Telekom iddiaları hakkında suç duyurusu
Halkın Kurtuluş Partisi avukatları Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak Türk Telekom iddialarının araştırılmasını istedi.
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak son günlerde yeniden gündeme gelen Türk Telekom’la ilgili yolsuzlukların soruşturulmasını istedi.
HKP avukatlarınca verilen suç duyurusu dilekçesinde; 2005 yılında özelleştirilerek çoğunluk hissesi Lübnan asıllı Hariri ailesine satılan Türk Telekom’un adım adım batışa sürüklenerek kamunun milyarlarca dolar zarar ettirildiğini belirtildi. Dilekçede sorumlu kişilerin görevi kötüye kullanma, zimmet, denetim görevini ihmal suçları ile kamuyu zarara uğratmaktan yargılanmaları talep edildi.
“YABANCI BİR ŞİRKETİN İNSAFINA TERK EDİLMİŞ”
HKP’nin avukatlarının verdiği dilekçede Türk Telekom’un yüzde 55’lik hissesinin 6.55 milyar dolara satıldığı belirtildi ve şu ifadeler kullanıldı:
“Söz konusu bu satış-özelleştirme konusunda en başından beri bir kısım yolsuzlukların yapıldığı, bu satışla kamunun zarara uğratıldığı bilinmektedir. Zira tekel konumundaki kamusal hizmet veren bir kurum yeterliliği tartışma konusu olan yabancı bir şirketin insafına terk edilmiş ve söz konusu kurumun işleyişi şeffaf bir şekilde yürütülmemiştir.”
BANKALARA VERİLDİ
Dilekçede Türk Telekom’un durumuyla ilgili şunlar kaydedildi:
“Gelinen noktada basına da yansıdığı üzere KAMUYU AYDINLATMA PLATFORMU tarafından yayımlanan 29/08/2018 tarihli Türk Telekom Açıklamasında; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'ndan iletilen resmi bildirime göre, Ojer Telekomünikasyon A.Ş.'nin ("OTAŞ"), Türk Telekomünikasyon A.Ş.'de (" Türk Telekom") bulunan %55 oranındaki hisselerinin, OTAŞ'a kredi veren bankaların paydaş olacağı bir ortak girişim şirketi (SPV) aracılığıyla devralınmasının Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından uygun görüldüğü bildirilmiştir.
Bu durumda OTAŞ firmasına kredi veren bankalar Akbank, Garanti Bankası ve İş Bankası, Türk Telekom’un çoğunluğuna sahip olacaklardır.”
“HALKA FAYDA SAĞLAYAN BİR KURUM KASITLI OLARAK BATIRILMIŞTIR”
Savcılığa verilen dilekçede “ Türk Telekom devirden önce üst üste 4 yıl en fazla Kurumlar Vergisi ödeyen, 2004’te 2.2 milyar TL net kârı olan, 60 bine yakın çalışanı bulunan bir kurumken %55 hisseye sahip yabancı bir firmanın kredi kullanma aracı haline gelmiş olmaktadır. Kamuya ait bir kurum 13 yıl sonra ülkeye ait değerlerin yurt dışına kaçırılmasına vesile olmaktadır” denildikten sonra şunlar kaydedildi:
“Bunun yanında basından verilen bilgiye göre OTAŞ firması yönetim hakkını kullanarak özellikle 2013 yılından sonra şirketi borçlandırmaya başlamış ve nihayetinde tekel konumunda olan bir firmayı zarar eder konuma getirmiştir.
Şirketin açıklanan 2016 yılı zararı 724 Milyon TL’dir.
OTAŞ’ın 4,75 milyar dolar (yaklaşık 16,6 milyar lira) tutarındaki borcu, hisselerinin teminat verilmesi bir yana Türk Telekomun 6’ncı ay sonu bilançosuna bakıldığında, 6,7 milyar lira kısa vadeli ve 14,7 milyar lira uzun vadeli olmak üzere 21,4 milyar lira borcu olduğu görülüyor.
Kamusal bir hizmet veren ve hala % 25’i Hazine Müsteşarlığı’na %6,68’i Varlık Fonu’na ait olan dolayısıyla %31,68’i kamuya ait bir firmanın zarar ettirilmesinde sorumluluk kime aittir? Halkımızın bu zararı nasıl karşılanacaktır?
Yine basından takip ettiğimiz kadarıyla şüphelilerden Türk Telokom A.Ş. yönetim kurulu başkanı MOHAMMED HARIRI’ye ait olan OTAŞ firması, özelleştirme sonucunda devlete ödenmesi gereken meblağın büyük bölümünü Telekom hisselerini teminat göstererek aldığı krediyle ödemiştir. Özetle söylemek gerekirse satılan kurumun parası yine satılan kurumun parasıyla ödenmiştir. Bu durum açıkça kamunun zarara uğratılmasıdır.
Bunun yanında OTAŞ firmasının kendi açıklamalarına göre 2005 ile 2018 yılları arasında 6,54 milyar ABD Doları da OTAŞ firmasına dolayısıyla Hariri ailesine temettü (kar payı) olarak ödenmiştir. Dolayısıyla bankalardan çekilen ve ödenmeyen kredi ile birlikte tahsil edilmiş milyarlarca dolarlık kâr payı da eklendiğinde ülkemizin uğradığı zararın büyüklüğü otaya çıkmaktadır.
Sonuç olarak bu gün kamunun elinde olması gereken milyarlarca dolar değerindeki kazanım özel kişilere dağıtılmış ve daha önce hem ödediği vergiyle hem de bu vergi dışında elde ettiği kârla halka fayda sağlayan bir kurum KASITLI OLARAK batırılmıştır. Türk Telekom’un satışı ve sonrasındaki yönetiminden kaynaklı olarak ciddi bir kamu zararının oluştuğu açıktır. Bu durumun oluşmasında kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerin bulunduğu da aşikardır.”