Eski başkan yardımcısı Merkez Bankası'nda değişikliği yorumladı: Çok önemli fakat şaşırtıcı değil!

Merkez Bankası’nın 29 Ağustos 2009’da yürürlüğe giren denetim yönetmeliğinde yapılan değişiklikler ile kurumun denetim mekanizması bozuldu. Merkez Bankası Başkanı eski Yardımcısı İbrahim Turhan, yapılan değişikliği değerlendirdi.

Eski başkan yardımcısı Merkez Bankası'nda değişikliği yorumladı: Çok önemli fakat şaşırtıcı değil!

Türkiye’de hemen her kurumla ilgili dile getirilen “liyakat” eleştirilerine rağmen çıkarılan yeni yönetmelikler, eleştirilere kulak tıkandığını gösteriyor. Son yılların en tartışmalı kurumlarının başında gelen Merkez Bankası, sık sık değişen başkanları ile gündeme gelirken bu defa da yayımlanan yeni bir yönetmelikle dikkatleri üstüne çekti. Merkez Bankası’nın denetim yönetmeliğinde yapılan değişiklik, denetimden kaçırıldığı izlenimini doğurdu.

Merkez Bankası’nın 29 Ağustos 2009’da yürürlüğe giren Denetim Yönetmeliği’nde değişikler yapan yeni yönetmelik, cumartesi günkü Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni yönetmelikte, 2009 yılındaki yönetmelikte yer alan “Denetim Genel Müdürü, bankada denetim elemanı olarak en az yedi yıl görev yapmış olmaya ilaveten genel müdürlük dışında en az üç yıl yöneticilik yapmış bulunanlar arasından, bankanın ilgili düzenlemelerine göre atanır.” ifadesi yer almadı. Konuyla ilgili ulaştığımız 2008-2011 yılları arasında Merkez Bankası Başkan Yardımcısı olarak görev alan İbrahim Turhan, önceki yönetmeliğe çok katkısı olduğunu ifade ederken yeni yönetmelik hakkında da değerlendirmede bulundu.

YÖNETMELİK HAZIRLANIRKEN BANKADAYDIM

2009 yılında hazırlanan yönetmeliğe değinen Turhan, “Ben o yönetmelik hazırlanırken bankadaydım ve fazlasıyla katkı sundum. Birim doğrudan bana bağlı değildi ancak bankadaki bütün yönetmelikler için en çok katkıda bulunan yönetici bendim. Dolayısıyla çok iyi hatırlıyorum. Bir de o yıllar denetimin çok ciddi bir reformdan geçtiği yıllardı. Denetim çok önemli bir konu, Türkiye’de ise yanlış bir algı var. Biliyorsunuz ki Türkiye’de denetim genellikle suçu ya da suçluyu tespit edip cezalandırmak olarak algılanıyor. Oysa çağdaş denetim anlayışı öncelikle risk odaklı ve süreç bazlıdır. Yani hata olduktan sonra hatayı tespit etmeye değil, hata olmadan önce risk oluşturabilecek konuları öngörerek gerekli tedbirleri almayı amaçlar. Biz de o çerçevede, kamudaki reformun bir uzantısı olarak o yönetmeliği hazırladık.” dedi.

2009 YILINDAKİ YÖNETMELİKTE ULUSLARARASI STANDARTLAR VAR

Turhan sözlerini“Denetim aynı zamanda yönetimin de danışmanlığını yapar ve bu bakımdan da çok önemlidir. Burada uluslararası kabul gören birtakım standartlar vardır. Denetim elemanlarının hem denetim hem denetim dışı yöneticili konularında belli bir deneyim sahibi olması dünyada genel olarak tercih edilen bir unsurdur. Biz de bu yönetmeliği o çerçevede hazırlamıştık. Bir de o dönemde devlet mimarisi kurumsal yetkinliklere çok daha fazla değer ve önem veren bir nitelikteydi. Üst düzey yönetici olmak için belli bir kamu yöneticiliği deneyimi koşulu aranıyordu. Sadece Merkez Bankası’na özgü olarak değil, herhangi bir kamu kurumunda da yöneticilik yapabilmek için asgari 10 yıl kıdem şartı aranıyordu. Bütün bunları da yönetmeliği hazırlarken değerlendirmiştik.” şeklinde sürdürdü.

CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ İLE HER ŞEY DEĞİŞTİ

Turhan, 2018 yılında Türkiye’de hayata geçirilen Cumhurbaşkanlığı sistemi ile birlikte, birçok alanda uluslararası standartların geçerliliğini yitirdiğini söyleyerek “Merkez Bankası’nın kurumsal yetkinliği ve bağımsızlığı da bundan en çok etkilenen alanlardan biri oldu. Şimdi de yöneticilerde aranması gereken koşulların yazılı kural olmaktan çıkarılması, tamamen Merkez Bankası Başkanı’nın inisiyatifine bırakılması yanlış bir adım. Ama Merkez Bankası’nın genel yönelimi, daha doğrusu devletin kurumsallıkla ilgili genel olarak sergilediği genel yönetim anlayışı açısından çok şaşırtıcı değil.” değerlendirmesini yaptı.

NESNEL KOŞULLAR YAZILI OLURSA LİYAKAT KOLAY SAĞLANIR

Yeni yönetmelikle birlikte eski çalışanların yerinden olması gibi bir durumun söz konusu olmayacağını ifade eden Turhan, “Yapılacak atamalarda ne kadar çok objektif koşul olursa, liyakat o kadar rahat sağlanır. Bir göreve gelecek bir kişi için nesnel koşullar varsa ve yazılıysa liyakatin sağlanması da daha kolay olacaktır. Gelecek kişi A ya da B kişisi olabilir, nesnel koşulları sağlamışsa belli bir liyakata sahiptir. Bir de bu durum daha fazla öngörülebilirlik getirir. Aklınıza gelen kişiyi o göreve getiremezsiniz. Bunların kaldırılıyor olması üzüntü verici, yeni göreve getirilecek kişilerle ilgili endişeleri artırıyor.” dedi.

YÖNETMELİK DEĞİŞİMİNİN AMACI

Yönetmelikte yapılan değişimi yorumlayan Turhan; “Cumhurbaşkanlığı sistemi ile birlikte Türkiye’de şöyle bir anlayış gelişti: Hiçbir yazılı kural olmasın, hiçbir nesnel ölçüt olmasın. Mademki cumhurbaşkanı seçim kazandı, madem ki yetki aldı nasıl isterse öyle yönetsin.

Bu durum çağdaş devlet yönetimi açısından kabul edilebilir bir şey değil. Olumsuzluklarını da her gün yaşayarak görüyor, her gün yeni bir soruna tanık oluyoruz. Hazırlıksızlık, plansızlık, öngörüsüzlük hâkim. Alınması gereken bir tedbir olduğunda o tedbirle ilgili sürekli değişiklikleri, sürekli yeni kurallar, unutulmuşlar, eksikler, tamamlanması gerekenler… İşte bunlar bahsettiğimiz kurumsal yapıya gereken özeni göstermemekten, kişi merkezli yönetim anlayışından kaynaklanıyor. Yeni yönetmeliği de bu yönde atılmış bir adım olarak görüyorum, şaşırtıcı değil. Merkez Bankası’nın genel olarak uğradığı kurumsal yetkinlik aşınması ile karşılaştırıldığında da bence çok küçük bir detay. Önemsiz diyemiyorum, elbette çok önemli. Ama yaşadığımız süreçte şaşırtıcı değil.” diyerek sözlerini sürdürdü.

Etiketler
Merkez Bankası Ağustos