Bahadır Özgür: Kamu İhale Kanunu 'hırsızlık' yasasına dönüştü, bu soygun romanlarda olur

Gazeteci Bahadır Özgür, 'Kamu İhale Kanunu'nun artık bütünüyle bir 'hırsızlık yasasına' dönüşmüş durumda olduğunu ileri sürdü. "Bu soygun ancak romanlarda olur" dedi.

Bahadır Özgür: Kamu İhale Kanunu 'hırsızlık' yasasına dönüştü, bu soygun romanlarda olur

Kamuoyunda son yıllardaki en büyük tartışmalardan biri, iktidarın bazı önemli ihaleleri Kamu İhale Kanunu’nun pazarlık usulüyle yapması.

Kamu İhale Kanunu’na göre ‘doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya yapım tekniği açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle yapılması gerekliliği idarece belirlenen hallerde veyahut idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması’ halinde pazarlık usulüne gidilebiliyor.

Muhalefet, 21/b yöntemi ile kamunun zarara uğratıldığını savunuyor.

Birgün gazetesi yazarı Bahadır Özgür, kanunun "Şu yasa dışı", "O kanuna uygun" diyerek tasnif edilecek sınırı çoktan aştığını, bir 'halk düşmanı yasa' haline geldiğini ileri sürdü.

Gelecek nesilleri de yutan bir yıkımı önlemenin yolunun tek tek ihaleleri kurcalamaktan geçmediğini söyleyen Özgür, "Doğrudan yasanın kendisini çöpe atmak, kamu yararını yeni baştan tanımlamak şart. Neden mi? Bakın Meclis’ten gayet ‘demokratik’ yollarla geçirilmiş birkaç cümlelik değişiklikle, milyarlarca liralık kamu kaynağının adresi nasıl belirlenebiliyor" ifadesini kullandı. Ardından şunları söyledi:

'PARANIN ANA KAYNAĞI BURASI'

"İhale Kanunu’nda üzerine epeyce konuşulan konu meşhur 21/B maddesi. Hani normalde olağanüstü hallerde, acil mal ve hizmet alımlarını kapsaması gerekirken, iktidarın istediği şirketi çağırıp ihale dağıtmasının aracına dönüşmüş olan madde. Türkiye’de bütün bir siyasi rejim bu madde üzerine inşa edildi denilse yeridir. Onlarca şirketi, yüzlerce taşeronu ve koca bir partiyle bürokrasisini besleyen paranın ana kaynağı burası.

'SONRASINDA 5'Lİ ÇETENİN YÜKSELİŞİNE, MEGA PROJELERE FALAN TANIK OLDUK'

İlk önemli değişiklik 20 Kasım 2008’de yapıldı. Maddeye “b, c ve f bentlerinde belirtilen hallerde ilan yapılması zorunlu değildir. En az üç istekli davet edilerek teklif vermeleri istenir” cümlesi eklendi. Malum, sonrasında 5’li çetenin yükselişine, mega projelere filan tanık olduk. Ama aynı zamanda siyasi bir dönüşüme de.

'İKTİDAR NİYE BÖYLE BİR DEĞİŞİKLİĞE İHTİYAÇ DUYDU?'

İkinci kritik değişiklik ise 10 yıl sonra, ülkede kriz patladığı günlerde, 16 Mayıs 2018’de oldu. Maddeye, “yapım tekniği açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle yapılması gerekliliği idarece belirlenen hallerde” cümlesi iliştirildi. Zaten 2008’de kanunda yapılan oynama sayesinde iktidar ihaleleri istediğine rahatça verirken, niye böyle bir değişikliğe ihtiyaç duydu peki?

'ARADA KAVAKLARI DA IRMAĞA DİKMİŞ OLDULAR'

Çünkü hırsızlık malının servete dönüşebilmesi için hukukun büyülü elinin bir şekilde değmesi gerekir. Öteki türlüsü adi suçtur zaten. Değişikliğin amacı, “yapım tekniği açısından özellik arz eden” cümlesiyle demiryollarını yeni rant kapısına çevirmekti. Devamındaki “can ve mal güvenliği” cümlesi ise inşaatçıların yarım bıraktığı, yağış vb. nedenle çöken yollardan, tünellerden bir kez daha kar etme arzusunun tek kalemde ‘yasallaştırılması’ydı. Arada kavakları da ırmağa dikmiş oldular yani.

Değişiklikten sonraki iki yılda 160 ihale, 78 şirkete dağıtıldı. Toplam bedel tam 143 milyar 120 milyon 425 bin 682 lira. İştah açıcı pastadan 5’li çeteye düşen pay şöyle: 15,4 milyar lira Kalyon, 7,9 milyar lira Kolin, 3,5 milyar lira Cengiz, 2,4 milyar lira Limak, 1,6 milyar lira Makyol. İhalelerin yükselen yıldızları ise şunlar: 28,3 milyar lira Taş Yapı, 17,3 milyar lira Doğuş, 16,1 milyar lira Yapı ve Yapı, 4,2 milyar lira Özaltın.

'YOZLAŞMANIN BAŞ MÜSEBBİBİ DE İŞTE BU DİZGİNSİZ SERVET TRANSFERİDİR'

Bunlar dile kolay yazılıyor lakin, her gün makinenin aksamadan tıkır tıkır işlediğini düşünün. Yolsuzlukla, usulsüzlükle tarif edilemeyecek kadar güçlü bir kara delik yaratıldı. Yoksulluğun yayılmasının da despot rejimin güçlenmesinin de; adaletsizliğin, çürümüşlüğün, yozlaşmanın baş müsebbibi de işte bu dizginsiz servet transferidir. Ve servetin yasallaştırılmasının yolu mutlaka küçük bir yasadışı dokunuş gerektirir.

'İŞİN YASA DIŞI KISMI'

İşin yasa dışı kısmına gelelim öyleyse...

Değişiklikler sonrasında yapılan bütün ihalelerin içinde sadece bir tanesi Danıştay’ın önüne geldi. O da Özaltın İnşaat’a verilen bir yol ihalesiydi. Davayı açan, kamuoyunun adını duymadığı bir asfalt şirketiydi. 2021 yılında Danıştay ihalenin iptal edilmesi yönünde karar verdi. Gerekçe neydi biliyor musunuz? 21/B’de yapılan değişiklikte yer alan “can ve mal güvenliği” gerekçesiyle sunulan “aciliyet” şartına uygun bulmaması. İş bitirilme süresi 900 gün olan ihalenin, ne tür bir “aciliyet” taşıdığına anlam verilememişti. Oysa 78 şirkete pay edilen o 160 ihalenin tamamında aynı şart bulunuyordu. Geçmiş 15 yılda verilenleri saymıyoruz üstelik."

Özgür'ün yazısının tamamını okumak için tıklayın.

Etiketler
İhale Roma