaçiçek ise, “Bakanlıktan bizim onay yazımız geldikten sonra işverenin bize karşı olan tavrı değişti, işleri zorlaştırmaya başladılar. Diğer işçi arkadaşlarımızı sendikayla tehdit etmeye başladılar. Sendikadan çıkmazsak bizi işten çıkartacaklarını söylediler. Beni Kod-25’e dayanarak işten çıkarttılar. Diğer arkadaşlar gibi biz de sendikalı olarak işe geri dönmek istiyoruz” diyor.
Lastik-İş İzmir Şube Başkanı Yusuf Ziya Sarı da şunları kaydediyor:
“Arkadaşlarımızın hakkını kimseye yedirmemek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Sonuç olarak fabrika pandemi döneminde üretimini artırarak çalışıyor. Ne ücretsiz izin ne başka bir şey, hiç durmadan çalışan bir fabrika ama maalesef şu an arkadaşlarımızın bazılarını Covid-19 çerçevesinde ücretsiz izinlere çıkarttılar, bazılarını istifaya zorladılar. İnsanlara anayasal hak olarak vermiş oldukları sendikayı farklı anayasal maddelerle geçersiz kılıyorlar.”
***
Turizmi belirsizlikler üzerine kuramazsınız
Turizm sektörü de diğer sektörler gibi pandemide büyük yara aldı. Ülkenin turizminde önemli kentlerin başında gelen İzmir’de de durum pek farksız değil. İzmir Otel Pansiyon ve İşçileri Odası Başkanı Mehmet Gönen, “Otellerde bu olaydan payını aldı, büyük zararlar etti. Nereden baksanız en ekonomik otelde bile 4-5 kişi birlikte çalışıyordu, mümkün mertebe kapamamaya çalıştık. Otellerde, herkes büyük mücadeleler verdi. Artık para kazanma konusundan vazgeçildi. Bu süreç içerisinde oteller çalışanlarına sahip çıkmaya çalıştı” diyor.
Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Yakup Demir de, “Pandemi sürecinde turizm belirsizlikle geçti. Bu tabii sektör için iyi bir durum olmadı. Belirsizlikler üzerine turizmi kuramazsınız. Bu sürede sektör çalışanları bitti. Birçok otel kapanmak zorunda kaldı. Kısa ve uzun vadede sektör büyük yara aldı. Bu yara da kolay kolay kapanacağa benzemiyor” diye konuşuyor.
Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran da, “Çeşme’nin potansiyeli yüzde 99,9 yerlidir. Bunların içine yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı da dahil ediyorum. Çeşme’de bu kış sezon hiç bitmedi. Normalde kışın buralarda kimse kalmazdı. 2020 sonbahar ve 2021 kış sezonunda yaklaşık 250 bin nüfusu ağırladık. Dükkânı açık esnafımız bu sayede para kazandı. Pandemi geçtikten sonra da Çeşme eskisi gibi bir Çeşme olmayacak. Çeşme artık 12 ay yoğun yaşanan bir ilçe olacak” diyor.