'Kira artışının yüzde 25 ile sınırlandırılması zam olarak karşımıza çıkar, uygulanması mümkün değil'

KİPTAŞ'ın Genel Müdürü Ali Kurt, kira artışının yüzde 25 ile sınırlandırılması hakkında TBMM'de kabul edilen düzenlemeyi eleştirdi. Kurt, "İstanbul’daki bir yüzde 25’le Anadolu’daki bir yüzde 25’i eşit değerlendirmek, uygulanamaz bir çözüm" dedi.

'Kira artışının yüzde 25 ile sınırlandırılması zam olarak karşımıza çıkar, uygulanması mümkün değil'

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki, vatandaşların konut ihtiyacını karşılamaya yönelik projeler gerçekleştiren KİPTAŞ'ın Genel Müdürü Ali Kurt, konut kira artışının bir yıl süreyle sınırlandırılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kurt, "Kira artışını yüzde 25’te sabitledik diyerek kiraları düşüremeyiz. Bu, piyasayı panikletir. Paniklettiği için de zam olarak karşımıza çıkar. Zaten Türkiye’nin tamamında uygulanması çok mümkün değil. İstanbul’daki bir yüzde 25’le Anadolu’daki bir yüzde 25’i eşit değerlendirmek, uygulanamaz bir çözüm olduğunu gösteriyor” dedi.

KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, dün açıklanan 1 Temmuz 2023’e kadar yenilenecek kira sözleşmelerinde artışın bir önceki yılki fiyatın yüzde 25’ini geçemeyeceği kararını ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi.

Yüzde 25 sabit kira artışının uygulanamayacağı görüşünü dile getiren Kurt, “Çünkü son dönemde gayrimenkul, en önemli yatırım aracı oldu” dedi. Kurt, şöyle konuştu:

“TÜRKİYE’NİN TAMAMINDA UYGULANMASI ÇOK MÜMKÜN DEĞİL"

Gayrimenkule gelir olarak bakan bir mülkiyet yapısına sahipken, enflasyonun altındaki bir artış oranıyla sabitlemek, bunun uygulanabilir olmadığını gösteriyor. Bunun, kiracılarla ev sahipleri arasında farklı krizlere sebep olacağını düşünüyoruz. Farklı illegal gelir kaynaklarına sebebiyet olacağını düşünüyorum. Yüzde 25 gibi bir orana sabitlemenin çok yakın zamanda kiralarda çok ciddi fahiş artışlara neden olacağını düşünüyorum. Bugün 5 bin liradan kiralamak isteyen, düşünen bir mal sahibi panikle ‘Bundan sonra artış yapamayacağım, sabitlendi’ deyip, bir anda kirayı 7- 8 binlere çıkaracak. Bunun maalesef uygulanabilir çözüm olduğunu düşünmüyorum.

"GEÇİCİ OLARAK GAYRİMENKUL YATIRIM ARACI OLMAKTAN ÇIKARILABİLİR"

Kiraya sınır getirmek yerine, Türkiye’de birinci, ikinci, üçüncü mülkü olanları farklı kategorilerde değerlendirip, farklı vergisel düzenlemeler yaparak, gayrimenkulü şu anda öncelikli olarak yatırım aracı olmaktan çıkartırsak, geçici süreli, böyle düzenlemeler yaparsak çözüm bulabiliriz. Örneğin; belli bir gelir seviyesindeki ve kira geliriyle geçinen insanları devlet, o enflasyon farkı kadar sübvanse edebilir. Belli gelir seviyesi üzerindeki, zengin, varlıklı dediğimiz kesimlerde farklı vergi uygulaması yapılabilir. Zaten genel bir uygulamanın Türkiye’nin tamamında uygulanması çok mümkün değil. İstanbul’daki bir yüzde 25’le Anadolu’daki bir yüzde 25’i eşit değerlendirmek, uygulanamaz bir çözüm olduğunu gösteriyor.

"PİYASAYI PANİKLETİYOR"

İstanbul’un 39 ilçesi var. 39 ilçesi birbiriyle aynı değil. Yani metrekare değerlerinden baktığınızda bunu göreceksiniz. Türkiye’de konut ortalama satış fiyatı 8 binken İstanbul’da 16 bin lira. Anadolu’nun kentlerindeki bazı şehirlerin arasında da büyük farklar var. Dolayısıyla her yerde yüzde 25 sabitlemek pozitif geliyor, kulağa hoş geliyor ama uygulanabilir bir yöntem değil. Bu, zam olarak dönecektir ve bunun denetlenmesi gerekiyor. Denetlenmesi zaten yapılmazsa o da ayrı bir kaosa sebep verecektir. Bu tür hareketler, iyi niyetli hareketler ama piyasayı panikletiyor ve paniklettiği için de maalesef fiyat artışı olarak karşımıza çıkıyor. Sadece 25’le sınırlayarak bu işi çözemeyiz. Mesela bir kişinin bir tane dairesi var ve bu kirayla geçiniyor, ekonomik seviyesi belli gelirin altında. Bunda farklı bir oran uygularsanız, enflasyonun altında kalan kısmı, bu vatandaşı fonlayabilir devlet. Bazı kişiler diyor ki, ‘Devlet yüzde 14’ü benim vergimle verecek’. Enflasyonun altında yapılan her hareket zaten vergilerle dönüyor. Önemli olan burada devletin kaynaklarını doğru kullanması. Şu anki yeniden değerleme oranı 0,39. Devlet, ’25 artıracaksın’ dedi. ‘14’lük farkı devlet verebilir’ dedik biz. Bu bir ironiydi ama yapabilir. ‘Bu 14 benim cebimden çıkacak’ diyor bazı vatandaşlar.

"KİRA ARTIŞINI YÜZDE 25’E SABİTLEDİK DİYEREK KİRALARI DÜŞÜREMEYİZ, BU PİYASAYI PANİKLETİR"

Gelir seviyesi yüksek olan insanlar konut alıyor ve kiralıyor. Bu insanlar bu konutları almazsa kiracılar da kiralık ev bulamazlar. Öyle kaotik bir durum var ki. O yüzden böyle tek kararnameyle, tek bir cümleyle bu kriz durdurulamaz. İnşaatın en önemli kalemi demir. Demiri elde etmek için iki tane temel kalem var. Biri hammadde, biri enerji. Enerjideki zamma çözüm bulamazsanız demirin maliyetini düşüremezsiniz. ‘Kira artışını yüzde 25’te sabitledik’ diyerek kiraları düşüremeyiz. Bu, piyasayı panikletir. Paniklettiği için de zam olarak karşımıza çıkar.

"KARMAŞIK YAPIYI TEK BİR KALEME DOKUNARAK, ÇÖZMEK SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL"

İnşaat sektörünün yüzde 85’i dövize endeksli. İnşaat sektöründeki ürünlerin girdi maliyetlerini düşürmezsek ürünleri ucuza mâl edemeyiz. Ucuza mâl edemediğimiz bir ürünü de ucuza satamayız. ‘KDV oranlarında düzenleme yapılsın’ dedik inşaat girdilerinde. ‘İnşaat girdilerini, üretime teşvik edecek sanayi kuruluşlarına teşvik yapılsın’ dedik. Böylece hammaddeyi ucuza mâl edersek ürünü de ucuza mâl ederiz ama şu anda artarak devam ediyor. Niye, her şey artarak devam ediyor? Demir ürettik, nakliye yapacağız. Nasıl yapacağız? Karayoluyla. Petrol dünden bugüne arttı. Fiyat olarak o ürüne yansıyor, inşaat sektörüne yansıyor. Çok karmaşık bir yapı var. Bu karmaşık yapıyı tek bir kaleme dokunarak çözmemiz mümkün ve sürdürülebilir değil. Kaynakları verimsiz kullanmış oluyoruz.”

Etiketler
İstanbul TBMM