Alman gazetesi: Erdoğan o kozunu kaybediyor

Alman basını, Erdoğan’ın bir siyaset aracı haline getirdiği ve kriz dönemlerinde ‘koz’ olarak kullandığını söylediği ‘ekonomik refah’ kartını kaybettiğini yazdı.

Alman gazetesi: Erdoğan o kozunu kaybediyor

Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler ve İtalya’nın mülteci politikası Alman basınının öne çıkan yorum konuları arasında yer alıyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilere yer ayırdığı yorumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomik refah kozunu kaybetmek üzere olduğunu yazıyor:

"Otoriter Türkiye'yi güçlendirmek Almanya'nın görevi olamaz. Erdoğan değişmezse, arada aşılması imkânsız bir uçurum kalır. Kriz Türkiye'ye etkide bulunma fırsatı yarattı. Erdoğan ideolojilere önem vermeyen bir iktidar hırslısıdır. Gücünü arttırmak için her fırsatı değerlendirmeye çalışır. Önce AB sürecinden ve yüksek büyüme hızından kazançlı çıktı. Bunlardan artık bir şey kazanamıyor. Şimdi kurumların ve muhalefetin zaaflarından gücünü garantiye almada yararlanıyor. Daha fazla refah vaatlerini yerine getirememesi ise konumunu sarsıyor. Kriz, büyük devlet hayallerini gerçeklerle uyumlaştırıp, sisteme ince ayar verilmesine yarayabilir. Türkiye'nin yeni bir başarı öyküsüne ihtiyacı var. Türkiye, Avrupa'nın dibindeki istikrarsız bölgede bir çıpa haline dönüşüp, petrol çağının kapanmasından sonra ekonomik gücüyle bölgesinin parlak bir aktörü haline gelebilir. Para krizi kısa vadede Türkiye'de nefeslerin tutulmasına yol açtı. Krizi fırsata çevirmek Türkiye'nin elindedir.”

Türkiye'de davası süren Alman vatandaşı çevirmen ve gazeteci Meşale Tolu pasaportunun iade edilmesinden sonra Almanya'ya döndü. Freiburg'da yayımlanan Badische Zeitung gazetesi Tolu'nun yurt dışına çıkma yasağının kaldırılmasını konu alan yorumunu şöyle sürdürüyor:

"Tolu'nun Türkiye'den ayrılmasına izin verilmesi iyi oldu. Ancak Türkiye'deki kabul edilemez gelişmeler açısından Türkiye'nin Almanya yönünde attığı bu adım yeterli sayılamaz. 2016'daki darbe teşebbüsünü destekledikleri gerekçesiyle binlerce kişi hapsedildi. Yargının bağımsızlığı ağır yara aldı. Fikir hürriyeti sınırlandı. Türkiye'ye yardım konusu gündeme geldiğinde bütün bu hususlar konuşulmalıdır. Temasların meyve vermesi için küçük bir umut var: Ekonomik baskı arttığında, Erdoğan hep yumuşamıştır.”

Frankfurter Rundschau gazetesi mültecilere davranışından dolayı İtalya İçişleri Bakanı Salvini hakkında tahkikat başlatılmasına şu satırları ayırmış:

"Salvini ve diğer hükümet üyeleri Avrupa Birliği karşısında da ‘hepsine karşı tek başına' sloganıyla kahramanlığı soyunuyorlar. Göçmenleri ülkeye almamakta direndikleri gibi, İtalya'nın kotasını doldurduğunu da iddia ediyorlar. Oysa İspanya'ya daha fazla mülteci gidiyor. AB bütçesine yaptığı ödemeleri azaltma ve üye ülkeler arasında mültecilerin paylaşımı konusunda uzlaşma sağlanamadığı takdirde bütçe görüşmelerini bloke etme tehdidi şantajdan başka bir şey değildir. Brüksel ve AB'deki ortakları uluslararası anlaşmalara uymadığı takdirde yalnız kalacaklarına İtalyanları inandırmalıdır.”

Südwest-Presse gazetesi de İtalyan hükümetinin AB'deki ortaklarını taviz vermeye zorlamasını eleştiriyor:

"Bir AB üyesinin şantajla taleplerini kabul ettirmeye çalışması görülmemiş bir şeydir. Ancak İtalya bunda başarılı oldu ve başka ülkeleri yüzlerce mülteciyi almak zorunda bıraktı. İçişleri Bakanı Salvini'nin ‘Diciotti' gemisindeki göçmenlerin karaya ayak basmasını yasaklaması, hakkında tahkikat başlatılmasına neden oldu. Salvini, Avrupa çapında mültecilerin nasıl paylaşılacağına dair bir formülün bulunmaması sayesinde bunu yapabiliyor. Muhtemelen yılda binlerce değil de 20 ya da 50 mülteciyi ülkeye kabul etmek kolay geliyor.”