'Kendi kendine yeten ülke'den karaborsaya
Dünyanın en büyük iki un ihracatçısından biri olan Türkiye, dışarıdan getirdiği buğdaydan ürettiği unun ihracatında kısıtlamaya gitmek zorunda kaldı.
NURCAN GÖKDEMİR/BİRGÜN- Ülke ekonomisinde yaşanan kriz halkın en temel tüketim maddesi olan ekmekte de yansımasını buldu. Un fiyatlarındaki büyük artışla ortaya çıkan fırıncıların “Ekmeğe zam” baskısı ve iç piyasadaki un stoklarının giderek azalması, büyük döviz gereksinimine karşı hükümeti ihracatı kısıtlama kararı almak zorunda bıraktı.
Dövizde yaşanan yükselişle birlikte 50 kilogramlık bir çuval unun fiyatının önce 150 TL ardından da 175 TL olması üzerine Fırıncılar Federasyonu’ndan hükümete yönelen “Ekmeğe zam yapmak zorunda kalacağız” uyarıları karşılığını buldu. Ticaret Bakanlığı dün yaptığı bir açıklama ile un ihracatında kısıtlamaya gitme kararı aldığını duyurdu. Fırıncılar Federasyonu ve odaların memnuniyetle karşıladığı bu karara ilişkin açıklama şöyle:
“Son dönemde yurtiçi un fiyatlarında yaşanan dalgalanmalardan dolayı, Bakanlığımızca İhracat Rejimi Kararında değişiklik yapılarak Dâhilde İşleme Rejimi (DIR) dışındaki un ihracatına yeni düzenleme getirilmiştir.
Bu kapsamda Dâhilde İşleme Rejimi (DIR) dışında gerçekleşen un ihracatımıza sınırlama getirilmiştir. Sınırlama getirilen un ihracatının payı, ülkemizin toplam un ihracatının yaklaşık yüzde 1’ini oluşturmaktadır.
Düzenlemenin temel amacı yurtiçi un fiyatlarında istikrarı sağlamak, tüketicimizi korumak ve spekülasyonun önüne geçmektir. Bahse konu düzenleme geçici olup, fiyat istikrarının sağlanmasını müteakip sona erdirilecektir.”
Fırıncı örgütleri, bu kararın bakanlık ile yaptıkları müzakereler sonucu alındığını duyurarak, “Ticaret Bakanlığımızın yapmış olduğu bu hamle ile Türkiye’deki un fiyatlarının gerçek değerlerine geleceğini ümit ediyoruz” açıklaması yaptı.
“Kendine yeten ülke”den karaborsaya
Dünyanın Rusya ile birlikte en büyük iki un ihracatçısı olan Türkiye’nin kriz ortamında 1 milyar dolarlık döviz sağlayan bu ihracat kaleminde sınırlamaya gitmek zorunda kalması uzun yıllardır izlenen politikalarla bugün içine düşülen sıkışmışlığının sonucu olarak ortaya çıktı.
Buğday üretiminde “Kendi kendine yeten bir ülke” olmaktan bugünkü noktaya sürüklenen sürüklenen Türkiye’nin TÜİK verilerine göre buğday ekim alanları hızla azalıyor, üretim de nüfusa bağlı olarak artmıyor. AKP’nin çiftçiyi üretim yapmaktan vazgeçirten politikalarının yanı sıra üretimin ve ihracatın birkaç firmanın eline bırakılması ve iç piyasaya tekellerin hakim olması Türkiye’nin en temel tüketim maddelerinden biri olan unda da krize yol açtı.
Yıllık 30 milyon olan un üretimi kapasitesinin sadece yarısının kullanıldığı son yıllarda un fabrikaları birbiri ardına kapandı ya da düşük kapasitede çalışmaya başladı. Yurtdışından getirilen buğdayı vergisiz getirerek un üreten az sayıda firma da giderek büyüdü. Önem Gıda ile Yıldız Holding’e bağlı Beşler Gıda en büyük iki un ihracatçısı şirket oldu.
Türkiye bununla dünyanın buğday gereksiniminin üçte birini karşılarken içerde dövize bağlı olan un fiyatları tırmanmaya, son dönemde de un karaborsaya düşmeye başladı. Fırıncılar, un bulamadıklarını belirterek üretimi durdurmak zorunda kalacaklarını hükümete iletmeye başladı. Bütün bu gelişmeler sonunda bakanlık büyük döviz gereksinimine karşın ihracatı kısıtlama kararı almak zorunda kaldı.
‘Ekmeğe muhtaç haldeyiz’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tarım politikalarından sorumlu danışmanı olan Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, BirGün’e yaptığı açıklamada, “Hükümetin bu politikası devam ederse karaborsa işaretleri veren un, şeker, yağ bulunamayacak. Ülkede un kıtlığı başladı. Stoklar azaldı, var olan un kötü niyetli kişilerin elinde. Hükümet en temel tüketim maddesi olan ekmeğe ülkeyi muhtaç hale getirdi” dedi.
‘Tahıl deposuyduk’
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, piyasada yaşanan büyük kriz üzerine Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye yönelttiği soru önergesinde, “Binlerce yıl önce buğdayın keşfedildiği topraklarda, şimdi unun çuvalı 175 liradan satılıyor. Buğdayın ana vatanında, unun karaborsaya düşmesini nasıl açıklıyorsunuz?” diye sordu.
Türkiye’nin bugün ekmeğini kendi unumuzdan, şekerini kendi pancarından, bezini kendi pamuğumuzdan üretemez hale geldiğini beliren Tekin önergesinde şunları kaydetti:
“Türkiye’de yaşanan kriz nedeniyle her gün yeni fabrikalar kapanıyor. Bunların başında da en temel gıdamız olan ekmeğin ham maddesinin üretildiği un fabrikaları geliyor. Adana, Çorum, Konya, Van, Akşehir, Kars, Erzurum gibi birçok ilimizde un fabrikaları teker teker kapanırken son kalan fabrika da un satmakta zorlanıyor. Buna rağmen, sıfır gümrük uyguladığımız Bosna Hersek gibi ülkeler üzerinden un ithalatı yapan diğer ülkeler, gümrük vergisi ödemediği için haksız kazanç elde etmeye devam ediyor.
Bu topraklarda yeterince buğday üretilirken, bırakın kendi ihtiyacımızı, bir ülkeyi daha doyuracak kapasitemiz varken, 3 milyon hektardan fazla tarım alanı yok edildi. Bu büyüklük yaklaşık 5 İstanbul’a karşılık geliyor. Bir zamanların tahıl deposu Türkiye, bu yüzden dışarıdan un ithal eder hale geldi.
Türk çiftçisi yok ediliyor. Gümrük vergisinin sıfırlanması, un fabrikalarını kapatın anlamına geliyor. İktidar, dış politikadaki sıkışmışlıklarını aşmak için, tüm temel tüketimleri rüşvet olarak ithalata bağlarken, bu yolla yine birilerinin cebi dolduruyor.”