Financial Times'tan Erdoğan’a krizi aşma önerisi

Türkiye'de artan ekonomik sorunlar, Rusya'nın geçmişte yaşadıkları ile böyle kıyaslandı.

Financial Times'tan Erdoğan’a krizi aşma önerisi

Uluslararası iş çevrelerinin saygın gazetelerinden Financial Times'ta, Emerginomics kurucusu ve baş ekonomist Tatyana Orlova imzasıyla yayımlanan makalede, "Türkiye’yi neyin beklediğini tahmin etmek için, Mart 2014’te Kırım’ı ilhak ettikten sonra Rus ekonomisinin nasıl seyrettiğine bakmamız gerek" denildi.

Makalenin Mustafa Kemal Yılmaz tarafından TürkRus.Com için yapılan tam çevirisi şöyle:

"Geçtiğimiz hafta ABD Hazine Bakanlığı Amerikalı pastörün ev hapsine alınmasını gerekçe gösterek Türk hükümetinden iki bakana karşı yaptırım kararı aldığını duyurdu. Bu beklenmedik bir karar değildi: Son birkaç yılda Türkiye hem iç, hem de dış politikasında defalarca Avrupa Birliği ve ABD ile ters düştü. ABD Başkanı Donald Trump, Rusya’dan S-400 füze sistemini almakta ısrar etmesi halinde Türkiye’yi, yaptırım uygulamakla tehdit etmişti. ABD ayrıca devlet bankası Halkbank’ı, İran yaptırımlarını çiğnediği gerekçesiyle soruşturmakta. Şimdi ise Bloomberg, ABD yönetimi’nin kurum ve kişileri hedef alan daha geniş bir yaptırım listesi hazırladığını haber veriyor.

Türkiye’yi neyin beklediğini tahmin etmek için, Mart 2014’te Kırım’ı ilhak ettikten sonra Rus ekonomisinin nasıl seyrettiğine bakmamız gerek. O sırada Rusya’nın ekonomik büyüme hızı büyüme potansiyeline yakındı, borç seviyesi düşüktü ve Merkez Bankası’nın döviz rezervinin büyüklüğü 470 milyar doları buluyordu. Ancak ilhakın ardından yürürlüğe giren AB ve ABD yaptırımları bir kur krizini tetikledi, bunu da iki yıl süren bir resesyon izledi. Rus kurumlarının uluslararası sermaye piyasalarına erişimi kesildi ve borçlarını çeviremez hale geldiler. Döviz talebi fırladı. Kriz petrol fiyatlarındaki düşüşle birleşince rublenin dolara karşı yüzde 50 devalüe olması kaçınılmaz hale geldi.

RUSYA SERMAYE KONTROLÜNDEN KAÇINDI

Neyse ki, Başkan Vladimir Putin ekonomi politikalarını belirleme görevini teknokratlardan oluşan bir ekibe bıraktı. Merkez Bankası cesur bir kararla rubleyi dalgalanmaya bıraktı ve 2014 sonlarında politika fazini 750 baz puan arttırdı. Krizi kontrol altına alma çabası bir maliyeti de beraberinde getirdi: hükümet varlık fonlarından birini tüketti ve Merkez Bankası’nın net döviz rezervleri 150 milyar dolardan daha fazla düştü. Bununla birlikte, Rusya sermaye kontrolünden kaçındı ve Merkez Bankası bağımsız davranabildiği yönündeki imajını pekiştirdi.

Buna karşın, Türkiye’nin aşırı ısınmış ekonomisi 2017’de yüzde 7’den fazla büyüme kaydetti. Buna genişleyen cari açık ve bütçe açığında ılımlı bir artış eşlik etti. Türkiye’nin kamu borcu nispeten mütevazı olsa da dış borcunun gayri safi milli hasılaya oranı Rusya’nın 2014’teki değerlerinin çok üzerinde. Rusya’dan farklı olarak Türkiye’nin büyük bir mali ya da yabancı döviz tamponu yok. Yalnızca 74 milyar dolar büyüklüğündeki döviz rezervi ile Türkiye Merkez Bankası’nın yerli işletmelere döviz borçlarını yeniden yapılandırma olanağı sunma kapasitesi son derece sınırlı.

TÜRKİYE BAĞIMLI BİR ÜLKE

Türkiye Rusya’nın petrole bağımlı olması gibi, dış yatırımlara kritik derecede bağımlı bir ülke. Küresel yatırımcının gelişmekte olan piyasalardan çıkışı Türk lirasının bu yıl yüzde 25 değer kaybetmesine neden oldu. Bu da enflasyonu körükledi ve Türk yetkililer açısından liranın daha da değersizleşmesini kaçınılması gereken bir durum haline getirdi.

ABD’nin yeni yaptırımlarının Türkiye’nin bir ödemeler dengesi krizine girme ihtimalini arttırdığını düşünüyorum. Ağır bir borç yükünün altındaki özel sektör için endişeleniyorum. Türk bankaları 55 milyar dolar büyüklüğünde mevduata sahip ancak önümüzdeki 12 ay içerisinde ödemeleri gereken ağır bir borç var. Hem Türk bankaları, hem de şirketleri dış piyasalara erişim imkanını muhafaza etmek zorunda.

BU DEMEÇ PİYASALARDA RAHATSIZLIK YARATTI.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yatırımcı güvenini yeniden kazanmak için Putin örneğini izleyerek ekonominin başına uzmanları getirebilir ve Merkez Bankası’nın bağımsız davranmasına izin verebilir. Ama Türkiye’nin Temmuz ayında daha çok yetkiye sahip bir başkanlık sistemine geçmesi ülkede bağımsız kurumlar olabileceğine dair geriye pek az umut bırakıyor. Geçtiğimiz ay Merkez Bankası tırmanan enflasyona rağmen faiz arttırmaktan bir kere daha kaçındı. Bu karar Erdoğan’ın faizlerin düşmeye hazır olduğunu söylemesinden sonra geldi ki, bu demeç piyasalarda rahatsızlık yarattı.

Erdoğan Türkiye’nin Rusya gibi Çin’den ve diğer gelişmekte olan ülke piyasalarından daha fazla borç çekebileceğini umuyor. Ama Rus tecrübesi göstermektedir ki, bazı doğrudan yatırımlar için alternatif bulunabilse de, bu zaman almaktadır. Daha büyük bir krizden kaçınmak istiyorsa Türkiye acilen Batı ile ilişkilerini tamir etmek zorunda."

Etiketler
Dolar 7 TL Rusya Türkiye