Türk Telekom'un özelleştirme masalı bitti: 'Parayı basan kızı görür'den milyar dolarlık zararlara...
Türk Telekom, 2005'teki özelleştirilmesinin ardından dün atılan imzalarla Türkiye Varlık Fonu tarafından satın alındı. AKP, özelleştirme sürecini bir başarı hikaye olarak anlatmış, süreç tam bir fiyasko oldu. Geriye ise kamunun zararı kaldı...
GERÇEK GÜNDEM - SAMİ MENTEŞ
Türkiye’de bazı kamu şirketlerini yönetmesi için kurulan, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Türkiye Varlık Fonu (TVF) ile LYY Telekomünikasyon AŞ (LYY) arasında, Türk Telekomünikasyon AŞ’nin (Türk Telekom) toplam sermayesinin yüzde 55’ini temsil eden paylarını satın almak için Pay Satın Alım Sözleşmesi imzalandı.
Dün, Türk Telekom tarafından Kamuoyu Aydınlatma Platformuna (KAP) yapılan açıklamada, pay satın alım sözleşmesinin imzalanmasına ilişkin detaylara ver verildi:
“17 Aralık 2021 tarihinde yapılan açıklamada belirtildiği üzere LYY ile gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde, işleme konu paylar için satın alım bedeli 1 milyar 650 milyon ABD Doları olarak belirlenmiştir. Buna ek olarak, bağımsız denetimden geçmiş 2021 yılı konsolide mali tabloları esas alınarak Türk Telekom'un Genel Kurulu tarafından dağıtımına karar verilecek temettü tutarından LYY'nin yüzde 55 payına denk gelen kısmı LYY'ye ödenecektir.”
Dün atılan imzalarla birlikte AKP’nin iktidardaki ilk yıllarından özelleştirilen Türk Telekom’un çoğunluk hisseleri yeniden kamuya ait oldu. Ancak arada geçen zamanda büyük bir vurgun hikayesi gizli.
ÖZELLEŞTİRME SÜRECİ: “PARAYI BASTIRAN TALİPLİ KIZI GÖRÜYOR”
2005 yılında Türk Telekom’un özelleştirme süreci, itirazlara, tartışmalara rağmen tamamlandı. Lübnanlı Hariri Ailesi’nin sahibi olduğu Oger Telekom, şirketin yüzde 55’lik hissesini 6 milyar 550 milyon dolara aldı.
Türkiye’nin en fazla Kurumlar Vergisini ödeyen, satış öncesi 2.2 milyar TL kar elde eden Türk Telekom’un gelirleri artık Hariri ailesinindi.
Özelleştirmeden önce başlayan tartışmalarda dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türk Telekom özelleştirilmesinde şimdiye kadar her şeyin gizli saklı yapıldığını belirterek, "Şimdi parayı bastıran talipli kızı görüyor. Önceden görücü usulüydü" diye konuştu.
Türk Telekom’un satılması için büyük çaba gösteren dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, özelleştirmeden sonra yaptığı açıklamada, “Türk Telekom’un özelleştirilmesi önemli bir kilometretaşı. Bu özelleştirmeyle bir sektör serbest piyasa ekonomisine göre işlemeye başladı. Türk Telekom için Oger’den 7 milyar dolar aldık. Kasada da 1 milyar dolar vardı, onu da çektik. Toplamda 8 milyar dolar para aldık. Fena mı oldu? Türkiye kazandı” ifadelerini kullandı.
PARA KAZANSIN DİYE DÜZENLEME ÜSTÜNE DÜZENLEME YAPILDI
Özelleştirme sürecinden AKP’liler çok mutluydu. Binali Yıldırım’ın “kızımız” olarak nitelendirdiği Türk Telekom’u parayı basan almıştı.
Türkiye’nin iletişimdeki tekeli pozisyonundaki Türk Telekom’u satın alanlar daha fazla kar etsin diye yeni düzenlemeler yapıldı. Kurumlar Vergisi yüzde 30’dan 20’ye düşürülürken telefon abonelerinden sabit hat ücretleri alınarak şirketin geliri arttırıldı. Telekom’un sektörde tekel konumunu sürdürmesini sağlayacak düzenlemeler yapıldı, arsa ve binalarının satışına izin verildi, kiralık olmasına karşın hisseler banka kredileri için teminat olarak gösterilebildi.
“BUNUN İKTİDARIN BİLGİSİ DAHİLİNDE OLDUĞUNU TAHMİN ETMEK ZOR DEĞİL”
Peki, geri planda neler yaşanıyordu? Gerçekten de AKP’nin anlattığı gibi bir özelleştirme başarısı mı vardı?
Özelleştirme kararından sonra ortaya çıkan bilgiler, durumun anlatıldığından farklı olduğunu gözler önüne serdi. Altyapısı devlete ait olan ve 21 yıllık işletme imtiyazı ile Türk Telekom'u 6,5 milyar dolara satın alan Oger grubu, Telekom’un alımı için kasasından tek bir kuruş dahi çıkarmadı, Türkiye ekonomisine de yurtdışından para girişi sağlamadı. Oger, Telekom’un satın alma bedelinin çok önemli bir kısmını Türk bankalarından aldığı kredi ile ödedi. Bu krediyi kullanırken de teminat olarak Türk Telekom hisselerini rehin etti. Yani Türkiye’deki parayla Türkiye’nin dev şirketini satın aldı.
Ekonomist Yalçın Karatepe, 1 Ekim 2021’de DW Türkçe’de kaleme aldığı yazısında, bu durumu şöyle değerlendirdi:
“Diğer bir ifade ile demiş ki eğer borcumu ödeyemezsem TT sizin olur. Ancak bu rehin etme işlemi bile hukuken sorunluydu, çünkü yapılan imtiyaz sözleşmesine göre bu hisseler devredilemez ve rehin verilemezdi. Ama yine de bir şekilde yapıldı. Bunun iktidarın bilgisi dahilinde olduğunu tahmin etmek zor değil.
Türk Telekom'un kontrolü OGER grubuna geçtikten sonra ilginç bir biçimde TT çok yüksek oranlarda kâr payı dağıtmaya başladı. Telekomünikasyon teknolojisinin hızla geliştiği ve bu nedenle sürekli altyapı yatırımları yapması zorunlu olan bir şirketin, kârını yatırımlarının finansmanında kullanmak yerine "ortaklarına" dağıtması, aslında OGER grubunun "niyetinin" ne olduğuna ilişkin bir işaret olarak görülmesi gerekirken hiçbir ilgili bunu dikkate almamış.”
KREDİLERİ ÖDEMEDİLER BANKALAR HİSSELERİ ALDI
Oger, Türk bankalarına olan borçlarını, Telekom’un yüksek karlarına rağmen ödemedi.
2018 yılına gelindiğinde ise, Oger grubuna kredi kullandırmış olan bankalar, paralarının en azından bir kısmını kurtarabilmek adına "Levent Yapılandırma Yönetim A.Ş." şirketini kurdu ve kredi borcu karşılığında Oger grubunda bulunan Türk Telekom’un yüzde 55’lik hisselerini devraldı.
Yaşananları şöyle özetlemek de mümkün; Hariri ailesi hiç para harcamadan Türk Telekom’un yüzde 55’ini aldı, şirketin karlarını kendine aktardı, Türk bankalarından çektiği krediyi ödemedi ve kazandığı paralarla kasasını doldurduktan sonra hisseleri bankalara devredip gitti!
BANKALAR ZARARDA KAMU ZARARDA…
Ya sonra…
Devreye Türkiye Varlık Fonu girdi. Fon yöneticileri, Türk Telekom’un hisselerini almak için bankaların kurduğu şirketle görüşmelere başladı. Dün de imzaların atıldığı duyuruldu.
Açıklamaya göre, bankalara 1 milyar 650 milyon dolar ödenecek…
Bu tutar bankaların söz konusu krediden kaynaklanan alacaklarını karşılamaya yetmeyecek. Çünkü bankaların Oger grubuna verdiği kredinin tutarı 4,75 milyar dolar.
Yani, bankalar kredinin önemli bir kısmını tahsil edemedi ve yaklaşık 3,1 milyar dolar hanelerine zarar yazmak zorunda kaldılar.
Türkiye, döndü dolaştı ve büyük başarı hikayesi gibi anlatılan özelleştirmede, kamu zararını sırtına aldı.