Kriz IMF'yi yeniden tartışmaya açtı: Faturası ağır
IMF, gelişmekte olan ülkelerin krize sürüklenmesiyle bir kez daha kurtarıcı olarak gündeme geldi.
Arjantin ve Türkiye başta olmak üzere gelişmekte olan ülke piyasalarında yaşanan sarsıntılar Uluslararası Para Fonu’nu ( IMF ) gündemin tekrar ilk sıralarına taşıdı. Arjantin IMF ile anlaşma yoluna giderken, Türkiye şimdilik bu seçeneği gündemine almadı. ABD merkezli küresel finans sisteminin temel araçlarından biri olan ve 1947 yılında faaliyete geçen kuruluş, mali destek karşılığında üye ülkelerden talep ettiği politikalarla büyük tepkilere de neden oluyor.
Kamu harcamalarını kısma, kamu istihdamını azaltma, işgücü piyasalarını esnekleştirme, güvencesiz çalışma, bireysel emekliliği teşvik, özelleştirme, sermayenin rahat hareket etmesi için serbestleştirme gibi standart IMF reçeteleri, birçok ülkede olumsuz hatıralar biriktirmiş durumda.
İşsizlik katlandı
IMF anlaşmalarının en yakın örneği komşu Yunanistan’da yaşandı. 2009’da büyük bir ekonomik kriz yaşayan ülke IMF ve Avrupa Birliği (AB) ile kurtarma anlaşmaları imzaladı. IMF ve AB programları sonrasında Yunanistan’ın ekonomik büyüklüğü, 2008’deki 354 milyar dolar seviyesinden 2017’de 200 milyar dolar seviyesine keskin bir düşüş yaşadı. 2008’de yüzde 7 seviyelerinde olan işsizlik oranı, Mayıs 2018 itibarıyla yüzde 19.5 olurken, özellikle genç işsizlik oranı yüzde 40 seviyelerinde bulunuyor. Son 8 yıldır 400 bin gencin terk ettiği ülkede krize neden olan yüksek borçluluk oranı da gerilemek yerine arttı. 2008’da kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 109.4 iken, bu oran 2018 itibarıyla yüzde 191.3’e yükseldi. Kurtarma paketleri kâğıt üstünde sona erse de IMF ve AB programları, ülkede kalıcı izler bıraktı.
Arjantin ve Türkiye başta olmak üzere gelişmekte olan ülke piyasalarında yaşanan sarsıntılar Uluslararası Para Fonu’nu ( IMF ) gündemin tekrar ilk sıralarına taşıdı. Arjantin IMF ile anlaşma yoluna giderken, Türkiye şimdilik bu seçeneği gündemine almadı. ABD merkezli küresel finans sisteminin temel araçlarından biri olan ve 1947 yılında faaliyete geçen kuruluş, mali destek karşılığında üye ülkelerden talep ettiği politikalarla büyük tepkilere de neden oluyor.
Kamu harcamalarını kısma, kamu istihdamını azaltma, işgücü piyasalarını esnekleştirme, güvencesiz çalışma, bireysel emekliliği teşvik, özelleştirme, sermayenin rahat hareket etmesi için serbestleştirme gibi standart IMF reçeteleri, birçok ülkede olumsuz hatıralar biriktirmiş durumda.
İşsizlik katlandı
IMF anlaşmalarının en yakın örneği komşu Yunanistan’da yaşandı. 2009’da büyük bir ekonomik kriz yaşayan ülke IMF ve Avrupa Birliği (AB) ile kurtarma anlaşmaları imzaladı. IMF ve AB programları sonrasında Yunanistan’ın ekonomik büyüklüğü, 2008’deki 354 milyar dolar seviyesinden 2017’de 200 milyar dolar seviyesine keskin bir düşüş yaşadı. 2008’de yüzde 7 seviyelerinde olan işsizlik oranı, Mayıs 2018 itibarıyla yüzde 19.5 olurken, özellikle genç işsizlik oranı yüzde 40 seviyelerinde bulunuyor. Son 8 yıldır 400 bin gencin terk ettiği ülkede krize neden olan yüksek borçluluk oranı da gerilemek yerine arttı. 2008’da kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 109.4 iken, bu oran 2018 itibarıyla yüzde 191.3’e yükseldi. Kurtarma paketleri kâğıt üstünde sona erse de IMF ve AB programları, ülkede kalıcı izler bıraktı.