Murat Muratoğlu: Bana doğru büyüyen bir şey var gibi geliyor...
Sözcü gazetesi yazarı Murat Muratoğlu, Türkiye'nin büyüme verilerinin altında yatan gerçeklere dikkat çekti.
Sözcü gazetesi yazarı Murat Muratoğlu bugünkü yazısında TÜİK'in açıkladığı ikinci çeyrek büyüme rakamlarını değerlendirdi.
Murat Muratoğlu'nun "Hayaller büyüme gerçekler fakirleşme!" başlıklı yazısı şöyle oldu:
Türkiye'nin ekonomisi bazı zamanlarda çılgınlık yapar. Açıklanan rekor ikinci çeyrek büyümesi sırmalar saçar. Her ne kadar yüzde 21.7 büyümüş görünsek de bazı pürüzler var.
Geçen yılın aynı döneminde salgın nedeniyle ekonomisi neredeyse durmuş olan ülke yüzde 10.4 küçülünce bu yıl su içsek yaradı. Sırtımızı kaşısak, şöyle dışarı çıkıp biraz hava alsak yine büyüyecektik.
★★★
Peki, sadece biz mi yüksek oranlı büyüdük? Aynı dönemde İngiltere yüzde 22.2 büyüdü… İspanya yüzde 19.8 büyüdü… Fransa yüzde 18.7 büyüdü… İtalya yüzde 17.3 büyüdü… Sebebi neydi? “Baz etkisi” dediğimiz geçen yılın küçülmesi…
Yıllardır hızlı büyümesiyle birinciliğe ambargo koyan Çin ne yaptı? İkinci çeyrekte sadece yüzde 7.9 büyüyebildi. Neden? Geçen yıl tüm dünya daralırken yüzde 3.2 ile ayrışmış, büyümeye devam etmişti. Baz etkisi onu etkilemedi.
★★★
Olayı büyütmeyelim, biz yine bize dönelim… Büyüme rakamlarına büyüteç tutunca, ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe göre elde edilen yüzde 2.2 büyümenin ikinci çeyrekte yüzde 0.9'a yavaşladığını görüyoruz.
Ya “Ülke yüzde 19 büyüdü” denilseydi… Yine çok güzel değil mi? Değil! Bunun Türkçe meali aslında ülke bir önceki çeyreğe göre yavaşladı, küçüldü demekti.
★★★
Açtım haberleri, “Yelkenli içerisinde Yunan adalarına yasadışı yollardan geçmeye çalışan 63 düzensiz göçmen yakalandı.” Kaçanı neden tutup geri getiriyoruz? Orası ayrı…
Kimse onlara Türkiye'nin büyüme rakamından bahsetmedi mi? Niye kaçıyorlar sanki? Sahi kim büyüyor? Kime büyüyor bu ekonomi? Zengini daha zengin etti!
★★★
Geçenlerde toplu sözleşme ile 2022 yılının ilk 6 ayı için yüzde 5 zam alan memurların pek büyüyebildiklerini sanmıyorum. Özel sektör farklı mı? Değil… Yemişim ben böyle büyümeyi…
Şöyle ki; işgücü ödemelerinin milli gelir içindeki payı yüzde 37'den yüzde 32.9'a düştü. Çalışan gelirleri geriledi… Para patronların kasasına gitti. Bırakın zenginleşmeyi, vatandaş resmen fakirleşti!
★★★
Nasıl büyümüşüz? Esas aktörler yatırımlar ve ihracat… Tablodaki payı yüzde 57 olarak açıklandı. Oysa verinin detayına baktığımızda alarm zilleri ihracat için çaldı.
İlk 6 aylık dönemde ihracat artışı yüzde 35'ten temmuz ayında yüzde 10.2'ye kadar geriledi. Mum gibi eridi.
Bu durum üçüncü çeyrek temmuz, ağustos, eylülde yerinde saymanın, dördüncü çeyrek olan ekim, kasım, aralıkta ekonominin nispeten küçüleceğinin göstergesi…
★★★
Sorun, açıklanan verinin yalan ya da yanlış olmasında da değil ki… Sorun bu büyüme rakamlarının halkta karşılığı olmamasında… Büyürken bile fakirleşiyorsa düşünsenize ne olacak daralınca?
Bir klima açıp 300 lira elektrik ödedikten sonra belli ki beni büyütmüyor ama bana doğru büyüyen bir şey var gibi geliyor valla…
Spekülasyon gümüş ise sükut altındır!
Dünyada her yatırım aracı prim yaptı, altın fiyatları 1.800 dolar/ons civarında takıldı kaldı! Oysa geçen yıl yatırımcıların gözdesiydi… Altın bir anda dünyanın ilgisini üzerinde toplamıştı.
Düşer mi? Çıkar mı? Spekülasyonun sonu yok! Kolay para yedirmezler yatırımcıya… Bu durum geçmişte böyleydi, bugün de böyle, gelecekte de böyle olacak.
★★★
Altın nereye gider, nereden döner söylemek çok zor ama işin sonunda birilerinin çok para kazanacağı, birilerinin canının yanacağı aşikar!
Tarihte en baba spekülasyon gümüşte 1980 yılında yaşanmıştı. O zaman kahramanlarımız şimdiki hedge fonlar gibi şirketler, tüzel kişilikler değil, gerçek insanlardı.
★★★
Teksaslı petrol milyarderi bir babanın oğulları Hunt Kardeşler... Çok büyük bir servetin sahipleriydiler… Dünyanın dört bir yanında petrol kuyuları vardı…
Ta ki 1972'nin sonlarında çadır kahramanı Kaddafi, Hunt kardeşlerin Libya'daki bütün petrol sahalarına el koyana kadar.
Bu olay ile dünya, Hunt Kardeşler'in adını ilk kez duymuş oldu. Artık şöhretleri “Kaddafi mağduru” olarak dört bir yana yayılmıştı.
★★★
1973 yılında dünya ekonomisinin enflasyonu yavaş yavaş hissettiği yıllardı. Hunt Kardeşler emtialara ciddi ilgi gösteriyor, özellikle de gümüşte büyük pozisyonlar alıyorlardı. Demek bir şey kaşıntı yaptı.
Takvimler 1979'u gösterdiğinde, Hunt Kardeşler neredeyse anında nakde çevrilebilecek dünya gümüş rezervinin yarısını ele geçirmişlerdi.
★★★
Gümüşün onsu 1.95 dolardan, 5 dolara çıkmıştı ve Hunt Kardeşler'de 200 milyon ons gümüş vardı.
Vadeli işlemler piyasasında işlem gören sözleşmelerin yalnızca yüzde bir gibi küçük bir oranı fiziki teslimat ile sonuçlanır.
Yüzde doksan dokuzu kağıt üzerindedir. Vadesinden önce veya vadesinde nakdi uzlaşma ile pozisyon olarak kapanır. Kazanç veya zarar yatırımcının hesabına geçirilir. Böylece pozisyonlar sıfırlanır.
★★★
Hunt Kardeşler bunu kabul etmedi! Aldıkları sözleşmelerin tamamında fiziki teslim gümüş talep ettiler. Pozisyonlarını kapatamayan yatırımcıların tamamı köşeye sıkışmıştı.
Zaten o kadar gümüşü bulup getirmek de mümkün değildi… Gümüşün ons fiyatı 50 dolara kadar çıktı. Hunt Kardeşler yine kağıt üzerinde inanılmaz büyüklükte kâr elde etmişti.
★★★
İkinci büyük tokadı Amerikan Merkez Bankası'ndan yediler. Araştırma komisyonları kuruldu. Medya olayı günlerce haber yaptı. Daha önce görülmemiş kararlar alınarak COMEX metal borsasının kuralları değiştirildi.
Bir kişi veya kuruluşun sahip olabileceği sözleşme sayısına sınır getirildi. Teminat tutarları artırıldı. 27 Mart 1980'de tarihe “Gümüş Perşembe” olarak geçen günde gümüş yüzde 50'den fazla değer kaybederek Hunt Kardeşleri iflas ettirdi.
Ders almak lazım… Büyük balıkları daha büyük balık, devlet yedi! Her zaman bu böyle değil miydi?