Fed ve TCMB fırtınası sonrası uzmanlar tahminlerini paylaştı: Dolar, borsa ve altın ne olacak?
Dünya genelinde fırlayan enerji fiyatlarının enflasyon endişelerini artırması ve ABD ile Türkiye'de merkez bankalarının attığı adımlar piyasaları sarsarken, uzmanlar dolar, borsa ve altın tahminlerini Sözcü'ye anlattı.
Dünyada enerji fiyatlarındaki sert yükselişle birlikte artan enflasyon endişeleri, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) yakın zamanda varlık alımlarını azaltmaya başlayacağını açıklaması ve 2022'de faiz artışı ve Türkiye'de Merkez Bankası'nın (TCMB) sürpriz faiz indirimi piyasalarda tansiyonu yükseltti.
Eylül ayı başında 8,30'u gören dolar/TL, hem eylül başından itibaren faiz indirimi sinyalleri veren TCMB'nin 23 Eylül’de adım atması hem de ABD'den gelen haberlerle 8,95'i gördü.
Eylül başında 1480 seviyelerinde olan Borsa İstanbul'da BİST 100 endeksinde ise kurdaki artışa ve yurt dışından gelen olumsuz haberlere paralel bir düşüş görüldü ve endeks 1400'ün altına geriledi.
GCM Yatırım Araştırma Müdürü Dr. Tuğberk Çitilci ve İstanbul Altın Rafinerisi Stratejisti Haluk İzzet Mutlu, finansal yatırım araçları olan döviz, borsa ve altında bundan sonra olabilecekleri Sözcü'ye anlattı.
‘FIRTINANIN BAŞINDAYIZ, BORSADA BASKI VAR’
“Fed enflasyon geçici diyor ama dünyada her şeyin fiyatı artıyor” diyen Çitilci, özellikle enerji fiyatlarındaki artışın ‘enflasyon artışı geçici' söylemiyle ilgili soru işaretlerini artırdığına, piyasada da risk algısının bozulmasına neden olduğunu söyledi.
Pandeminin devam etmesi, delta varyantı kaynaklı artan vakaların getireceği olası talep düşüşleri ve enflasyonun ‘stagflasyon' (durgunluk ve enflasyonun aynı anda görüldüğü durum) korkusuna neden olduğunu belirten Çitilci, bu nedenle son günlerde ABD tahvil faizlerinde ve dolarda yukarı yönlü, borsalarda ise aşağı yönlü hareket görüldüğüne işaret etti.
Henüz Fed kaynaklı fırtınanın başında olduğumuzu, ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde kritik seviyenin yüzde 1,5 olduğunu vurgulayan Çitilci, bu dönemde hisse senedi borsalarında aşağı yönlü baskı olduğunu, bir felaket senaryosu gündemde olmasa da yeni zirvelerin zor olduğunu dile getirdi.
Fed'in kasım ya da aralık toplantısında varlık alımını azaltma kararını açıklamasının beklendiğini, bundan sonra aylık 120 milyar dolarlık varlık alımının azaltılma hızının, 8,5 trilyon dolara yaklaşan Fed bilançosunun ne zaman daraltılmaya başlanacağının ve Fed'in yüzde 0 civarındaki faiz politikasından ne zaman vazgeçeceğinin önemli olacağını, bu başlıkların belirsizlik yaratarak borsa endekslerinde yukarı hareketleri sınırladığını belirten Çitilci, enflasyon yükselirken varyantların salgının seyrine etkilerinin de önemli olacağını vurguladı.
‘TL’DE DEĞER KAYBI KAÇINILMAZ’
Pandemide gelişmiş ülke merkez bankaları sisteme trilyonlarca dolar aktarırken pastadan pay alamayan Borsa İstanbul'u şimdi daha olumsuz bir dönemin beklediğini belirten Çitilci, önümüzdeki dönemde yabancıların Borsa İstanbul'da mevcut düşük seviyeleri kısa süreli al-sat için kullanabileceğini ancak endeksin 1400 civarında salınmasını beklediğini dile getirdi.
Yakın dönemde TL'de değer kaybının kaçınılmaz olduğunu belirten Çitilci, TCMB'nin faiz indirimlerine ne hızda devam edeceği konusunun döviz kurları için önemli olacağını, şu an var olan belirsizlik sürdükçe kurlarda yukarı hareket potansiyeli olduğunu söyledi.
TCMB'nin ekim, kasım ve aralıkta 100'er baz puan şeklinde indirimlere devam etmesinin olumsuz senaryo olduğunu belirten Çitilci, ABD ile ilişkilerde artan gerilim dahil olumsuz haber akışına rağmen Borsa İstanbul'da düşüşün sınırlı olmasının nedeninin, yabancı kurumsal yatırımcının zaten çok sınırlı varlığı olmasına ve yerlilerin de getiri için alternatifinin bulunmamasına bağladı.
‘ENFLASYON GEÇİCİ OLMAZSA ALTIN YÜKSELİR’
Altın fiyatının uzun zamandır baskı altında olduğunu belirten Mutlu, Fed'in hem varlık alımlarını azaltma (tapering) açıklamaları hem de yükselen enflasyon karşısında faizi ne kadar süre daha yüzde 0-0,25 aralığında tutacağına dair belirsizliklerin altın fiyatlarını baskıladığını söyledi.
Altın fiyatlarının seyri için ABD'de enflasyonun seyrinin önemli olduğunu belirten Mutlu, Fed'in söylediği ve piyasanın da şu an için ikna olduğu “Enflasyon artışı talep kaynaklı ve geçici” argümanının başta enerji olmak üzere artan emtia fiyatlarının etkisiyle boşa düşmesi ve yerini “enflasyon maliyet artışı kaynaklı” kanaatine bırakması durumunda altın fiyatlarında yukarı yönlü sert hareket görülebileceğini dile getirdi.
Üretici enflasyonu ile tüketici enflasyonu arasındaki fark açılmaya devam ederse ABD'deki enflasyonun kaynağının talepten maliyete kayabileceğini belirten Mutlu, bu durumda doların değer kaybedip altının değerlenebileceğini söyledi.
Vatandaşın altın talebinin bu yıl 2020'ye kıyasla azaldığını ancak yine de yüksek seviyelerde olduğunu belirten Mutlu, geçen sene yaklaşık 700-800 bin olan düğün sayısının bu yıl 1 milyon 200 bine fırladığını, bunun da altın talebinin yüksek olmasının beraberinde getirdiğini kaydetti.
Belirsizlik ve sıkışma nedeniyle altında uluslararası alanda işlem hacminin düştüğünü ve bunun da ons altında 1650 dolar seviyelerine geri çekilmeyi getirebileceğini söyleyen Mutlu, maliyet kaynaklı yüksek enflasyon durumunda altında yukarı yönlü sert hareket olabileceğini vurguladı.
İNDİRİMİ ÖNGÖREN EKONOMİST: DEVAMI GELEBİLİR
23 Eylül'deki faiz indirimini önceden tahmin eden az sayıdaki ekonomistten biri olan HSBC Portföy Yönetim Baş Ekonomisti İbrahim Aksyon, 29 Eylül tarihli bülteninde, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun 21 Ekim'de yapılacak bir sonraki toplantısında faiz indirimine devam edebileceğini ifade ederek “Bu toplantıda atılacak adımın TL'de oynaklığın seyrine bağlı olarak değişebileceğini düşünmekle beraber, TCMB'nin enflasyonun geçici faktörlerden kaynaklandığı görüşüyle faiz indirimi sürecine devam edebileceğini ve reel faizlerin daha da gerileyebileceğini değerlendiriyoruz” dedi.
Aksoy, “Reel faizlerde düşüşün yurtiçi yerleşiklerin döviz talebinin yüksek seyretmesine neden olabileceğini, küresel risk alma iştahının düşük seyrettiği ve yurtdışı yatırımcı ilgisinin olmadığı bir ortamda bunun TL'de değer kayıplarının sürmesine sebep olabileceğini değerlendiriyoruz. Bu nedenle, Türkiye piyasalarının genelinde pozitif bir seyir görülmesi için henüz erken olduğu görüşündeyiz” değerlendirmesinde bulundu.